English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ C ] / Come to you

Come to you traduction Turc

75,451 traduction parallèle
I'm so sorry I didn't come to you.
Sana gelmediğim için üzgünüm.
Monty, we need to control what gets out, so it's best they come to you.
Bilgi akışını kontrol etmeliyiz Monty, o yüzden sana gelsinler.
You say you come here to report.
Buraya habercilik için geldiğini söylüyorsun.
If you'll come with me, sir, there are some people I'd like you to meet.
Benimle gelirseniz efendim, tanışmanızı istediğiniz bazı insanlar var.
The truth is, I knew you'd come back sooner or later, that it was only a matter of time before you realized what a huge mistake - it was to dump me.
Gerçek şu ki, er ya da geç tekrar geleceğini biliyordum, beni bırakmanın ne büyük bir hata olduğunu anlaman an meselesiydi.
Sir, you're gonna have to come with us.
Bayım, bizimle gelmeniz gerekecek.
Listen to me... it's too dangerous for you to come with me.
Beni dinle... Benimle gelmen çok tehlikeli.
- No. And I didn't come here to narc on you over whatever you just put in your pocket.
Cebine koyduğun her neyse buraya onun için gelmedim.
You know, this may come as a shock to you, but not everybody is a mercenary.
Bu sana şok verici gelebilir, ancak herkes paralı bir asker değildir.
When it's safe, we will come get you, we will take down Rocha, and we will get you back to your family.
Güvenli olduğunda, seni bulacağız, Rocha'yı alaşağı edeceğiz ve seni ailene geri götüreceğiz.
I was wondering if you wanted to come with both of us.
İkimizle birlikte gelip gelemeyeceğini soracaktım.
- You can't come to my house.
- Evime gelemezsin.
If you know anything that could help us find and apprehend Jason's killer, or anything about what happened to him on July 4th, I strongly urge you to come forward immediately.
Eğer Jason'ın katilini bulmamıza ve tutuklamamıza yardımcı olabilecek bir şey biliyorsanız ya da 4 Temmuz'da başına ne geldiğini derhal bizimle irtibata geçmenizi şiddetle talep ediyorum.
Actually, I was about to come and find you, Cheryl.
Aslında gelip seni bulacaktım Cheryl.
- You should have come to me, Archie.
- Önce bana gelmeliydin, Archie.
Next time, mija, you come to me first.
Bir dahaki sefere, önce bana gel.
Also, you guys should all come to closing night.
Ayrıca, hepiniz kapanış gecesine gelmelisiniz.
I'm sorry to interrupt your adultery, Fred, but you need to come with me.
Zinanı böldüğüm için kusura bakma, Fred, ama benimle gelmen lazım.
If you really want to extend an olive branch, come to a sleepover I'm having.
Gerçekten zeytin dalı uzatmak istiyorsan benim sahipliğimde bir gece yatıya kal.
- So you've come to gloat?
- Demek "Oh olsun." demeye geldin?
I bought tickets for all the guys at work to come see you in the Variety Show.
Hey, sadece sana haber vermek istedim işte olan tüm çocuklara seni Variety Show'da görmek için bilet aldım.
And they told me you didn't want to come and see me, which I knew was a lie.
Bana da senin gelip beni görmek istemediğini söylediler ki yalan olduğunu biliyordum.
I was beginning to wonder if you were gonna come.
Gelmeyeceksin diye artık merak etmeye bile başlamıştım.
You come back to us.
Bize döneceksin.
If you ask any Marine, the reason we fought was to make sure we all got to come home.
Hangi askere sorarsanız sorun, savaşma sebebimiz... hepimizin eve dönmesini sağlamaktı.
If particle board bothers you, you're welcome to come by the shop.
Suntalar canını sıkarsa istediğin zaman mağazaya uğrayabilirsin.
We're going to need you to come with us, sir.
- Bizimle gelmelisiniz.
I thought you never come to these things.
Bunlara hiç gelmiyorsun sanıyordum.
No, you guys don't need to come.
Gelmenize gerek yok.
And if you come up that mountain, you aint going to
İçinizden biri bile o dağa çıkarsa geri dönemeyecek.
And you don't come... turn around when I'm talkin'to you!
Seninle konuşurken sırtını dönme bana!
You don't come in here, start movin all my furniture around, tellin'me how to do my job.
Buraya benim eşyalarımı taşıyıp işimi nasıl yapacağımı söylemeye gelmedin.
I'll come back, see when you's ready to put something in your stomach.
Bir şeyler yemeye hazır mısın diye bakmaya geleceğim.
Y'all finished, you come back to my place, you see me, tell me what you seen.
İşiniz bittiğinde benim mekana gelip ne gördüğünüzü söyleyeceksiniz.
I'd like you to come down to the station.
Karakola gelmeni isteyeceğim.
I want you to leave. And never come back.
- Gitmeni ve bir daha gelmemeni istiyorum.
Um, hey, do you want to come over for dinner tonight?
Bu akşam yemek için bize gelmek ister misin?
No, I don't want you to come here.
Hayır, buraya gelmeni istemiyorum.
Wanted to come check on you.
Gelip kontrol edeyim dedim.
You know, what happened upstairs was really scary, and then I come down to find you and Nate, like...
Yatakta olanlar çok korkutucuydu ve sonra aşağı inip seni Nate'le bulduğumda...
- Come on, Jules, you got to go.
- Haydi Jules, gitmelisin.
Come on, you don't have to pretend with me.
Yapma ama, yanımda rol yapmak zorunda değilsin.
You know, that's why I asked you to come over here, because I keep checking in on her to make sure that she doesn't hurt herself.
Kendine zarar vermediğinden emin olmak için. Hep onu kontrol ettiğimden buraya gelmeni istedim.
Are you sure you don't want to come?
Gelmek istemediğine emin misin?
It's sweet of you to come.
- Gelmen senin tatlılığın.
You were the one who told me to come up here!
Bana buraya gelmemi söyleyen sendin!
I didn't tell you to come up here and rape her.
Sana buraya gelip tecavüz etmeni söylemedim.
Jules, Jules, you have to come downstairs.
Jules, Jules, aşağı gelmelisin.
You should come to class, see for yourself.
Sınıfa gelmelisin, kendin gör.
- Holden, look, you really don't need to come up with an excuse.
- Holden, bak, Gerçekten bir mazeret bulmaya çalışmana gerek yok.
So, you've come back to the bloc.
Bloğa geri mi döndünüz?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]