English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → ruso / [ I ] / Isını

Isını traducir ruso

381,350 traducción paralela
- Buz Savaşçısının vazifesi itaattir!
Ледяной воин должен повелевать! Целься!
- Sanırım yardım çağrısını da açıklıyor.
Полагаю, это объясняет сигнал бедствия.
Kainattaki en çağdaş medeniyetiz ve siz insanların şu cinsiyet konusundaki takıntısını milyarlarca yıl evvel aştık.
Мы самая цивилизованная цивилизация во вселенной,... в миллиардах лет от мелочной людской одержимости полом и связанными с ним стереотипами.
- Ölen karısının halüsinasyonları.
- Что еще? - Глюки о его мертвой жене.
- Ölü karısını gördün mü?
- Ты видела его мёртвую жену?
Ortam ısınıyor...
- Теплее.
- Kamp şarkısını hatırlıyor musun?
- Помнишь лагерную песенку? - Конечно.
Nardole, yoksa sen gizli kabadayı mısın?
Нардол, а ты тайком хулиганишь?
Sorumuzun cevabını almış olduk.
А вот и ответ на вопрос.
- Haklısın.
- Ты прав.
Ve düşünmeden edemiyorum yansıtıcının ışığından dışarı çıkarsak tam olarak ne oluyor?
Мне интересно... что случится, если выйти из-под света проектора?
Gerçek olup olmadığın konusunda şüpheye düşersen Veritas bir yere istediğin kadar sayı yazmanı teklif ediyor büyüklüğü, sırası hiç fark etmez sonra sayfayı çevirmeni istiyor.
Если ты сомневаешься в своём существовании, Истина предлагает записать любое количество чисел, любой величины, в любом порядке, а затем перевернуть страницу.
- Bill, orada mısın?
Билл, ты где?
Bunu savaşın eşiğinde yapılmış bir ikaz olarak düşünün.
Я дам предупреждение накануне войны.
- Cihazınızı biraz kurcalamış olabilirim.
Я у вас в приборе пошуровал.
Hayatlarını kurtarmaya çalışıyorum.
Я пытаюсь спасти им жизни.
Bu yara izi, firar ettiği için çıktığı darağacının başarısız olması sonucu oluştu.
След оставила верёвка, его вешали за дезертирство!
- Buz Savaşçıları karşısında şansınız yok!
Против ледяных воинов у вас нет ни единого шанса.
Savaşçının yolu, muharebe sırasında ölmektir.
Воин должен погибнуть в бою.
Merhabalar, bakın burada kim varmış.
Приветик, что тут у нас?
Muhtemelen epey yakışıklısın, değil mi?
Ты, вероятно, симпатичен, да?
Bill, aklını karıştırmaya çalışıyor.
Билл, она просто пытается завести тебя.
Sen insan mısın?
Вы человек?
- Niye bu kadar ısrarcısın?
Зачем тебе это?
Sayısız ahbabın var, hatta daha iyileri.
У тебя куча друзей. И получше.
- Mantıklı sınırlar çerçevesinde olur.
В пределах разумного.
- Sakın, beni sadece kızdırmış olursun.
Не стоит, только разозлишь меня.
50 kişilik bir grup olarak fabrika çıkışı teslim aldığınız bu gemiye... -... koloni almak için yola mı çıktınız?
50 ваших взяли совершенно новый, только с завода, корабль,... чтобы забрать колонистов?
Gelecek dehşet sırasında ihtiyacın olacak.
Поможет в грядущем кошмаре.
Sıcakken güzel güzel iç. Duyduğun acı, tadını bertaraf edecektir.
Пей, пока горячий — боль заглушит вкус.
Ama bu soruyu sormamalısın.
Но этот вопрос ты не должна задавать.
Bana sarıldığın zaman yüreğim sızlıyor.
Когда ты обнимаешь меня,... это ранит моё сердце.
- Çok tatlısın.
Милый.
"Akın" adı verilen bir şeyler ilgili epey çalışma yapılmış.
Много о чём-то под названием "Исход" — операция "Исход".
Sen Siberadamsın bir nöral ağın parçasısın, onu bulabilir misin?
Ты киберчеловек, ты часть нейронной сети — можешь найти её?
- Daha spesifik olarak Siberadamların Yaradılışı.
А точнее, Сотворением киберлюдей.
Sana bunu söylemiş olsak gerçekten çok canın sıkılırdı.
Если мы тебе ответим, то ты очень-очень огорчишься.
Ölmüş, parçalanmış, kıyma makinesinden geçirilip Siberadam'a dönüştürülmüş ve ebedi hayatını biyomekanik bir zombi olarak devam ettirmekle lanetlenmiş.
Мёртвая, расчленённая, пропущенная через мясорубку и втиснутая в киберчеловека. Обречена провести вечную жизнь как биомеханический зомби-псих.
Bizi sadece yavaşlatır mısın?
Ты нас замедлишь?
Evet, sanırım haklısın.
Я тоже согласна.
- Canımı sıktın ama!
- Надоело!
Tanrım, onca yıl öyle sıkıcıydın ki ama her gününe değerdi. - Bunun için işte!
Божечки, ты годами мне докучала... но все до единого долгие дни... оправдались!
- Bill, canını sıkmasına izin verme.
Не позволяй себя расстраивать.
Sanki bir kasırganın ortasında tutunmaya çalışıyorum. - Ama sonsuza kadar tutunamam.
Я словно сдерживаю ураган, но вечно держаться не смогу.
"Dedini yapın" mış.
"Слушайтесь её"!
Efendim, yanlış anlamayın ama planınız konusunda endişeliyim.
При всём уважении, сэр, меня волнует ваш план.
Hatalısın, biliyor musun?
Знаешь, ты ошибаешься.
Acayip hatalısın.
Крупно ошибаешься.
Olabildiğince sıkışın, tek bir sefer hakkımız var.
Набивайтесь все, поездка у нас одна.
Zombi inananlarının yarın akşamki toplantısına davetiye ayarladım.
Я достал нам приглашение на собрание завтра вечером.
Çok korkmuş olmalısın.
Ты, наверное, испугалась.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]