Clear it out traduction Turc
527 traduction parallèle
And if you're gonna marry him, then I'll clear it out.
Eğer onunla evlenecekseniz açıklığa kavuşturmuş olurum.
All right now, clear it out.
Haydi bakalım, yolu açın.
You clear it out?
Kaldırdın mı?
Clear it out!
Boşaltın!
I just wanted to clear it out.
Olayı açıklığa kavuşturmak istedim.
I keep on telling you, it's no good, sir. I'm sorry, but i want the cottages. You'll have to clear out.
Özür dilerim ama kulübeleri istiyorum buradan çıkmak zorundasınız.
It'll clear us right out.
Ne var ne yok gider böyle.
Clean it out! Clear out!
Burayı boşaltın!
- On your way! Beat it! Clear out of here!
- Haydi, işinize gidin!
I ain't thought it all out clear, Ma.
Her şeyi düşünmedim. Düşünemem.
You told Carmel to clear out and leave her baby, but Meredith wouldn't stand for it.
Carmel'e bebeğini bırakıp ortadan kaybolmasını söyledin. Ama Meredith buna müsaade etmedi.
Let's bring it out and clear the air.
Hadi ortaya döküp, havayı temizleyelim.
Put it out! Clear off!
Gidin buradan!
If you're drunk, it's best to steer clear of the sergeant... though it's unusual for him to be out at this hour.
Genellikle bu kadar geç vakitlerde ortalıkta olmasa da Maresciallo'dan uzak durmak en iyisidir.
The boss made it clear he's out.
Patron ona yol verdiğini açıkça söyledi ya.
Maybe it's time to clear out.
- Belki de tabanları yağlamanın zamanıdır.
Just clear a minute. Spread that thing out so I can see it.
Görebilmem için, açılın.
I like it when you go out of your way to explain things to me. Everything becomes so clear.
Her şey çok anlaşılır oluyor.
But it'll be clear when you get out.
Ama siz yola çıkınca açacak.
What it is isn't clear yet, because once they begin to move, no more news comes out of that area.
Ama planlarını daha öğrenemedik. Çünkü onlar harekete geçtikten sonra... o bölgeden bir daha haber alamıyoruz.
Even if I could make out clear every last thing about him... body and soul... had words to tell... don't know as it would help.
Onun bedeni ve ruhu hakkında söyleyebileceğim en son şey... söyleyebileceğim en son şey... kelimeler onu anlatmaya... yetmez.
All clear out back. Is this it?
Arka taraf temiz, hepsi bu mu?
It was my fault he's kicked out and we have to travel clear across the country for three days.
Oğlumuzun okuldan atılması ve 3 gündür yolda olmamız benim hatam.
It isn't up to you to do anything except clear out of here.
Burayı terk etmen dışında bir şey yapman sana kalmış değil.
But, if you shoot me down, let's have it clear, in front of all these men. You're not here to get Julie Maragon out.
Ama beni vurursan, tüm bu adamların önünde şunu açıklığa kavuşturalım, siz Julie Maragon'u almak için burada değilsiniz.
It's clear you're out to get Yoshida and cause disorder in the unit.
Amacının Yoshida'ya zarar verip birlikte düzeni bozmak olduğu açık.
When I made it clear to "Mr. Cake-Eater" that I'd cut off her allowance he backed out in a hurry.
Bay Kek Yiyiciyi fark edip, kızın harçlığını kesince, adam kaçtı.
If you don't like it, you can clear out, you old hag!
Eğer hoşuna gitmiyorsa sen gidebilirsin yaşlı cadaloz!
he did it just to get rid of you so as he could clear out.
Ne söylediyse, senden tamamen kurtulmak için söylemiş.
And it's telling me right now loud and clear to get the hell out of here.
Ve şu anda bana buradan çekip gitmemi söylüyor.
- clear off out of it. - I want to speak to him.
Defol!
It should be clear by now that I do not wish to go out with you, Mr. Cunningham. Ever.
Sizinle çıkmak istemediğimi şu ana kadar anlamış olmanız gerekir Bay Cunningham.
I thought I'd made it clear to them... that you'd never come out.
Asla terk etmeyeceğinizi onlara açıklayabileceğimi düşünmüştüm.
