Both laughing traduction Turc
303 traduction parallèle
( BOTH LAUGHING )
Çeviri :
Today there's both laughing and crying : it's the same thing!
Bugün hem ağlamalar, hem de gülmeler var : İkisi de aynı şey!
They're both laughing - at me!
İkisi de bana gülüyorlar, bana.
[Both Laughing] Quick, the glass.
Çabuk, kadeh.
[Both Laughing]
[İkisi de gülüyor]
Take over the payments for me? ( BOTH LAUGHING )
Taksitlerini mi ödeyeceksin?
( BOTH LAUGHING )
- Doğru.
I WAS LYING OUT ON THE GRASS ONE DAY JUST LOOKING AT THE ANTS. [both laughing]
Uzun zaman önce, ben Montana'da küçük bir kızken, birgün çimenlerin üzerine uzanmıştım, karıncalara bakıyordum.
Yeah. [Both Laughing]
Evet.
- [both laughing] - Aww, thanks, Jazz. I get the drift!
Hadi çocuklar, hazırsanız saldırın!
( BOTH LAUGHING ) If you're so anxious to make a joke, why don't you make one?
Madem şaka yapmaya bu kadar meraklısınız, neden bir tane yapmıyorsunuz?
[Both Laughing] I'm sure.
Eminim.
[Both laughing] Statler, Waldorf, where'd you guys come from?
Statler, Waldorf, siz nereden çıktınız?
[Both laughing]
[İkisi birden güler]
You see, maman wore only white till after papa left, and then she wore only black because she felt like a widow, even though he was living in the next block with another woman. ( BOTH LAUGHING )
Annem sadece beyaz giyerdi, babam gittikten sonra sadece siyah giymeye başladı kendini dul hissediyordu ama babam yan mahallede başka bir kadınla yaşıyordu.
[BOTH LAUGHING ] [ GRUNTS]
Köpek baba, insan baba gibiyse patisinin altına bir gazete sıkıştırıp kendini bir saat boyunca bir ağaca kapatır.
[BOTH LAUGHING] PEGGY : Yes,
O halde baba'nın bunu söylemesine şaşırmazsın.
Under Yankee Stadium? - [Both Laughing]
Yanki Stadyumunun altında mı?
- [Both Laughing] - You get me a nice sheep or a goat...
Bana güzel bir koyun ya da keçi verirsen..
[Both laughing] Beavis... The world is ours.
Belki kitapları ateşte okumayı ayarlamak için bir yol vardır...
[Clang, glass shatters ] Oops. [ Both laughing]
Havalı görünüyor.
[Both laughing]
Nasıl gelecekler, burada yatacak hiç kız yok?
Hey, baby. [Both laughing]
Yakında onlar bize de teklif yapacak!
"double vision, blurriness, dizziness, confusion..." "And a boner that goes on for four hours." [Both laughing]
Şey, hadi biraz kız bulmaya gidelim.
Yeah. [Both laughing]
911'i ara hemen!
Feed her, Samantha! " [Both laughing]
- Küçük bir kız gibi ağlıyorsun!
( BOTH LAUGHING ) Swirley.
Hadi bakalım!
[Both Laughing]
[Her iki tarafta güler]
[Both Laughing ] [ Groans, Choking]
[Birlikte Laughing ] [ boğulma, inleme]
She had a very infectious laugh... and pretty soon we were both laughing out loud.
Bulaşıcı bir gülüşü vardı sonra beraber gülmeye başladık.
[Both Laughing ] [ Laughing] "Web site."
"Web Sitesi."
- [Both Laughing ] - [ Homer] Oh! Ooh! Yeah!
Evvet!
[Both laughing]
Komik değil mi?
- [Both Laughing ] - [ Pager Beeping] Hmm. What's an "eltdown"?
"rime" de neymiş?
[Both Laughing] Lousy "F" Series frilly, girlie, fruity car.
İğrenç "K" serisi fırfırlı, janjanlı araba.
- [Both Laughing]
Bana Josephine demeyi de bırak.
The white one goes with both crying and laughing!
Beyaz olan hem neşeli oyunlara hem de kederli oyunlara uygun!
Tomorrow we'll probably both be laughing about this entire matter.
Yarın, muhtemelen her ikimizde tüm bunlara gülüyor olacağız.
We might both be laughing, but not in the same house.
Her ikimiz de gülebiliriz, ancak aynı evde değil.
[Laughing] Thank both... and the captain as well.
Her ikisine de şükürler olsun - kaptana da tabi.
Then she twirled around and cut off both the candles... then burst out laughing.
Sonra dönüp iki mumu da kesti. Ve kriz halinde güldü.
Yeah. Yeah! ( both laughing )
Evet! Seni dolaştırayım.
( both laughing )
Çok zekice, Sam.
( both laughing ) WOODY :
Her neyse.
They both stood there laughing at me, in front of all them people.
Bütün insanların önünde, durup bana güldüler.
[Both Laughing ] - [ Laughing] - Suppose...
Düşün, düşün ki, dünyada başka erkek kalmadı.
[Both laughing]
Biraz patlamış mısır alabilir miyim?
[Both laughing]
Merak etme, Beavis, Buna değecek.
Wilson and I were just laughing about how we both have the same name.
Genç Wilson ile isimlerimizin aynı olmasını konuşuyorduk.
[Both Laughing] I just wish we'd stayed in touch.
Görüşmeye devam edelim isterdim.
[Both Laughing]
Kapayın çenenizi!
laughing 2659
laughing at me 19
both of us 267
both of you 1783
both of them 366
both laugh 381
both grunting 124
both sides 54
both screaming 34
both hands 46
laughing at me 19
both of us 267
both of you 1783
both of them 366
both laugh 381
both grunting 124
both sides 54
both screaming 34
both hands 46
both times 46
both grunt 36
both dead 17
both gasp 40
both of' em 29
both moaning 27
both chuckling 67
both scream 23
both groan 17
both chuckle 199
both grunt 36
both dead 17
both gasp 40
both of' em 29
both moaning 27
both chuckling 67
both scream 23
both groan 17
both chuckle 199