English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ B ] / By your leave

By your leave traduction Turc

213 traduction parallèle
And for the third time in one week, he brought that common man and his wife... to the house without so much as a "by your leave."
Bir haftada üçüncü kez, o bayağı adamı ve karısını izinsiz eve getirdi.
Ah, yes, I'll explain my business, by your leave.
Ha, evet... İzninizle açıklayacağım.
By your leave, sir.
Müsadenizle efendim.
By your leave, sir.
İzninizle, efendim.
Well, sir, by your leave, sir, John Silver's come back to do his duty.
Siz ayrılırken efendim, John Silver da görevinin başına geçecek.
By your leave, Your Majesty.
İzninizle Majesteleri.
By your leave, sire, he asked me to put them into your hands and no others.
İzninizle, sadece size elden vermemi istedi.
By your leave, Paris'ship is ready to sail.
Izninizle, Paris'in gemisi seyre hazirdir.
By your leave, my lord... ... I shall receive the Greeks at some happier moment.
Izninizle, lordum Yunanlilari daha mutlu bir zamanda kabul edecegim.
- By your leave, sir?
- İzin verirseniz, efendim?
- By your leave, ma'am.
- Hoşça kalın, bayan.
- By your leave, sir. My pigeon is cooing.
İzninizle bayım, güvercinim ötüyor.
By your leave, sir.
Efendim, aslında biz...
By your leave, my lords, the ladies would withdraw.
Beyefendiler, izninizle, Hanımefendiler kendi odalarına çekilecek.
- By your leave, Mr. President, this tribunal has not yet defined the purpose for this inquiry.
İzninizle Sn. Başkan, bu dava henüz başvurunun amacını belirtmedi.
- By your leave.
İzninizle.
- Yes, by your leave.
Evet, izninizle.
- By your leave, Uncle.
- İzninizle amca.
- By your leave, sir.
- Lütfen bayım.
Madam, by your leave.
Madam, izninizle.
- By your leave?
- İzninizle?
-'By your leave, sir.'
-'İzninizle efendim.'
- By your leave!
- İzninizle!
By your leave, we're now obliged to leave this house.
İzninizle, şimdi bu evden ayrılmak zorundayız.
If you find it burdensome to have me remain by your side... I'll stop and leave your side.
Varlığım seni rahatsız ediyorsa daha fazla kalmam.
By the order of Mr. Attorney it is forbidden you to leave your office until further notice.
İkinci bir emre kadar odanızdan ayrılmamanız gerekiyor hakim bey. Savcının emirleri.
Till three men, under Mr. Tom Connor there came in and bundled me into a car, without a by-your-leave as if I was a criminal.
Ta ki, Bay Tom Connor'ın emrindeki 3 adam gelip zorla, sanki bir suçluymuşum gibi beni arabaya bindirene kadar.
Ran off without a by-your-leave.
Bana haber vermeden çekip gittin.
You are to change your clothes and then leave the house by the kitchen.
Giysilerini değiştirecek ve sonra da mutfak tarafından evi terkedeceksin.
We all figured that you'd leave town before you'd face up to Allison without your boys standing by to help you out.
Sana yardım edecek yanında kimse yok, öyle olunca hepimiz Allison buraya gelmeden senin kasabadan kaçacağını düşünmüştük.
And never so much as a by-your-leave from every one of them.
İzniniz olmadan duvardan atlayıp gittiler ve alay ettiler.
Your servant had to make her leave by a secret door.
Hizmetçiniz kadını gizli bir kapıdan göndermek zorunda kalmıştır.
If you leave now, you can rejoin your regiment by dusk.
Şimdi yola çıkarsan, günbatımından önce birliğine ulaşabilirsin. Gustav nerede?
ELIZA : Leave your own note about the coffee for it won't be done by me!
kahve için Bayan Pearce'e notunu kendin yaz... çünkü ben yazmayacağım!
You will not leave the station tonight. Stand by your engine, ready to leave at a moment's notice.
Her an gelebilecek bir emirle yola çıkmaya hazır ol.
For you can freely walk by the highways the suburbs of the city,... Morning you can enter the taverns with the young workers to kiss girls in costume of angel, speaking about life and death, with the first words that leave your lips
Çünkü yaban ellerde taban tepip keyfini çıkarabiliyorsun sabahları istediğin haneye girip melek kanatları takmış kızlara öpücük kondurabiliyorsun. ... hatta ölümle yaşam arasındaki çizgiyi tek bir kelimeye indirgeyebiliyorsun.
Leave me alone or so help me, I'll take you by your old neck and throw you into the sea!
Beni rahat bırak yoksa yemin ediyorum yaşlı boynundan tuttuğum gibi denize atarım seni!
It seems to me as how you might be afraid of being molested by Yankees. I could leave a couple of my boys to sleep in your barn.
Bana kalırsa kötü emelleri olan Kuzeylilere karşı sizi korumaları için birkaç adamımı bir iki gece ahırda bırakabilirim.
He's the only suspect they've got, and with the evidence against him, they'd lock him up without so much as a by-your-leave.
Ellerindeki tek şüpheli o. Ellerinde deliller var. Buradan çıktığı anda onu hapse atarlar.
Okay, now if I don't come back, you leave by yourself and you go to your mother's house.
Tamam, eğer ben gelmezsem kendin çıkıp, annenin evine gideceksin.
You will pack your bags and leave by tomorrow.
Eşyalarınızı toplayıp yarın buradan gideceksiniz.
Then they tried to shoo me off without a by-your-leave, so I pushed.
Sonra da beni başlarından atmaya kalktılar ben de ısrar ettim.
We also would like to leave by your permission...
Müsaadenizle biz de gidelim.
I'll leave your gun by the road.
Silahını yola bırakacağım.
Your Majesty, by our leave.
Majesteleri, ayrıIışımıza kadar.
'And so on... 'After a while, the style settles down a bit,'and it starts telling you things you actually need to know,'like the fact that the fabulously beautiful planet of Bethselamin...'is now so worried about the cumulative erosion 'caused by 10 billion tourists a year'that any net imbalance between the amount you eat'and the amount you excrete whilst on the planet'is surgically removed from your body weight when you leave.'
Ve sonra... üslup oturur, ve size bilmeniz gereken şeyleri anlatmaya başlar, mesela Bethselamin isimli güzel gezegenin sakinleri, yılda gelen on milyar turistin yaratacağı toplam erozyondan o kadar endişelidirler ki gezegen üzerindeyken, yediğiniz ve çıkardığınız arasındaki net fark,
You must leave your home unnoticed by any other person.
Ayrıca gittikten sonra bir daha kimseye gözükmemelisin.
PLEASE LEAVE YOUR BOOTS BY THE DOOR.
Lütfen botlarını kapının yanında bırak.
If you leave these premises to carry out your plans, it is my duty to inform you that by such action you will excommunicate yourself from the Doctors'Syndicate.
Eğer burayı terk etmeye hala kararlıysanız, sizi bir konuda uyarmak zorundayım. Bu hareketiniz nedeniyle doktorlar sendikasından azledileceksiniz.
The man who makes decisions for us without so much as a by-your-leave.
Bir veda bile edemeden, adımıza buraya gelme kararını veren adam.
I think I'm going to leave because you probably want to sit by yourself and think about who you pissed off, so I'll let you have your space.
Ben gideyim. Sanırım tek başına oturup, kimin canını sıktığını düşünmek istersin. O yüzden seni rahat bırakayım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]