English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ I ] / Isın

Isın traducir portugués

559,385 traducción paralela
Sana yaptıklarından sonra yeniden onun için çalışacak mısın?
Depois de tudo o que ele fez, voltaria a trabalhar para ele?
Onu koruyacak mısın?
Para protegê-la?
Cosima'nın aşısını hakeden birisi varsa bu kesinlikle sensin.
Eu escondi as facas. Olá, mãe.
Dikenli farelerin, insanlarla % 90 aynı geni taşıdığını biliyor muydun? - Gerçekten mi? - Ve onları bu şekilde, kuyruklarından tutmalısın.
Estamos a tentar perceber se este homem aqui é o mesmo homem aqui.
- Haklısın. - Evet, o her zaman...
E amam-me.
İlk önce ne istediklerini anlamalısın.
Com certeza.
Popüşer bilimin onlarca yıl önündeyiz. İkiniz de burada olduğunuz için şanslısınız.
Bom, lamento interromper.
Size hala izlediğimiz genetik özdeş sayısını tam olarak söyleyemem. Sizi en seçkin deneğimizle tanıştırabilirim.
Embora não possa dizer-vos o número exato de indivíduos geneticamente idênticos que estamos a monitorizar, posso apresentar-vos o nosso sujeito mais seleto.
- Hala arkadaş mısınız?
- Ainda são amigas?
Neolution'ı ileriye taşımak için benim yanımda yer alır mısın?
Juntas-te a mim, ficando ao meu lado, para levar a Neo-evolução para a frente?
Şanslısın ki, sana ihtiyacımız var.
Tens sorte por precisarmos de ti.
Yani burada yanında olmalısın.
Então ficas aqui com ela.
Ama stres seni kötü etkiler, o yüzden... Bununla temkinli olmalısın.
Devia ter cuidado com isto.
Bana seninle bağlantısını söylemek ister misin?
- Vais dizer-me qual é a tua ligação?
Nelerin yanlış gidebileceğinin farkında mısınız?
Vocês imaginam tudo o que pode correr mal?
Bence haklısın, Siobhan. Bir molayı hak ettiğimizi düşünüyorum.
Relaxa e vem apoiar o Felix.
Terliklerimizle gezip Reader's Digest'i araştırıp yumurtanın sarısına tost bandırmak.
Já estou a imaginar. Descansar de chinelos no pé. A folhear as Seleções do Reader's Digest.
Hazır mısın?
Estás preparada?
Olay şu ki, eğer bir silahı bir yere koyacaksan, kendine yakın bir yere koymalısın.
A questão é que se quer esconder uma arma, deve mantê-la perto.
P.T. Westmoreland'ın orijinal saplantısı.
A obsessão original do P.T. Westmorland.
- Bu senin kararın değildi, S.
- Não te cabia a ti decidir, S.
- Mizah anlayışını sahip değiller. - Mizah anlayışım.
- Eu estou a melhorar.
Sıkı çalışmaların sonunda sonuç veriyor.
Porque esta mutação é importante para mim.
Peki onlar için ne yapıyordun? Yüz yaşını aşmış kişilerden aptalca dışkı örnekleri topluyordum. Bir de bilimin büyüleyici olmadığını söylerler.
Kira, se me ensinares o que sabes sobre essa sensação, conto-te tudo o que quiseres sobre o que nós fazemos.
Buradaki adam ile oradaki adamın aynı olup olmadığını anlamaya çalışıyoruz.
Esta é a Aisha e este é... A cobaia humana que o P.T. acorrentou na cave. - Sim, eu vi-o.
- Karanlıktan korkar mısın?
Obrigada.
Kız ısınıyor, Yanis.
Ela está a aproximar-se, Yanis
Bayanlar ve baylar, Rachel Duncan ile tanışın.
Senhoras e senhores, apresento-vos Rachel Duncan.
- Bundan da üstün çıktın, kızım ki bu yüzden seninle bütün sırlarımı paylaştım.
Tu também transcendeste isso, minha filha. E foi por isso que partilhei todos os meus segredos contigo.
Rachel, sen onun sırrını biliyorsun.
Rachel, tu sabias o segredo dele.
Sarah, bay Westmorland'ın yaşını yalanlamak için sahte bir belge ile bize şantaj yapmaya çalışıyor.
A Sarah está a tentar chantagear-nos com informação fraudulenta para invalidar a idade do Sr. Westmorland.
Ama S'i tanırdınız mücadele etmeden hiçbir yere gitmezdi.
Mas todos vocês sabiam que a S. não fazia nada sem dar luta.
Açılışın Felix,
A tua inauguração, Felix.
Sırada sen varsın.
A seguir és tu.
Sen ışıksın.
- Tu és a luz.
Yüz milyonlarca insanın DNA'sını göndermesini... isteyecekler, ve bunun arkasında Neolution var. - O veriye ihtiyaçları var.
Centenas de milhões de pessoas estão prestes a ser notificadas para doarem ADN e a Neo-evolução é a responsável.
- yanlış yaptığım için beni azarlayacaksın. - Hayır!
Vou fazer qualquer coisa e fico de castigo por ter errado?
O viskiye hazır mısın Adele?
Céus, não.
O para akışını kontrol ediyor.
O tesoureiro da Neo-evolução?
Ve haklısın, henüz geri çekilemeyiz.
Tu és uma guerreira e eu ensinei-te tudo o que sei.
Westmorland insan genlerine sınırsız erişim istiyordu ve Hashem Al-Khatib de dünyanın dört bir yanındaki devletlere rüşvet veriyordu.
Temos de nos arranjar. O Westmorland quer acesso ilimitado a dados genéticos e Hashem Al-Khatib está a subornar governos em todo o mundo para consegui-lo.
Bailey Down'sın aşağılarında yaşıyorum ki, o da, ah, b-buranın kuzeyinde bir yer.
Eu vivo profundamente em Bailey Downs. Um subúrbio a norte daqui.
Tanrım, yanakların oldukça kızarmış!
Olha para ti. Estás tão rosada.
Sınırsız para.
Uma riqueza obscena.
Art'ın yanı sıra.
- Com o Donnie, o Scott e o Art.
Coady'i yakalatan, S'in kaynağının kim olduğunu
Embebedaste-a?
Yıllar süren... yasadışı insan deneylerinin... ve Coady'nin kısırlık planının kanıtları.
- Temos tudo o que precisamos. Provas de décadas de experiências ilegais em seres humanos e do plano de esterilização da Coady. Temos tudo para denunciá-los.
Beyler ve bayanlar, Büyücü'yle birlikte... cehennemi buraya getirmeye hazır mısınız?
Quero ouvir toda a gente!
Tatlım, babanın uçağıymış.
Querido, foi o avião do teu pai.
Dhaka getto fabrikasında yangın çıkmış.
Um incêndio numa fábrica num gueto de Daca.
Stone, onu Reddington'ın muhasebecisi ve para aklayıcısı, Zack Smoll'u öldürmesi için kiralamış.
-... a Stone contratou-a para matar o contabilista que lavava o dinheiro do Reddington, Zack Smoll.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]