Yor traducir portugués
431,737 traducción paralela
Nasıl kullanıldığını hatırlıyor musun?
- Sabes como dirigir isto? - É como andar de bicicleta.
Miden de mi bulanmıyor?
Não estás enjoado?
Yani NSA devralıyor ve kimse bana söylemeye zahmet etmiyor mu?
A NSA está a ocupar isto e ninguém me disse nada?
Orası ünlü insanlarla kaynıyor.
Vai estar cheio de gente famosa.
Bu işi haftalardır planlıyor olmaları gerek.
Devem ter planeado isto durante semanas.
Benim ki umursamıyor.
O meu não.
- Sanmıyor musun, olmadı mı?
- Acha que não, ou não?
Belki de içeriden birinin bizim için çalışıyor olması iyi bir şeydir.
Talvez isso seja bom, ter um de nós lá dentro. Bom?
Seni uyarmıştım, birçok kadın daha hamileyken başvuru yapıyor.
Eu avisei-te, muitas mulheres inscrevem-se ainda grávidas.
Tüm bu hafta, Pasadena Erken dönem Müzik Topluluğu San Gabriel Rönesans Korosu ile ortak bir konser yapıyor.
Durante esta semana, a Sociedade Musical Jovem de Pasadena vai fazer um concerto em conjunto com o Coral Renascentista de San Gabriel.
Evde makinist el kitabını çalışıyor.
Ele está em casa a estudar o manual de maquinista.
Bu gerçekten zarif bir çözüm ve en önemlisi de işe yarıyor.
É uma solução muito elegante, e o mais importante, funciona.
Bilmiyorum ama "Yaşıyor" diye bağırırsa kaçalım.
Não sei, mas se ele gritar : "Está vivo!", nós corremos.
Raj arıyor.
É o Raj.
Evet, şey, Halley için biraz süt ısıtıyordum ve biraz tuhaf koktuğunu düşündüm bu yüzden şişenin üzerindeki tarihi kontrol ettim ve "Falı günü" yazıyor.
Então, fui aquecer o leite da Halley, e ele estava com um cheiro estranho, então vi a data que escreveste no biberão, e dizia : "Flerta-feira".
Bir süredir ağlıyor da acaba onu uyutmak için birkaç taktiğin var mı diye merak ettim.
Ela só está a chorar há um tempinho e estava a pensar se usas algum truque para ela adormecer.
Beyin travmaları çok işe yarıyor.
Disse que as contusões são boas para o negócio.
Sıska çocuk dev bir tuba çalıyor, şişko çocuk da ufacık bir flüt...
E o magro toca uma grande tuba e o gordo toca uma flauta pequenina?
Salağın teki benden habersiz tuvaleti kullanıyor.
Algum espertalhão anda a usá-la sem eu saber.
Kasaya geliyor ama hiçbir şey satın almıyor.
Ela vem ao balcão mas não compra nada.
Iktomi onlardan böyle faydalanıyor.
É assim que Iktomi se aproveita das pessoas.
Dalgalanıyor mu
O estandarte estrelado
Aşağıda çok öfkeli Amerikan yerlileri tanesi 250 dolar olan Redskins formalarını yakıyor.
Bem, lá em baixo, um grupo de nativos americanos muito zangados está a queimar camisolas dos Redskins que custam 250 dólares cada.
İnternet, şu Maceranı Kendin Seç kitaplarına benziyor ancak her macera mastürbasyon yapışımla sonuçlanıyor.
A Internet é como um livro Escolhe a Tua Aventura, só que todas as aventuras terminam comigo a masturbar-me.
Üç günde bir skandal çıkıyor.
Há um novo escândalo a cada três dias.
Beyzbol ve futbol oyuncuları sürekli hile yapıyor.
Os jogadores de basebol e de futebol fazem batota.
"O bir lider, anlıyor musun?"
"Ele é um líder, percebem?"
Herkes "Hâlâ sağlam üçlük atıyor." derdi.
Todos diriam : "Ele ainda não perdeu a pontaria."
Haftada üç gün yeni bir futbolcu skandalı çıkıyor.
Há um novo escândalo com um jogador da NFL três vezes por semana.
İnsanlar hep şaşırıyor.
As pessoas ficam sempre admiradas.
Dönüp terliğini alıyor çünkü sevgilisini umursuyor.
Voltou para ir buscar o chinelo porque se preocupa.
Babası da silah seviyor, sürekli üzerinde saklı bir silah var, gerçi mantıklı şimdi çünkü adam emlak işi yapıyor.
O pai dela gosta de armas, anda sempre com uma arma escondida, o que faz sentido, porque trabalha em imobiliário.
Çocuk bana bakıyor, belli ki kafasındaki çarklar dönüyor.
E ele está a olhar para mim e vejo que está a pensar.
Kadınlar Özel Bir Kadın filmine bayılıyor ama yeni fahişe sevgilinizi doğum günlerine götürdüğünüzde kızıyorlar.
As mulheres adoram o filme Pretty Woman, mas não adoram quando levamos a nossa nova namorada prostituta à festa de anos delas.
Yaşlandıkça kimlere saygım artıyor, biliyor musunuz?
Quanto mais velho fico, sabem quem respeito cada vez mais?
Meselelere kıyak üvey baba gibi yaklaşıyor.
E está a tentar ser como um padrasto fixe.
Papa kıçından sallıyor sanki.
Sinto que o Papa inventa merdas.
Beyazlar kölelik konusunda empati yapamıyor.
Os brancos não têm empatia suficiente pela escravidão.
Güney'dekiler, Konfederasyon bayrağını anlamıyor bile bence.
Acho que as pessoas do Sul nem percebem a bandeira da Confederação.
NBA, daha çok Latin seyirci toplamaya çalışıyor mesela.
Tipo, a NBA tem tentado conquistar mais fãs latinos.
İçinizdeki his % 85 yanılıyor.
está errado 85 % das vezes.
Sadece doğru çıktığında bunu görüyoruz ama % 85 yanlış çıkıyor.
Só reconhecemos as vezes em que acerta, mas está errado 85 % das vezes.
İnsanın aklını başından alıyor.
Essa merda é assustadora.
Daha dürüstçe, anlıyor musunuz?
É mais honesto, sabem?
Evet, 20'li yaşlarınızda hiçbir şey bilmiyorsunuz, sonra 30'lara geldiğinizde kadınlar akıllanmaya başlıyor.
Sim, na casa dos 20, não sabem nada, e depois na casa dos 30, as mulheres começam a ficar mais inteligentes.
Erkekler aptal kalıyor.
Os homens continuam burros.
" Vay anasını be yavrum, memeler yakıyor. Yuh be!
" Caramba, mulher, essas mamas põem um tipo vesgo.
"Videodaki çoğu erkek gayet kibar davranıyor."
"Muitos dos tipos no vídeo estavam a ser simpáticos."
Bu şimdi nasıl çalışıyor?
Como é que isto funciona?
Bir kaç kişi tanıyor olabilirim.
Acho que conheço algumas pessoas.
- "Salı günü" yazıyor orada.
- Está escrito : "Terça-feira."
york 90
yorkshire 22
yorgunum 408
yoruldum 235
yorgun 65
yorgun musun 109
yorgunsun 91
yorum 46
yorgunluk 18
yorgundum 29
yorkshire 22
yorgunum 408
yoruldum 235
yorgun 65
yorgun musun 109
yorgunsun 91
yorum 46
yorgunluk 18
yorgundum 29