English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ A ] / A few hours

A few hours traduction Turc

5,164 traduction parallèle
- Within a few hours of... -... collecting the sample, we had it perfect.
Örneği aldıktan birkaç saat sonra kusursuz şekilde elde ettik.
It'll take a few hours for the justice department to process this.
Bunu adalet bakanlığından Birkaç saat içinde hallederim.
They're gonna intercept in a few hours.
Ve birkaç saat içinde yakalayacaklar.
You've only been out for a few hours.
Çıkalı daha birkaç saat oldu.
A few hours ago, he called 911 to say he received a box with two severed ears.
Birkaç saat önce içinde iki adet kesilmiş kulak olan bir kutu aldığını söylemek için 911 i aramış.
His estranged wife was shot dead a few hours ago, in her home, with a gun registered to him.
Birkaç saat önce, boşandığı karısı kendi evinde adamın üzerine kayıtlı bir tabancayla öldürüldü.
Yeah, yeah, I got an exam in a few hours.
Evet, birkaç saat sonra sınavım var.
But sepsis sets in within a few hours.
Birkaç saat içinde kan zehirlenmesi oldu.
I have a few hours left before I report for duty.
Zamanı geldi mi? Göreve gitmeden önce Birkaç saatim kaldı
We have a few hours left of sunlight.
Güneşin batmasına birkaç saat kaldı.
I know I'm early, but I figure we only have a few hours to rehearse.
Erken geldiğimi biliyorum ama prova için sadece birkaç saatimiz olduğunu biliyordum.
- A few hours ago.
- Bir kaç saat önce.
A few hours earlier, at 12 : 39, the sa book was checked out by this person.
Birkaç saat önce, 12 : 39'da,... aynı kitap bu kişi tarafından teslim edildi.
I just need a few hours.
Yalnızca birkaç saat lazım. - Güzel.
I mean, I just saw him a few hours ago. He was...
Daha birkaç saat önce görüştük.
Just for a few hours?
Birkaç saatliğine?
She died a few hours ago in surgery.
Birkaç saat önce ameliyatta öldü.
( yawns ) Mom, I need a few hours off.
Anne, bana birkaç saatlik izin lazım.
She strolled in through the front door a few hours later as if nothing had happened.
Bir kaç saat sonra hiçbir şey olmamış gibi geri geldi.
The concert was in a few hours and I had to rehearse, I had to concentrate!
Konser birkaç saat içindeydi, ve benim prova yapmam gerekiyordu, odaklanmam gerekiyordu.
In a few hours Kiera is going to arrest Lucas and recover the rest of the time travel device.
Birkaç saat içinde Kiera zaman makinesinin geri kalan parçaları için Lucas'ı tutuklatacak.
Well, there's still the paperwork to be done, and then the drive. But I should be home in a few hours.
Doldurulması gereken evraklar ve yolculuk var daha ama birkaç saate evde olurum.
I look forward to seeing you and your wife in a few hours.
Sizinle ve karınızla görüşmeyi dört gözle bekliyorum.
I'll be out in a few hours.
Birkaç saate çıkarım.
A few hours later, Logan was dead.
- Bir kaç saat sonra Logan öldü.
We need to keep you here for a few hours. We had a deal.
Seni bir kaç saatliğine burada tutmak istiyoruz.
I will see you in a few hours.
Bir kaç saate görüşürüz.
Sometimes after the ventilator is shut off, the patient may breathe on their own for a few minutes or a few hours.
Bazen makina kapanınca hastalar birkaç dakika veya saatliğine kendi kendine nefes alabilir.
But a few hours later, you changed your mind.
Ama birkaç saat sonra fikriniz değişti. Niye?
And then I saw that same car speeding up the street just a few hours ago.
Ve aynı arabayı bir kaç saat önce de hızlıca caddeyi geçerken gördüm.
Oh, he was fine a few hours ago.
- Bir kaç saat önce iyiydi.
Yeah, I can take breaks, a few hours on, a few hours off.
Bileziği birkaç saat arayla takıp çıkarabilirim.
I MEAN, I CAN CHECK FOR YOU, BUT IT'S GONNA TAKE A FEW HOURS.
Fikrim yok. Yani, sizin için bakabilirim ama bu birkaç saat alır.
In a few hours I'll be standing face-to-face with my dream girl.
Birkaç saat sonra rüyalarımın kızıyla yüz yüze olacağım.
Then we've only got a few hours to come up with a way to save Grace.
O zaman Grace'i kurtarmanın bir yolunu bulmak için sadece birkaç saatimiz var.
I will decide on this issue in a few hours.
Birkaç saat içinde bu konuda kararımı vereceğim.
He's been shot- - just outside a few hours ago.
Birkaç saat önce dışarıda vuruldu.
Um, well... John and I could really use a few hours to ourselves.
John ile birkaç saat başbaşa kalmamız çok iyi olurdu.
Oh, and I have to give my talk, which is in a few hours, and then I'm flying back.
Birkaç saat sonra konuşmamı yapıp dönüş uçağımı yakalayacağım.
I asked you the same question a few hours ago, now I'm asking again.
Birkaç saat önce size aynı soruyu sordum. Bir daha soruyorum.
I'll see you in a few hours.
Birkaç saat içinde görüşürüz.
She's gonna take my spot for a few hours.
Birkaç saatliğine yerimi alacak.
It's always the decision of sending men into battle, and the worst part of it all is the night that the battle begins, because you know you've just launched something, and you know that within a few hours
Bunun cevabı her zaman insanları savaşa göndermek olmuştur ve en kötü tarafı da hep savaşın başladığı o ilk gece olur. Colin Powell. Eski ABD dışişleri bakanı...
Two F.B.I agents, partners, both shot within a few hours of each other?
İki FBI ajanı, ortaklar... ikisi de bir kaç saat içinde vuruldu?
In a few hours the recombinant virus inside those eggs will be strong enough to infect one-quarter of this town.
Birkaç saat içinde yumurtaların içindeki bu virüs kasabanın dörtte birini etkilemeye yeterli olacak.
The beatings came a few hours apart, but I could change my mind once I cut open the body.
Saldırılar birkaç saat arayla gerçekleşmiş. Ama cesedi açtığımda fikrim değişebilir.
I know, and I'm, uh, not really allowed to be out of my treatment program for more than a few hours.
Zaten ben de tedavi programımdan en fazla birkaç saatliğine ayrılabilirim.
Conrad and Victoria Grayson will make a major announcement in just a few hours.
Conrad ve Victoria Grayson birkaç saat içerisinde önemli bir açıklama yapacaklar.
So we get him to the OR, and tell the cops they can question him in a few hours.
Şimdi ameliyathaneye götürüyoruz onu ve polislere söyle birkaç saat içerisinde sorgulayabilirler.
He says it'll be a few more hours.
Birkaç saat daha alacağını söyledi.
Uh, it's gonna be a few hours. Why?
Birkaç saat sonra geleceğim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]