English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ A ] / And then it's over

And then it's over traduction Turc

536 traduction parallèle
Everything seems fine, and then suddenly, it's like a chill comes over me and I've had enough.
Her şey yolunda görünüyor, ve sonra birdenbire üstüme bir ürperme geliyor ve canıma tak diyor.
You persuade me to stay in this deserted mill until dark. Then you return and ride me over to Tom's Hat before it closes.
Hava kararana kadar bu terk edilmiş değirmende kalmama ikna eder sonra dönüp kapatmadan önce beni Tom'un Şapkasına götürürsün
Let's have some tea and then talk it over.
Şimdi biraz çay içelim, sonra konuşmaya devam ederiz.
And then, sometimes, after it's all over, he seems almost sorry.
Ve bunu yaptıktan sonra da çok üzülüyor.
Well, then let's leave it like this. Talk it over between yourselves and call me.
Öyleyse siz aranızda konuşup beni ararsınız.
And my client slugged me... carried me out, put me in my car, ran it over a curb, poured whiskey on me... and then went somewhere to call the police and report a drunk driver.
Ve müşterim bana yumruk attı. Sırtlayıp arabama taşıdı, arabayı kaldırıma sürüp üzerime viski döktü ve sonra polisi arayıp sarhoş sürücü ihbarında bulundu.
What are you supposed to get out of it? I was to meet Miles at BJ Folkenson's and get half of it tonight and then after I set the fire I was to get the rest of it and head over the pass and get outta here. !
Ah, 500 $,... Miles'la buluşup,... "BJ Folkenson's" da,... yarısını bu gece.
It's like when you look for something all over the place, and then you find it was right in front of you all along.
Birşeyi heryerde araman gibi, ve bir bakarsınki hep gözünün önündeymiş.
It's like some nightmare where you're waiting and hoping for it to be over... and then all of a sudden you realize that it's just- -
Sanki bitmesini istediğin bir kâbus gibi ama fark ediyorsun ki, sanki - -
And when the eyesight is lost, then it's over!
Bir kere göremezsen, hiçbir zaman göremezsin.
As you say, she's lost her only child... but if there's any shadow over Rhoda because of what has happened... then I have to live under it... and my husband does, too.
Sizin de dediğiniz gibi tek evladını yitirdi ama eğer olanlar yüzünden Rhoda zan altında kalıyorsa bununla yaşamak zorunda kalan benim ve bir de kocam tabii.
Let's get the war over first... and then I'll think about it.
Önce şu savaş bitsin, sonra bir şeyler düşünürüz.
And then one day you realize it's all over.
Sonra bir gün fark edersin ki iş işten geçmiş.
All right, then. It's all over and done between us.
Pekâlâ, o halde, ilişkimiz tamamen sona erdi.
And then, do it later on but that seems like such a hack's way of getting married, so we're going to drive up-state, or over to Jersey, or wherever it is that you do it, and do it.
Gerisini de sonra yapacaktık. Ama bu çok sıradan göründü, o yüzden... Jersey'e veya bu işler nerede yapılıyorsa oraya gidip... yapacağız.
Put the 5000 on them and then on the crowd. It's dark over here.
Ortadaki ışıkları 5000 yap, üstlerine çevir, burası çok karanlık!
And then it's over.
beni hep bir tuhaf yapıyor.
Afterwards, when it's all over and the shouting's stopped. Because it's then that I'm going to need you.
Daha sonra, her şey bittiğinde ve bağrışmalar kesildiğinde o zaman sana ihtiyacım olacak.
It says clearly that if big ranchers north of the Picketwire River win their fight to keep this territory in open reign, then all your truck farms and your corn, the small shopkeepers and everything, your kids'future, it will all be all over, be gone!
Burada, Picketwire Nehri'nin kuzeyindeki büyük çiftçilerin bu bölgeyi açık rejimde tutma mücadeleleri başarıya ulaşırsa tüm sebze çiftliklerinizin, mısırınızın, küçük dükkanların, her şeyin, çocuklarınızın geleceğinin sona ereceği açıkça yazılı!
Then a suggestion or two that will rip out all of the wiring... and then, dear girl, it's over.
Sonra tüm düğümü çözecek bir ya iki öneri... Ve sonra, sevgili kızım, bitecek. Tamamen.
We went back to San Francisco, saw each other now and then, but we both knew it was over.
San Francisco'ya geri döndük, arada sırada görüştük, ama bittiğini biliyorduk.
We'll start third from the left, then I'll follow it from the right, and straight over.
Soldan üçünce sıraya geliyoruz.. .. sonra onun sağına doğru kayıyoruz ama dümdüz şekilde.
It's as if some ethereal wave skimming over surfaces soaked up their visible emanations to shape them and give them form and then spread them like a perfume, like an echo of themselves, like some imperceptible dust, over every surrounding surface.
Sanki ; bedenleri okşayan bir rüzgar, onların ruh sızıntılarını emiyor ve bu emdiği sızıntılara şekil vererek insanların bir aksi gibi... onların fark edemedikleri hayali bulut gibi üflüyor dışarı.
The listener think s it'll soon be over, but one story creates another, and then another.
Dinleyiciler hikayenin hemen biteceğini sanıyorlar,... fakat bir hikaye diğerini yaratıyor, o da bir başkasını.
And when it's over tomorrow, after the Mexican is dead then I begin to think about you.
Artık kimse kalmadı! Yarın, yarın Meksikalı da ölünce, hakkında bir karara varacağım.
- Let's get it over once and for all. - Then will you promise?
Söz veriyor musunuz?
