But you haven't traduction Turc
3,098 traduction parallèle
I know I haven't always been the perfect friend or teammate, but you've stuck by me, forgiven me for sleeping with your women.
Her zaman kusursuz bir arkadaş ya da takım arkadaşı gibi davranmadığımı biliyorum ama beni korudunuz ve sevgililerinizle yattığım için affettiniz.
Yes, but you haven't rehearsed it enough, okay?
- Evet ama yeterince prova etmedin.
But the only thing you haven't upgraded is your brain.
Ama insan olan sadece beynin kaldı.
But Rodrick says you haven't lived till you've been on the Cranium Shaker.
Ama Rodrick, kamikazeye binmeden yaşıyorum deme diyor.
Yeah, well that's very unfortunate for all parties involved, but I don't know how I can help you, because I haven't talked to April in months.
Evet, peki bu tüm dahil olduğu partiler için çok büyük şanssızlık ama sana nasıl yardım edeceğimi bilmiyorum çünkü April ile aylardır konuşmadım.
So you can object, petition, protest, make yourself a nuisance all you want, but in case you haven't noticed, she's on American soil, otherwise known as you have no jurisdiction here.
İtiraz edebilir, dilekçe verebilir, karşı çıkıp kendiniz istediğiniz kadar sıkıntıya sokabilirsiniz. Ama fark etmediyseniz, Amerika topraklarındayız. Başka bir deyişe burada hiçbir yetkiniz yok.
You pretended you haven't heard of them, but I looked under the floorboard and see that you have every issue.
Bunu hiç duymamış gibi davrandın. Ama döşemenin altına baktığımda, bütün sayılarını aldığını gördüm.
Now more like you just came in from playing in the snow, but you haven't had your hot chocolate yet.
Şimdi de karda oynamaktan dönmüşsün, ama daha sıcak çikolata içmemişsin gibi söyle.
Yeah, I guess you could call it lucky, but since then I still haven't been in the water.
- Sanırım.. ama o günden beri su sevmem
But Kate, you haven't... I mean, are you up for this?
Ama sen halledebilir misin?
You're welcome. They haven't informed their agency, but I'm told it's a matter of hours.
Henüz kendi ajanslarına haber vermemişler ama birkaç saat için de onun da hallolacağını söylediler.
I know you think that, but if you're wrong and I haven't follow procedure, - if I don't have any backup..
Böyle düşündüğünü biliyorum ama yanılıyorsan ve ben prosedüre uymamışsam eğer destek olmazsa...
Look, uh, don't take this the wrong way, but it seems like you haven't been shopping in this century.
Yanlış anlama ama sanki bu yüzyılda alış-veriş yapmamış gibisin.
But how can you expect to memorialize a son whose death you haven't truly accepted?
Ama öldüğünü kabul etmediğiniz oğlunuzu anmanız nasıl beklenebilir ki?
But since you haven't responded to any of my calls or texts, I can only conclude you're bordering on insubordination.
Fakat aramalarım veya mesajlarımın hiçbirine cevap vermediğinden,... bir başkaldırının kıyısında olduğun sonucuna varıyorum.
I haven't the faintest idea, but if you want to search my house for a crossbow, be my guest.
En ufak bir fikrim yok ama evimde arbalet olup olmadığını araştırmak isterseniz önden buyrun.
But, anyway. If you're watching this, it would mean that I haven't kept my promise again...
Neyse şimdi eğer bunu izliyorsanız demek oluyor ki yine sözümü tutamamışım.
You know I haven't always agreed with your take on things, but for once, you and I are on the same side.
Senin görüşünle benimki çoğu zaman aynı değildir. Ama bir kez olsun sen ve ben aynı taraftayız.
You haven't been keeping well... but if you could sign these papers...
Son zamanlarda iyi değilsiniz... şu evrakları imzalayabilirseniz...
And I know you think so, but I haven't.
Ve bende senin öyle düşündüğünü biliyorum, ama öyle değil.
I just haven't met you yet they say all's fair in love and war but I won't need to fight it we'll get it right and we'll be united oh, you know that it'll all tn n out
Hepsinin adil olduğunu söylüyorlar. Aşkta ve savaşta Ama savaşmaya ihtiyacım olmayacak. Doğruyu bulacağız.
A bit over the top, I think, but then, you haven't practised me the way you've perfected the role of "Megan".
Üstün biraz üstünde, sanırım bundan sonra beni taklit etmeyeceksin Meganı mükemmel bir şekilde taklit ettiğin gibi.
But trust me when I tell you I haven't given up.
Ama bu işin peşini bırakmadığımı söylediğimde bana güvenin.
But haven't you noticed the only reason I'm here is for you?
Burada olma sebebimin yalnızca sen olduğunu anlayamadın mı hâlâ?
