English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ A ] / And look

And look traduction Turc

59,219 traduction parallèle
So if you're still trying to find claireview, why don't you head up north and look for the crater?
Hâlâ Clairview'i bulmaya niyetliysen kuzeye doğru gidip tesisten geriye kalan krateri ara.
And look where that got you.
Bak, sonuçta neler oldu.
And maybe... it's sort of our job to do the right thing and look out for her.
Belki de onu kollayıp onun için doğru olanı yapmak bizim görevimiz.
- So am I, and look.
- Ben de öyleyim. Bak...
I'm gonna call your mum and Elise and ask them to come and look after you.
Anneni ve Elise'i arayıp gelip sana bakmalarını isteyeceğim.
I mean, she was just a little kid, but... she didn't look away... and it really got to me.
Küçük bir kızdı ama gözlerini çekmedi ve bu beni rahatsız etti.
Miss... look me in the eye and tell me you're really okay murdering people just to win a title.
Hanımefendi... Sırf bir unvan kazanmak için insanları öldürmenin sizin için sorun olmadığını gözlerime bakıp söyleyin.
Look, Eddie's been giving me more and more work though so I figure I ain't got no more time to mow Miss Cindy's lawn no more.
Bak, Eddie bana çok iş veriyor ve fark ettim ki Bayan Cindy'nin çimlerini biçmeye vaktim kalmıyor.
You want people to look at you and see what their fantasy is, don't you?
İnsanların sana bakıp fantezilerini görmelerini istiyorsun. Değil mi?
Look, we had ten years together, and sure... I may have been hard on you, but... It's because I loved you, son.
Birlikte on sene geçirdik ve kabul ediyorum, sana katı davranmış olabilirim ama hep sevdiğimden yaptım oğlum.
Look, with Jace missing, it's just like... The ground has shifted, and I can't keep my balance.
Jace'in ortalardan kaybolmasıyla sanki altımdaki toprak kayıyor ve dengemi bulamıyorum.
Look, you and us, we're all dealing with the same old crap.
Bizler de seninle aynı yolun yolcusuyuz.
Look, I volunteered in a hospital, and I know what real blood smells like.
Hastanede gönüllü çalışmıştım. Gerçek kan gibi kokuyor bu.
Look, Izzy, go and get it checked out.
Izzy, gidip kontrol ettir.
And, look, I know...
Bak, biliyorum...
Look, you gotta stop feeling sorry for yourself, and figure out what's... Lacking.
Kendine acımayı bırakmalı ve neyin eksik olduğunu bulmalısın.
And yet from the look of things, it's the Downworld that's trying to destroy us.
Ve yine de şeylerin bakışından, Bizi yok etmeye çalışan Alt Dünyadır.
Look, I don't care if it's just you and me, we'll figure out a way.
Sadece ikimiz kalsak de önemli değil. Bir yolunu buluruz.
Look, all I wanna do is go to college and hang out with my girlfriend.
Üniversiteye gidip sevgilimle takılmak istiyorum. Hepsi bu.
Look, all I know is Gideon said the motorcycles Darhk and Merlyn stole are here.
- Tek bildiğim şey Gideon, çalıntı motosikletlerin burada olduğunu söyledi.
- Look, time takes time to harden, and sooner or later, we're gonna lose our superpowers the same way we're losing our memories.
- Zamanın oturması zaman alır ve er ya da geç anılarımızı kaybettiğimiz gibi süper güçlerimizi de kaybedeceğiz.
Well, it didn't look like her phone, and I don't trust her, so I told them to move.
Telefonuna benzemiyordu ve ben de ona güvenmiyorum bu yüzden müdahale etmelerini söyledim.
Look at me again like that, and I'll feed you your eyes.
Bana bir daha o şekilde bakarsan gözlerini sana yediririm.
Daddy, look, this land here doesn't make but a bale an acre in a good year and there ain't been a good year in a while.
Baba, dinle beni. Burası en iyi hasadında bile yarım hektara bir balya mahsul vermedi. Yıllardır da hasat iyi olmadı.
One look at your face and I'd know everything.
Yüzüne bakar bakmaz anlardım.
You see someone strong and steady, and may not realize that I look in the mirror and see the Cowardly Lion.
Güçlü ve dengeli birini görüyorsun. Aynaya baktığımda Korkak Aslan'ı gördüğümü fark etmemiş olabilirsin.
And, oh, you look stunning.
- Sen de harika görünüyorsun. - Sağ ol.
Look, if the seniors don't show up, the school, your kids'school and our jobs are at stake.
Bak eğer son sınıflar gelmezlerse, bu okul, çocuklarının okulu ve işlerimiz tehlikede demektir.
He needs a project, you know, something to look forward to, and I have an idea.