As one plane descended, another one just like it circled low over the field. The steady drone of its motor covered the landing and takeoff of the first plane, which then covered for the other.
Uçağın biri inerken ikinci bir uçak alçak irtifada uçarak ilk uçağın iniş ve kalkışının çıkardığı gürültüyü perdeliyordu.
Very simple moment, and then it's over.
Çok basit bir an ve biter.
And then you know it's over, and then you begin to watch other athletes and you begin to see when they're gonna give out.
Artık çok geç olduğunu biliyorsundur. Sonra ne zaman pes edeceklerini görmek için diğer sporcuları... izlemeye başlarsın.
If that one's there, and this one's here, then it's over there.
Eğer o oradaysa ve bu da o zaman orada işte.
Grandfather pitched... face forward onto the dining room table and then... back, knocking his chair over... pulling the tablecloth, silverware... mashed potatoes, fish... stewed tomatoes with peppers and onions... all of it on top of him.
Dedem, yüzüstü yemek masasına abandı, sonra sandalyesini devirerek arka üstü düştü masa örtüsünü çekerek. Çatal-kaşıklar patates püresi, balık biber ve soğanla haşlanmış domatesler hepsi üstüne düştü.
Then it's down that ramp, over that pit, and we're home free.
Sonra şu rampadan aşağı kayıp şu hendeğin üstünden işi bitiriyoruz.
Nothing moves until some hapless creature flies into its orbit and then it's all over.
Çaresiz bir yaratık yörüngesine girene kadar hareket etmez ve sonra herşey biter.
Andrei's mother was dead then and there was no one to cry over it.
Andrei'nin annesi öldükten sonra arkasından ağlayacak kimse kalmamıştı.
I can't help it. All I remember... is pushing open the door... and then I'm outside... and the police are there, Bill's there, and the remote crew, and it's over.
Tüm hatırladığım... kapıyı iterek açtım ve sonra dışarıdaydım... ve polisler oradaydı, Bill oradaydı ve haber ekibi, ve bitti.
No, it's not fair to you either. That's why today at the barn I tried to do it quickly and get it over with, and then we would, you know...
İşte bu yüzden bugün ambarda..... bu işi çabucak yapıp kurtulmak istedim.
You give him a trash bag, and he's quiet for a couple of hours, and then it starts all over again.
Çöp torbası verince birkaç saat sessiz kalıyor ve sonra tekrar başlıyor.
There you go. Then, take a look at it... talk it over, and if you have any questions, I'll be around to answer them.
Al bakalım, bir göz atıp üzerinde tartışın.
They're gonna catch us, the whole thing's gonna be over with, and then it's gonna be jail, man- - Shut up, man.
Bizi yakalayacaklar, ve tüm bunlar... - hapiste sonra erecek, dostum- - - Kes sesini, adamım.
Like you're only a virgin once, and then it's over.
Tıpkı bir kere bakir olabileceğin gibi.. Sonra biter..
And then it's over - - again.
Ve sonra bitti... Bir kez daha.
Hamrin jumps over a German's leg and then passes across... to Simonsson who misses it, and the ball is retrieved by the Germans.
Hamrin bir Alman'ı çalımlıyor ve pasını atıyor... Simonsson topu ıskaladı, ve atak sırası yine Almanlarda.
Chris's mom wrote it to Chris cos Chris bought her something, then I bought Chris some press-on nails and she wrote it over to me.
Chris'in annesi ona ciro etmiş çünkü Chris ona bir şey almış ; ne olduğunu hatırlamıyorum...,... sonra ben de ona takma tırnak aldım ve o da bana ciro etti.
Then she told me she saw a brick wall coming down, and the nurse wanted to protect the babies and jumped over it.
Sonra bana söylediği tuğla duvarlardan biri birden yıkılmış ve hemşire elindeki bebeklerle birlikte öne hamle yapmış.
If you put your head between your legs... and the sun is just above the trees over there... then it's time to give them water.
Kafanı bacaklarının arasına koyarsan ve güneş şuradaki ağaçların üstündeyse onlara su verme zamanıdır.
You can last your whole life on that dream, you know... and then it's all over.
Bütün hayatını bir rüyada geçirebilirsin. Ama o da biter.
Now, we'll take this stuff and then we'll cross over a couple of these units and stash it over somebody else's room.
Şimdi bu malı alacağız ve birkaç birim öteye,.. ... başka birinin odasına zulalayacağız.
To put it another way, if we came from down there, and it's morning, the sun would be up there... but if is actually, over there, and it's still morning, we must have come from back there and if that is southerly, and the sun is really over there... then it's the afternoon.
Diğer bir deyişle eğer şu taraftan geldiysek ve sabahsa, güneş şu tarafta olur ama aslında, oradaysa ve hâlâ sabahsa biz yine o taraftan gelmiş olmalıyız ve eğer orası güneyse ve güneş gerçekten oradaysa o zaman öğleden sonradayız.
It's as if some ethereal wave skimming over surfaces soaked up their visible emanations to shape them and give them form and then spread them like a perfume, like an echo of themselves, like some imperceptible dust, over every surrounding surface.
Sanki ; bedenleri okşayan bir rüzgar, onların ruh sızıntılarını emiyor ve bu emdiği sızıntılara şekil vererek, insanların bir aksi gibi,... onların fark edemedikleri hayali bulut gibi üflüyor dışarı.
It's a winner. Buy it. Then we'll kamikaze over to Nell's and chase some cotton underwear.
Nell'in yerine dalış yapacağız, pamuklu iç çamaşırı kovalayacağız.
And then it's over.
Her şey biter.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]