All week traduction Turc
3,935 traduction parallèle
He was probably up all week, studying for the SAT's.
Muhtemelen tüm hafta sınava çalışmaktan yorgun düşmüştü.
I'm excited to meet the man Eriksen's been talking up all week.
Eriksen'ın tüm hafta bahsettiği adamla tanışacağım için heyecanlıydım.
You've barely said a word to me all week.
Tüm hafta nerdeyse tek kelime etmedin bana.
He's barely spoken to me all week, and then I don't even think he was gonna tell me about cotillion until Sage accidentally mentioned it.
Tüm hafta benle nerdeyse hiç konuşmadı, Sage kazara bahsetmese, bana takdim gecesini söyleyeceğini bile sanmıyorum.
My dad's out all week.
Babam tüm hafta yok.
Yup, been in a funk all week.
Tüm haftadır bunalımda.
I'm trying to sell Ruby on eventually moving her new company to BlueBell, or at least nearby, and it's very important that this week, of all weeks, she really love it here.
Ruby'yi yeni şirketini önünde sonunda BlueBell'e ya da en azından yakın bir yere... taşımaya ikna etmeye çalışıyorum, bu yüzden bu hafta... buradan hoşlanması çok önemli.
You've been working so hard all week.
Bu hafta çok çalıştın.
He's been trying to tell you all week.
Bütün hafta söylemeye çalıştı.
- It is fully booked all week.
- Bütün hafta boyunca ayırtılmış demek istiyorum.
But I've been working late all week.
Ama bütün hafta çok çalıştım.
I just want to let you know that my confessional is open all week long.
Sadece günah çıkarmanın tüm hafta açık olduğunu söylemek istedim.
Join us in tasting the sweet nectar of victory or mope around an empty house all week like a bitch.
Bize katıl ve galibiyet duygusunun tadına var. Ya da koca evde tek başına, küçük şıllıklar gibi ağla.
All week preparing, and now this!
Bütün hafta planlanan oyuna ne yaptıklarına bir bak.
He'll be here all week.
Bütün hafta kalacak.
Where you been all week, celebrity?
Bütün hafta sen neredeydin ünlü kız?
Marshall, do you even know where I've been all week?
Marshall, bütün bir hafta neredeydim haberin var mı?
She been acting more herself today than all week.
Bugün hafta başına oranla daha aktif görünüyor.
I starved myself all week.
Hadi ama, tüm hafta açlıktan öldüm.
I've been studying her Facebook page all week.
Tüm haftadır onun Facebook sayfasına çalışıyorum.
Yes, all week it's been under attack.
Evet, bir haftadır saldırı altında.
I'm the one who's been interviewing you all week.
Ben sizinle bütün hafta görüşen adamım. Hepinizle.
He hasn't been in school all week.
Bütün hafta okula gelmedi.
I've been in bed all week with pneumonia.
Hastaydım, bütün hafta yataktan çıkmadım.
Reports have been coming out of the McLaren camp all week that their car is now fully legal and faster than ever.
Tum hafta boyunca McLaren takimindan, araclarinin artik tamamen yasal ve hic olmadigi kadar hizli olduguna dair haberler aldik.
What were we training for all week?
Bütün hafta neden çalıştık?
Claire worked all week.
Claire bütün hafta çalıştı.
Yeah, but we looked into all the homicides that took place during the week of Halloween over the past ten years.
Evet, ama geçmiş 10 yıldaki cadılar bayramı haftası olan her yerdeki cinayet olaylarını inceledik.
She's somewhere in Portland. Check all hotels, train, airline, bus schedules over the last week.
Otelleri, geçtiğimiz haftaki tren, uçak, otobüs biletlerini kontrol et.
All you got to do is give up the European vacations, the mani-pedis, the day spa and your membership in the shoe-of-the-week club.
Tek yapman gereken Avrupa seyahatlerinden, manikür-pedikürden, hergün Spa'dan ve haftalık ayakkabı klubü üyeliğinden vazgeçmek.
Well, I've paid the minimums on all the credit cards, sent in my first tuition payment and conveniently forgot to sign the check, so I think it'll buy us another week.