[beep] I realized today that I haven`t had sex with anyone but Tom - oh, and you - in almost seven years. That is crazy. I`m getting really excited about Friday night.
Bugün Tom harici kimseyle seks yapmadığımı farkettim - 7 yıl oldu.. bu dehşet.. çok heyecanlıyım
But you haven't explained how the three of us are involved in this murder.
Ama üçümüzün bu cinayetle ne ilişkisi var anlatmadın.
And I promise, you never have to see me again, but I need a favor. Come on, haven't you ever needed a favor?
Yemin ederim beni bir daha görmeyeceksin ama - önce senden birşey isteyeceğim.
But you haven't.
Ama henüz yapamadınız.
I know we haven't talked, but I just want you to know I'm really- -
Bundan sonra konuşmayacağımızı biliyorum, ama gerçekten şunu bilmeni istiyorum ki...
No, you don't ask straight out. No, but... you've taken plenty, haven't you?
Hayır, açıkça istemiyorsun, hayır, ama bir sürü şey aldın, değil mi?
I'm in this relationship with a guy who's younger and he kind of brought it up and then he dropped it, but so I haven't really even talked to him about it, but I just thought, you know, I should ask.
Genç bir adamla bir ilişkim var ve o konuyu açtı, sonra vazgeçti, ama ben bu konuda onunla henüz konuşmadım, yani, sormam gerektiğini düşündüm.
But you haven't heard of any of those new cell phones That have cameras and record videos. I don't know.
Konu değiştirmek gerek kamera falan olmaz mı?
I still haven't... But you're still...
Hem de hiçbir şey buna rağmen...
But you still haven't told me why I'm doing this, Richard.
Ama hala neden bunu yaptığımı söylemedin Richard.
You may have had this happen before, but I haven't.
Bu senin başına daha önce gelmiş olabilir ama benim gelmedi.
Maybe you haven't noticed. But I'm a relationship magnet.
Belki fark etmemişsindir ama ilişki mıknatısıyım ben.
- no, I haven't told anybody, you... but... but I will.
- Yo, hiç kimseye anlatmadım... ama... ama anlatacağım.
- She's heinous, but seeing as you haven't gotten ass in so long, I figure heinous vagina is better than no vagina at all.
- Benim anladığım kız iğrenç ama onu uzun süredir götten sikmiyorsun ve iğrenç vajina, hiç vajina olmamasından iyidir diyorsun.
It's been so many years and not one day has gone by, when I haven't thought of you, but I promised your father that I would never contact you
O kadar uzun yıllar geçti ama seni düşünmediğim.. bir gün olmadı, ama babana asla sizinle irtibata geçmeyeceğime dair söz verdim.
You guys, I think we're pretty close, but we're just not- - we haven't nailed it.
Çocuklar, bence yaklaştık. Ama henüz tam yerine vuramadık.
You haven't lived but you're gonna die.
Hayatını yaşayamadan öleceksin.
Yes but yöu haven't spoken to yöur mum...
Evet ama annenle konuşmamışsın...
Maybe you haven't noticed, but we don't need you anymore, Thor.
Eğer hâlâ dikkatini çekmediyse söyleyeyim, artık sana ihtiyacımız yok, Thor.
- Are you sure you're ready for this? - I-I know we haven't been together that long, but it just feels right.
- İlişkimizin yeni olduğunu biliyorum ama hazırız gibi geliyor.
I haven't told her about you and... everything else yet, but I'm going to.
Senden ve olanlardan henüz bahsetmedim ama yapacağım.
But I sense somehow you haven't told me the most interesting part.
Ama bir şekilde bana en ilginç kısmı söylemedin gibi geliyor.
Now, I haven't really had time to go out and buy you anything, but here goes.
Dışarı çıkıp sana bir şey alacak zamanım olmadı ama al bakalım.
So you say, but you haven't answered my question.
Öyle diyorsun ama soruma cevap vermedin.
So you're saying you did check out a key, but it was inside your backpack when someone stole it off a table in the library while you were using the bathroom and you haven't seen it since.
Yani diyorsun ki bir anahtar aldın, çantana koydun, ama çantan sen tuvaletteyken kütüphane masasından çalındı ve bir daha da görmedin.
I admit I haven't always been, um... well-behaved, but I can help you on this.
Kabul ediyorum her zaman sana karşı iyi davranmadım. Ama bu konuda sana yardımcı olabilirim. Bana güvenmelisin.
But you haven't grown up vet
Ama henüz büyümedin
but you 1775
but you can't hide 39
but you know what 1239
but you didn't 486
but you don't 308
but you said 161
but you and i 59
but you know 863
but you don't believe me 17
but you were 65
but you can't hide 39
but you know what 1239
but you didn't 486
but you don't 308
but you said 161
but you and i 59
but you know 863
but you don't believe me 17
but you were 65