Bir projeye ihtiyacı var, bilirsiniz, ileriyi görebilmesi için ve.. ... benim bir fikrim var.
Well, perhaps if this wasn't an accreditation year, we could look the other way, but... we've discussed it, and we feel we need to get ahead of things, and show the board of education that we are taking the appropriate action.
Bu yıl belki de, akreditasyon yılı olmasaydı, olaya başka türlü bakabilirdik ama bu konuyu tartıştık ve ilerlememiz gerektiğini düşünüyoruz ve eğitim kuruluna da uygun eylemi yaptığımızı göstermek istiyoruz.
And... I'm tougher than I look, and I need to be in the office.
- Göründüğümden daha güçlüyüm ve büroda olmam gerekiyor.
Look, I know where you're going with this, but the feds had an assault weapons ban for years, and it did nothing.
Olayı nereye çektiğini biliyorum ama yıllar boyu federallerin ağır silah yasağı vardı ve hiçbir işe yaramadı.
Hey, hey, hey. Look, James, you got to think about your wife and your daughters. I am thinking about them.
Dinle James karını ve kızlarını düşünmek zorundasın.
Look. All we have to do is find evidence that Gregor's deal with Kovar benefits him and not the Bratva.
Tek yapmamız gereken, Gregor'un Kovar'la yaptığı anlaşmanın Bratva'ya hiçbir faydası olmadığına, tek faydasının ona olduğuna dair kanıt bulmak.
Now, when you look at it, you'll think about our time here together and the secret that you confessed to me.
Ama bundan sonra dövmeye baktığında burada geçen zamanı ve ettiğin itirafı hatırlayacaksın.
Oliver, look, maybe we should have talked her out of Helix, maybe not, I don't know, but the point is we're here now, and you're the only one she will listen to.
Oliver, belki onu Helix'ten vazgeçirmeliydik ya da geçirmemeliydik bilemem ama artık iş bu noktaya geldi. Sözünü dinleyeceği tek kişi sensin.
Promise me you're not gonna tell anyone that we had bunker sex, and by anyone, I mean Curtis because he'd never look at me the same.
Kimseye sığınakta seks yaptığımızı söylemeyeceğine söz ver. Kimseden kastım Curtis yani çünkü bir daha bana aynı gözle bakmaz. - Emin misin?
Look, we need to think of someplace safe, and obviously it's not here.
Güvenli bir yer düşünmeliyiz ve açıkçası orası da burası değil.
Look me in the eye and tell me you don't have any feelings for him.
Gözlerimin içine bak ve onun için bir şey hissetmediğini söyle.
- OK, look. Given everything that you and I have been through, I know that asking you for a favor right now might be a little awkward...
Atlattığımız onca şeyden sonra, senden, şuan, bir şey istemenin... garip olabileceğini biliyorum.
Look, of the Clave goes to war with the Downworld, everything that we know and love will be destroyed.
Clave'in Aşağı Dünya'yla savaşa girmesi, bildiğimiz ve sevdiğimiz her şeyi yok edecek.
You and Clary look good together, too.
Sen ve Clary de öyle.
And if you get no joy there, ring the party HQ and see if they have a photo archive that we can look at.
Oradan bir şey çıkmazsa, parti merkezini ara. Bakabileceğimiz bir fotoğraf arşivi var mı sor bakalım.
Yeah,'cause I took care of that guy who was kicking your ass and I made you look weak.
Evet, çünkü ben o herifle ilgilendim. Kıçını tekmeleyen ve seni zayıf yaptım.
Look, this might not sound politically correct, but let's be honest, we're not getting the best and the brightest here.
Bak, bu söyleyeceklerim siyasal olarak doğru olmayabilir ama dürüst olalım burada sütten çıkmış ak kaşıklarından söz etmiyoruz.
Probably just took a break from her boyfriend, who's in love with her, to look at other options and realized everyone sucks.
Herhâlde diğer seçeneklere bakmak için ona âşık sevgilisinden ayrılıp herkesin iğrenç olduğunu fark etmiştir.
That drawn-out look, so... pretty and demure.
O süzgün duruşun, güzelliğin, ağırbaşlılığın...
They look you in the eye and tell you that your problems matter to them, but...
Gözünün içine bakıp sorunlarını umursadıklarını söylerler.
And as I look ahead, I was never someone who saw myself in therapy forever, you know?
Sonsuza dek terapi gören biri olacağımı öngörmüyordum, anlıyor musun?
And how nobody here will look at me in the fucking eye and what Scott said. - All of it.
Kimsenin gözümün içine bakmayışı, Scott'ın söyledikleri, hepsi işte.
So, she'll run up these steps, against this backdrop, and it'll look like she's flying.
Merdivende örtünün üstünden koşacak, uçuyormuş gibi olacak.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]