Kredi kartlarının asgari ödemelerini yaptım kursumun ilk taksidini yatırdım ama makbuzu imzalatmayı unuttum. Sanırım başka bir haftamızı alacaklar.
Well, I think after this long, hard week we just had, we should all head over to Rossi's and pop open some old, expensive wine.
Bence bu zor ve uzun geçen haftadan sonra hep birlikte Rossi'nin evine gidip onun eski ve pahalı şaraplarından birini açmalıyız.
We broke all records for opening week.
Tüm açılışların satış rekorunu kırdık.
A week ago, that was all junk.
Bir hafta önce burası çöplükten farksızdı.
You'll make all sorts of mistakes, you'll turn on each other, you'll stop talking, and suddenly I'm doing two dinners a week instead of one because you can't be in the same room.
Bir sürü hata yapacaksınız birbirinize düşüp küseceksiniz ve aynı odada olmak istemeyeceğinizden haftada bir yerine iki yemek verirken bulacağım kendimi.
I'm trying to infuse it with great characters, great drama, great relationships, all told under this umbrella of a thrill ride every week.
Onu müthiş karakterlerle müthiş bir dramla, müthiş ilişkilerle doldurmaya çalışıyorum. Bu şemsiye altında söylenen her şey, her hafta yaşanacak bir gerilim.
The week before that, a security van attempt. And all suspects are in custody.
Önceki hafta da zırhlı bir araç soygununu engelledik ve tüm zanlılar gözaltında.
I mean, the entire control room is like a group of six-year-olds whose birthday is next week, you know, and there's going to be cake, and there's going to be presents, and all their friends are going to be there,
Demem o ki tüm kontrol odası haftaya doğum günü olan bir grup altı yaş çocuğu gibiydi. Ve pasta olacak, hediyeler olacak, tüm arkadaşları da o gün orada olacak ve onlar sadece müthiş olacağını biliyorlar.
So, I was thinking, so I can get all those extra hours you were talking about, can I work a couple extra shifts a week for a while?
Düşünüyordum ki bahsettiğin ekstra saatlerin hepsini alabilirim. Kısa bir süre için haftada birkaç kere fazladan mesaiye kalabilir miyim?
He told me Frank gonna be gone all this week starting tomorrow.
Dediki Frank yarından itibaren bütün hafta sonu yokmuş
It's been a long week, you must all be very tired.
Uzun bir hafta oldu, çok yorgun olmalısınız.
I just want to let you know, uh, next week, we're having a happy hour, two for one, so you should come to that. Yeah, okay, all right.
Aslında haftaya güzel zaman geçiricez siz de gelin
Ready for next week? Do it again, all right?
Çok iyi gidiyor
I ran into her last week, and, uh, you were all she can talk about.
Geçen hafta onunla karşılaştım.. ve.. ikiniz hakkında konuştu.
See you all next week.
Haftaya görüşürüz.
In a week, we'll probably all be dead.
Bir hafta içinde, hepimiz ölmüş olacak.
I came every week, I did all the lessons.
Her hafta geldim. Bütün ödevleri yaptım.
- Yeah. Oh, the--it's a terrible week, but I'm gonna fix things once and for all right now.
Korkunç bir haftaydı ama şimdi her şeyi kesin olarak düzelteceğim.
J.B.J., a weekend weatherman, all-week party boy and a huge disappointment to his father.
J.B.J., hafta sonu hava durumu sunup hafta boyu parti yapan fakat babasını büyük bir hüsrana uğratmış biriydi.
Okay, well, if you don't have any more questions for me, then the doctor will be going over all the results with you at your visit next week.
Peki, benim için başka sorunuz yoksa doktor sonuçlarınıza gelecek haftaki ziyaretinizde sizinle bakacak.
- If you want, we could try Skyping - once a week or something. - All right.
- İstersek haftada bir Skype'ta görüşebiliriz.
all weekend 18
week 129
weekly 26
weeks 936
weekend 28
weekends 49
weeks pregnant 49
weeks ago 149
weeks later 21
week anniversary 20
week 129
weekly 26
weeks 936
weekend 28
weekends 49
weeks pregnant 49
weeks ago 149
weeks later 21
week anniversary 20