Zamanı geldi traducir portugués
8,081 traducción paralela
İşleri yoluna koymanın... zamanı geldi.
Chegou a hora de... remediar as coisas.
Ve bu son parçayla, bitirme zamanı geldi.
E com este último pedaço... chegou o momento de concluir.
Ben zamanı geldi diyene kadar bir hareket yapma. Anlıyor musun?
Não dê um passo até eu dizer que está na hora, percebeu?
Zamanı geldi.
Está na hora.
Oğlum hakkındaki gerçeği söylemenin zamanı geldi.
Está na hora de lhe dizer a verdade sobre o meu filho.
Artık onlarla barışmanın zamanı geldi.
Faz do teu medo um aliado.
Gerçeği söylemenin zamanı geldi diye düşündüm.
Achei que tinha chegado a hora de lhe contar a verdade.
Maria, bırakma zamanı geldi artık.
Maria, está na hora de ires.
Ağır topları kullanmanın zamanı geldi değil mi?
Esta é uma conversa para a arma grande, não é?
Şov zamanı geldi.
É hora do espectáculo.
Tamam, tekrar başlama zamanı geldi.
Está bem. Está na hora de começar outra vez.
İşte seçim zamanı geldi.
Agora é o momento.
Zamanı geldi, bebeğim.
Está na hora, Menina Bonita.
Beni affetmenin zamanı geldi. John'u affetmenin. Ve kendini affetmenin.
De me perdoares, de perdoares o John, de te perdoares.
- Sanırım zamanı geldi.
Acho que está na hora.
Dostlarım... Zamanı geldi.
Meus amigos, chegou a hora.
Pekâlâ. Sanırım artık her şeye bir son vermenin zamanı geldi.
Acho que está na hora de acabar com isto.
Eva, zamanı geldi.
Eva, está na hora.
Bence yeni bir cemaat oluşturmamın zamanı geldi.
Acredito que é altura de estabelecer uma nova congregação.
İşimize başlamamızın zamanı geldi.
É hora de começarmos o nosso trabalho.
Ona farklı bir yüzünüzü gösterme zamanı geldi.
Talvez esteja na altura de lhe mostrar outra faceta sua.
Belki bu işi temizlemenin zamanı geldi.
Talvez esteja na altura de confessarmos.
Ramsey Scott ın ne bildiğini öğrenme zamanı geldi.
É altura de descobrir o que o Ramsey Scott sabe.
Zamanı geldi, tıpkı söz verdiğim gibi.
Está na altura, tal como te tinha prometido.
Belki de artık önümdekini görme zamanı geldi.
Talvez seja o momento de começar a ver o que está na minha frente.
Artık yeniden yaşamaya başlamanın zamanı geldi galiba.
Acho que está na hora de começar a viver outra vez.
Geride kalmak yapabildiğim tek şey. Belki de artık önümdekini görmenin zamanı geldi.
A única coisa que sei fazer é olhar para trás.
Gotham'ın dikkatini çektiğimize göre, Maniax grubunun büyük girişinin zamanı geldi.
Agora que temos a atenção de Gotham, é hora dos Maníacos fazerem uma grande entrada.
Zamanı geldi mi?
- Está na hora?
Evet Efendi Bruce, gitme zamanı geldi.
Corra, menino Bruce. Está na hora de irmos.
Geleceğe yönelmenin zamanı geldi.
Está na hora de entrarmos no futuro.
Yaraya tuz basma zamanı geldi.
Está na hora de pôr um torniquete nessa ferida.
Tüm diyarlardaki en önemli işi üstlenmenin zamanın geldi.
Chegou o momento de tratar do trabalho mais importante... de todos os mundos. Mas que raios?
Sanırım kendi kaderini bulma zamanın geldi.
Chegou a hora de encontrar o seu destino.
Daha yeni ülkeye geldi ve düşündüm ki sen krallığını gösterir bana yardım edersen bu saldırmak için iyi bir zaman olabilir.
Pensei que tu, como benfeitor real, podias ser generoso e ajudar-me. Esta seria a melhor altura para atacar.
Marvy tam zamanında geldi.
Eu estava a sentir-me sozinha.
Çıkarma zamanı geldi.
Está a manifestar-se.
Misafirleriniz geldi ve zaman kavramını yitirdim.
Os vossos convidados chegaram, e eu perdi a noção do tempo.
Chuck'ın birkaç eski sevgilisiyle röportaj ayarlamış. - Bu Chuck'la görüşme zamanı mı geldi ne?
Estava a promover uma série de entrevistas com muitas das ex amantes do Chuck.
O zaman aklıma ikizini yapmak geldi.
Foi nessa altura que criei a gémea dela.
- Ayrılma zamanı geldi Lionel. - Burada çok sayıda isim var.
Há vários nomes aqui.
Bir şişe viskiyle beraber geldi ama anca iyileştiğin zaman içersin.
Mais uma garrafa de uísque, mas só o provas, quando te levantares.
Eve gitme zamanın geldi.
- É hora de ir para casa.
Ama benim bırakma zamanım geldi. Sen de aynısını yapmalısın.
Mas está na hora de deixar-te ir embora e tu tens de fazer o mesmo.
Kendine bir eş bulma zamanın geldi.
E está na hora de encontrar um esposo.
Dinleme zamanı geldi.
Está bem.
Veda etme zamanım geldi.
Está na altura de me despedir.
Gitme zamanın geldi.
Está na hora de ires.
Zaman inkar bu eylemi bir erdem haline geldi?
Quando é que este acto de negação tornou-se numa virtude?
Hem yeniden doğacağına zamanı neredeyse geldi
Está quase na hora de renascerem.
Gerçeği bilme zamanın geldi...
Está na hora de saberes a verdade.
zamanı geldiğinde 69
geldin 84
geldim 384
geldi 321
geldin mi 58
geldik 352
geldiniz 33
geldiğinde 28
geldik mi 60
geldin demek 49
geldin 84
geldim 384
geldi 321
geldin mi 58
geldik 352
geldiniz 33
geldiğinde 28
geldik mi 60
geldin demek 49
geldi mi 70
geldiğin için teşekkür ederim 61
geldiler 289
geldiğiniz için teşekkür ederim 70
geldiğiniz için teşekkürler 166
geldiğin için sağol 48
geldim işte 33
geldiğin için sağ ol 68
geldik sayılır 24
geldiler mi 17
geldiğin için teşekkür ederim 61
geldiler 289
geldiğiniz için teşekkür ederim 70
geldiğiniz için teşekkürler 166
geldiğin için sağol 48
geldim işte 33
geldiğin için sağ ol 68
geldik sayılır 24
geldiler mi 17