English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ B ] / But we'll see

But we'll see traduction Turc

542 traduction parallèle
Well, we have to go there and see? but I'll be a good match for a husband.
Kararı sen vereceksin ama benden iyi koca olur.
But we'll see them through
Dayanmalıyız biz buna
You see, the necklace that you sold mademoiselle is really very beautiful but too expensive for us, and I'm afraid we'll have to return it.
Matmazele sattığınız kolye çok güzeldi ama bize göre çok pahalı. Maalesef iade etmek istiyoruz.
But if we see each other often, they'll find out
Ama bu kadar sık görüşürsek, haberleri olur.
No, but we'll soon see.
Hayır ama yakında göreceğiz.
It sure is good to see you all again... but we'll get sociable a little bit later.
Hepinizi tekrar görmek çok güzel. Sohbete biraz sonra devam ederiz.
We'll have to see, but I told you.
Görmemiz gerekecek, ama sana söyledim.
But wait'll you see what we do to Mr. Braukoff.
Ama Bay Braukoff'a neler yapacağımızı bilemezsin.
There is, but we'll all be killed if the barrier officers see us.
Var, ama... Barikatın subayı bizi görürse öldürür.
Maybe the road is long and hard, but we'll get there and we'll see a better world.
Belki bu yol uzun ve zor ama... oraya ulaşacağız, daha iyi bir dünya olduğunu göreceğiz.
We won't see each other for a while, but I'll be back we'll be together always.
Birbirimizi bir süre görmeyeceğiz. Ama geri döneceğim ve sonsuza dek beraber olacağız.
- That she will. "But first," says you, "we'll see if the coast is clear of Flint's men."
"Ama önce," diyorum,... "Flint'in adamları sahilde mi bir bakalım."
But we'll see
Ama göreceğiz.
Now we'll see pleasure battle death Not a physical but a moral death
Şimdi de zevkin ölüm ile olan mücadelesini göreceğiz. Fiziksel değil, ama ahlaki bir ölüm.
I can get my hands on 1,500,000 yen readily enough but we'll have to see about the remaining million
1,500,000 yenini kolayca hallederiz ama kalan miktar için ne yapabileceğimize bakmamız lazım.
"'She'll be furious, but we won't be here to see it.
"'Öfkeden kuduracak, fakat biz burada olmayacağız.
- We'll see what we can do... but I feel sure that you can get along with what you have.
Ama elindekilerle bu işi başaracağına inanıyorum.
But we'll see.
Fakat göreceğiz.
No doubt this sounds very revolting to you now, but we'll see.
Şüphe yok ki şu anda size çok iğrenç geliyor, ama göreceğiz.
It'll be a pauper's grave, Doctor, but we'll see him to it.
Fukara mezarlığına gömülür doktor, ama cenazeyi düzenleriz.
But if we don't, who knows when we'll see them again?
Ama peşlerine düşmezsek, onları bir daha ne zaman görürüz, kim bilir?
I don't know what's gonna happen, but maybe if I see her some more I think maybe we'll get married.
Ne olacağını bilmiyorum ama birkaç kez daha görüşürsek sanırım evlenebiliriz.
We may not talk again, but we'll see each other often.
Tekrar konuşamayabiliriz ama birbirimizi sık sık göreceğiz...
You're not that young, but we'll see how you get on.
Geç başladın ama denemeye değer.
He knows someone's got to, Rog but let me pull something out of a hat and we'll see if it hops.
Birinin yapması gerektiğini biliyor, Roger bir deneyelim derim ben. Bakarsın faydası olur.
but we'll see.
Göreceğiz.
But if it works, Karen... If it works, we'll see if Gerard will chase a ghost.
Ama işe yararsa, Karen Gerard hayalet peşine düşer mi?
But for the moment we'll see each other just two times a week, at least for a while.
Ama en azından bir süre için haftada en fazla iki kez görüşmeliyiz.
But in the event it does come to pass, we'll see to everything at our expense. - What does that mean?
Ama eğer yapılırsa biz de tüm masrafları gözden geçirmek durumunda kalırız.
But you make one slip, just one and we'll see how long you survive in my cage.
Bir hata, tek bir yanlış yap da görelim kafesimde ne kadar dayanabileceğini.
But we'll see about that.
Ama yine de icabına bakarız.
But you'll see, one day you'll get it all back, and we'll go to Venice.
Ama göreceksin bir gün hepsini geri alacaksın ve Venedik'e gideceğiz.
We'll see, but let's get there first.
Bakarız, ama önce oraya bir gidelim.
We're just about to close, but for you, tell me what it is you like... and I'll see to it personally.
Kapatmak üzereydik ama seninle bizzat ilgilenirim.
I don't think we have any other kind, but I'll take a look-see.
Başka bir tür olduğunu sanmıyorum ama bakacağım.
But we know you'll be back to see us and to cheer the other kids on.
Ama bizi görmek ve yarışmada kalanlara destek olmak için geri geleceğini biliyoruz.
We're short on the bath money because of the first-night rush but I'll see it won't happen again.
İlk gecenin telaşıyla banyo parası biraz az çıktı... ama bunun bir daha olmamasını sağlayacağım.
We'll have to see how she is tomorrow, if things take a turn for the better, but if they don't, I'm afraid God will take this little girl with him.
Yarın nasıl olduğuna bakacağız, işler daha iyiye dönerse ne ala, ama dönmezse korkarım Tanrı bu küçüğü yanına alacak.
But we'll see each other sometime.
Başka bir zaman görüşürüz.
Maybe we'll agree, but some of us see it as a deserved kick in the ass.
Belki katılırız ama bazılarımız kıçına tekmeyi yemeyi haketmiş gibi görünür.
But I hope we'll live to see another dawn like this.
Umarım bunun gibi bir şafak sökmesini bir daha görecek kadar yaşarız.
But we'll see?
Göreceğiz bakalım.
Not, but he might- - we'll see.
Ama belki de... Göreceğiz bakalım.
Our agents have been busting ass but we'll go back now and see if we missed anything.
Ajanlarımız çok sıkı çalıştılar ama geri dönüp gözden bir şeyler kaçırıp kaçırmadığımıza bakacağız.
Well, for your own safety, we can't have you wandering off just anywhere. But whatever you want to see, we'll be glad to show you.
- Kendi güvenliğiniz için tek başınıza dolaşmanıza izin veremeyiz ama görmek istediğiniz yerleri göstermekten zevk duyarız.
Well, we'll see what we can do but we need something to go on.
Şey, bu konuyla ilgileniriz ama bize biraz yardımcı olursanız iyi olur.
But I'm not making any promises. We'll see.
Ama söz veremem, göreceğiz.
I want to see him come out as much as you do but if we don't leave now, we'll never get back.
Onun geldiğini görmeyi senin kadar çok istiyorum ama şimdi gitmezsek asla geri dönemeyiz.
But we'll see. Look here.
Ama bir bakalım.Şuraya bakın.
- Okay, but I see something to eat in there, so we'll go in there.
- Evet, orada birşeyler atıştırıyordu.
The Olympics should help the economy, but there's no telling if we'll see the benefits in textiles.
Olimpiyatların ekonomiye katkısı olacaktır ama tekstile faydası olur mu söylemek zor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]