English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ Ö ] / Ölü

Ölü traducir portugués

21,457 traducción paralela
Ölü adamlar seni incitemez, biliyorsun.
Os mortos não podem magoar-te.
Sam beni yarı ölü hâlde buldu.
O Sam encontrou-me, quase no fim da vida.
- O kadar komik olan ne ölü adam?
Qual é a piada, cadáver?
Aman Tanrım. Bu gerçek bir ölü adam.
É um morto verdadeiro.
Ölü diller, olağandışı tarihler.
Línguas mortas, história excêntrica.
Tamam ya, bildiğimiz morg gibi. Ölü meta insanları bir yerde saklamamız gerekiyordu.
Não é bem uma morgue, mas precisávamos de guardar os metahumanos mortos.
Hızlandırıcı deneyimiz, morgdaki ölü metalardan birini canlandırmış.
A experiência com o acelerador reanimou um dos metahumanos da morgue.
Yürüyen Ölü işte bu. İleri beyin fonksiyonları olmayan ama ileri öfke sorunları olan.
É um zombie, mas sem certas funções cerebrais e com muita raiva.
Ölü bir kuş.
Um pássaro morto.
Ölü kalmakta iyi eğlenceler size.
- Aprendam a ficar mortos.
Yeraltı Dünyası'na göre bile bayağı ölü bir yer burası.
Mesmo para o Submundo, isto está morto.
Burada bir Yaşayan Ölü varken onu getirecek halim yoktu.
Não o traria para aqui com um Deadite.
Kız Yaşayan Ölü!
Ela é um Deadite!
- Çünkü o Yaşayan Ölü'ydü.
Porque ela era um Deadite.
- Yaşayan Ölü diye bir şey yok.
Não existe essa coisa de Deadite.
Yaşayan Ölü Avcısı.
Matador de Deadites.
Bebek ölü doğarsa ne yapacaksın Vida?
O que vais fazer se ela estiver morta?
- Ya ölü doğarsa?
- E se nascer morta?
Gerçekten ölü değiller değil mi?
Eles não estão realmente mortos... não é?
İnsan kıllarından yapılmış bir soru işareti. Görünüşe göre Hindistan'daki ölü insanlardan toplanmış.
Um ponto de interrogação em cabelo humano, recolhido de mortos na Índia.
Sen ölü kız kardeşinle ilgilen ben de soyu bozuk, götveren komşularının içeri girip seni linç etmesine engel olayım!
Por que não lidas tu com a tua irmã morta? Enquanto eu impeço os teus vizinhos idiotas malparidos de entrarem aqui e lincharem-te!
- Hiç ölü birini çıplak gördün mü?
Já viste um morto nu?
Bu mekân ölü.
O lugar está morto. - Alicia.
Biz de ölü sayıldık.
Nós fomos contados como mortos.
Daha az ölü.
Menos mortos.
Bir odaya kilitlenmiş hâlde ölü, sapık bir kuklayla konuşuyorum.
Fechada num quarto. A falar com um fantoche tarado morto.
Eğer aracı o almadıysa, onu ölü ya da diri burada buluruz.
Se ela não levou a Pickup, deve estar aqui, em algum estado.
İşte o anda yaşayanlar tarafından dövülürken ölü tarafından ısırıldım.
E nesse momento, enquanto os vivos me espancavam, eu fui mordido pelos mortos.
Girdiğimde ise ölü bir kadın gördüm.
Quando consegui, vi uma mulher morta.
Ben gelecekten geldim o yüzden Yaşayan Ölü numaralarını yemem.
Eu sou do futuro. Por isso, todas essas tuas tretas de Deadite não são novidade para mim.
Annem sokakta çıplak bir şekilde ölü olsa bile üstünü o ceketle örtmezdim.
Se a minha mãe estivesse nua e morta na rua, não a cobria com esse casaco.
- Haklısın. O filmlerde birçok ölü ve yaralı vardı.
Tens razão, nesses filmes havia muitas mortes.
Hooli Kurulu'nun sevgili üyeleri, bahsettiğim sıçan benim. Zarar görmemi isteyenleri alt etmek için ölü numarası yaptım.
Senhoras e senhores, eu sou o opossum de que falava, a fazer de morto para passar a perna aos que me querem mal.
"Ölü" pek de uygun bir kelime değil gerçi, değil mi?
"Mortos" não é bem a palavra certa.
Çünkü benim evimde kim Bostonlı Amerikanlar ürünleri giyerse ölü bulunurdu.
Porque ninguém na minha casa seria encontrado morto a usar mercadoria dos Boston Americans.
Ölü, ölü.
Morto, morto.
Ölü Janko'yu Max Rager'ın koridorlarından Çılgın Haftasonu gibi geçirmeyi mi planladın?
Planeias um fim de semana com o morto, um Janko morto pelos corredores da Max Rager?
Ölü birinin elini kesip asansörü çalıştırmak için mi kullanacaksın?
Vão cortar a mão a um morto e usá-la ara abrir um elevador?
Ölü bir adama bağırıyorum desene.
Pois, estou a discutir com um morto.
Bu ölü bir adamın endişeleneceği bir şey değil.
Isso não é coisa que interesse a um homem morto.
Ben ve küçük Joe Şeytan Martin'i ölü bulduk.
Eu e o pequeno Joy encontramos o Martin morto.
Ben ve küçük Joe Martin'i ölü bulduk.
Eu e o pequeno Joe encontramos o Martin morto.
Ölü değilse, kızı bulmak için lanet olası bir ordu gerek.
Se não está morta, seria preciso um exército só para a encontrar.
Ölü Honduraslıların otopsilerinin tamamlandığını düşünelim.
Imaginemos que eram feitas as autópsias aos hondurenhos.
Ölü bir kızın ayak bileklerinden asılı durduğunu bir tek ben mi gördüm?
Serei a única pessoa a ver uma rapariga morta pendurada pelos tornozelos?
Şurada ölü bir kadın var!
Está aqui uma mulher morta!
Ormanda ölü vahşilere rastladım.
Passei por Selvagens mortos no bosque.
Lillian, Yaşayan Ölü olmuş.
A Lillian é um Deadite.
- Ölü değil onlar.
- Não estão mortos.
- Ölü kaynıyor olabilir.
Podem estar espalhados.
Ölü!
- Morto!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]