Out here it's Alexander Bowen what gives the orders... and you womenfolk listen to what I say. Is that clear to you?
Burada Alexander Bowen emirlei geçer ve siz kadın milleti ne dediğimi dinleyin.
- Excuse me, I, wish to make it clear, only for the record, that I am representing this man as an accommodation to this court which assigned me, and not out of any personal convictions or sympathies.
- Affedersiniz, açıklığa kavuşturmaya çalıştığım şey, bu adamı temsil etme sebebimin mahkemenin şahsi sevgi ve görüşlerini davaya karıştırmayacağının sözünü vermesiydi.
You be on it and clear out.
Ona biner ve buradan gidersin.
Clear out everyone, it's all over, get going.
Herkesi çıkartın, bitti. Kımıldayın.
Says he'll double it by next year if all the yards get out of his way for a clear field to fire.
Dediğine göre gelecek yıl bütün dağlılar temiz bir atış alanı için yolundan çekilirse iki katı olacak.
... contradictory so let's take... something... which makes it possible... to bring out the contradictions... show how we're trying... to clear up the situation.... that oppresses us...
... çelişkili o halde başka bir şeyi ele alalım... Çelişkileri ortaya çıkartabilecek bir şeyi. Bize baskı yapan durumu aydınlatmak için nasıl çalıştığımızı gösterelim.
Now I want to hear you say it clear and straight out,
Açık ve yüksek sesle!
He send me out here to clear my name, and win him a promotion doing it
O, benim adını temizlemek ve bunu yaparken ona bir promosyon kazanmak için beni buraya göndermek
Next time I ring, that means it's time to clear out.
Bir daha çalışımda gitme zamanı demektir.
Clear the area around the house and let it burn out.
Evin etrafını boşaltın, bırakın yansın. Hâlâ bir kısmını kurtarabiliriz.
Now, he might have hoped to make a run for it... but the sprung door meant that Christine... would have a clear view of anyone trying to sneak out of the chapel.
Şimdi kaçmayı umuyordu... ama eğik kapı... Dua odasından sıvışma konusunda herkese açık fikir veriyordu.
Tell them to stop it. Clear out the passengers.
Treni durdurup, yolcuları indirsinler.
It wasn't clear, but it seemed like he was in danger He was trying to get out of a dark hole it looked like the bottom of an old well and he was crying out for help
Çok net değildi ama, tehlikede gibi görünüyordu. Bir delikten sanki eski bir kuyudan, ağlayarak yardım istiyordu. Oshin!
And the carbon ribbon rides are spelling it out so clear
Ve karbon şeritli yolculuklar Bunu çok açık söylüyorlar
It's clear we'll never have any peace until that man is out of our lives.
O adam hayatımızdan çıkıp gidene kadar huzur bulamayacağımız belli oldu.
It's dangerous out there and if it's around, the snakes will attack him and not the americans, clear?
Buralar çok tehlikeli ve eğer yılanlar etrafta olurlarsa ona saldırırlar amerikalılar yerine, anladınızmı?
Well, maybe it'll clear out as we go along.
Belki ilerledikçe yol biraz açılır.
If I drive this out of here... take it to the dump myself... then I'd be able to see my way clear not to red tag you.
Aracı ben kullanıp yükü kendim çöpe atarsam seni rapor etmeyebilirim.
clear it 26
outside 883
outer 19
outfit 21
outsiders 26
outrageous 90
outs 110
outlaw 21
out now 39
out of context 16
outside 883
outer 19
outfit 21
outsiders 26
outrageous 90
outs 110
outlaw 21
out now 39
out of context 16
out of curiosity 82
out of order 40
out of my mind 17
out of the blue 171
out of interest 20
out of sight 112
out of town 49
out of nowhere 149
outstanding 214
out loud 97
out of order 40
out of my mind 17
out of the blue 171
out of interest 20
out of sight 112
out of town 49
out of nowhere 149
outstanding 214
out loud 97
out of 299
out of my sight 38
outside of work 17
out of respect 50
out like a light 17
out of mind 55
out of my house 22
out of love 16
out of time 18
out of the way 896
out of my sight 38
outside of work 17
out of respect 50
out like a light 17
out of mind 55
out of my house 22
out of love 16
out of time 18
out of the way 896