Conditioned traduction Turc
373 traduction parallèle
They had no properly mixed and conditioned air.
Doğru düzgün karışıma sahip uygun bir havaları yoktu.
Air-conditioned.
Havalandırmalı.
Be interested in this too, William "Ace" Foster before he was air-conditioned.
Buna da dikkat et, buharlaşmadan önce William "Ace" Foster.
It's air-conditioned.
Orada klima var.
You'll change into clothes such as ours, especially conditioned for life on Metaluna.
Bizimkiler gibi kıyafetler giyeceksiniz, özellikle de Metaluna'daki şartlar için.
The compartment is air-conditioned
Kompartımanda havalandırma varsa
Then maybe we could go to an air-conditioned movie.
Sonra da belki klimalı bir sinemaya gideriz.
They become immunized, mechanized, air-conditioned and hydromatic.
Bünyeyi onarır, hareketlendirir hava ve su eksikliğini giderir.
The whole house is air conditioned and I must tell you, all of this was designed in my husband's factory.
Her yer havalandırmalı. Her şeyin tasarımı kocamın fabrikasında yapıldı.
I just want to know how conditioned the lieutenant may be to the use of firearms on other human beings.
Sadece teğmenin... diğer insanlara karşı silah kullanmaya ne kadar alışmış olduğunu merak ettim.
My office is air conditioned.
Büromda havalandırma var.
It's a conditioned reflex with public officials, I'm afraid.
Korkarım, kamu görevlilerine karşı bir refleks.
I'm fairly well conditioned to shock, Miss Ashton.
Şok durumlarına karşı oldukça iyi hazırlıklıyımdır Bayan Ashton.
I must ask you to forgive their somewhat lackadaisical manners, but I have conditioned them, or brainwashed them, which I understand is the new American word, to believe that they are waiting out a storm in the lobby of a small hotel in New Jersey
Uyuşuk görünümleri için kusura bakmamanızı rica ediyorum, Ancak onları koşullandırdım, ya da, Amerikalıların yeni tabiriyle, beyinlerini yıkadım... Öyle ki, şu an New Jersey'de bir otelin lobisinde,
Or, of course, Andrew Salter's remarkable book, Conditioned Reflex Therapy, to name only three.
Ya da, elbetteki, Andrew Salter'in kayda değer kitabı, "Şartlı Refleks Terapisi",
A normally conditioned American who has been trained to kill, and then to have no memory of having killed.
Öldürmek ve daha sonra öldürdüğünü hatırlamamak için eğitimli, koşullandırılmış bir Amerikalı.
It's over! The links, the beautifully conditioned links are smashed.
Bağlantılar, güzelce koşullandırılmış bağlantılar paramparça oldu.
He has been conditioned for a whole year to ride that horse.
Bu atı sürmek için tam 1 yıldır hazırlanıyor.
But you're air-conditioned, aren't you?
Ama sizde klima var öyle değil mi?
You've been conditioned to people like me.
Benim gibi insanlara alışıksın.
"The Ambos Mundos Hotel in Puerto Vallarta..... is a completely modern, air-conditioned hotel..... on a delightful plaza, with excellent food and service."
"Puerto Vallarta'daki Ambos Mundos Oteli mükemmel yiyecek ve hizmetleriyle enfes bir meydanda kurulmuş, tamamen modern, klimalı bir oteldir."
Air-conditioned cocktail lounges.
Klimalı içki salonları.
Gentlemen, while you sit back safely in your air-conditioned offices, we here... in the trenches are progressing brilliantly.
Beyler, siz klimalı ofislerinizde keyfederken biz burada... savaş alanında zafer kazanıyoruz.
Over the years, the audience has been conditioned to understand that when a scene fades away, like an old soldier, before their very eyes, and another scene gradually appears to take its place, a certain amount of time has elapsed.
Seyirci yıllardır sinemaya gide gide gözünün önünde bir sahne bir hayalet gibi yavaşça kaybolup yerini başka bir sahneye bırakınca zaman geçmiş olduğunu varsayacak şekilde koşullanmıştır.
- It's air-conditioned here.
- Burası klimalı.
The Dalek race has become conditioned to radiation.
Dalek ırkı radyasyona bağlı.
"by conditioned reflex under stress."
"psikoneroz oluşumu."
- It's air-conditioned.
- Klimalı.
But you know as well as I do... that men who have not been fully conditioned... to the tropical climate simply cannot fight.
Ama elimden gelenin en iyisini yapacağımı bilirsiniz bu adamlar eksik donanımla tropik iklimde savaşamazlar.
I agree, sir, but couldn't you send ahead... a detachment of your best-conditioned men?
En iyi adamlarınızdan oluşmuş bir müfrezeyi önden gönderemez misiniz? Hayır, Stewart.
As you stand you'll go before your Maker ill conditioned!
Bu halinle Yaradanın karşısına idmansız çıkacaksın!
Conditioned reflex.
Şartlı refleks.
These air-conditioned hotels are just too comfortable.
Bu otelin klimaları haddinden fazla rahat ettiriyor.
- With the female properly conditioned.
- Dişiyi tam olarak hazırlarsak.
I suggest his mind has been so conditioned as part of a preconceived plan.
Beyni plânın bir parçası olarak bu şekilde şartlandırıldı bence.
Morals are conditioned, Lieutenant
Ahlak koşulludur, Komiser.
The programme is based on behavioural psychological principles, the position being that all human and animal response... is the result of... conditioned reflex... which, as you know, is simply a particular bodily response... to a particular... stimulus.
Program ; davranışsal psikolojik ilkeler olan, bütün insan ve hayvan tepkimelerinin şartlı refleks sonucu olduğuna dayanıyor. Ki bu, bildiğin gibi, özgün bir uyarana verilen özgün bedensel bir tepkimedir.
"the development of the industrial proletariat Is conditioned by what other development?"
Endüstriyel proletaryanın gelişmesini başka hangi gelişme etkiler?
1138, prefix THX is pronounced incurable and shall be conditioned and held in detention.
GÖZETİM ALTINDA ŞARTLANACAK 1138, kod THX'in tedavi edilemez olduğu ve gözlenmesi gerektiği karara bağlandı.
I think we ought to start over again and show how these activists on trial have been conditioned by everything, by their previous lives...
Sanırım baştan başlamalı ve bu eylemcilerin önceki yaşamlarının ve her şey tarafından nasıl şartlandırıldığını göstermeliyiz.
He has to stay in this air-conditioned room.
Bu havalandırmalı odada kalmak zorunda.
The newspapers mentioned in addition to being conditioned against acts of sex and violence you've inadvertently been conditioned against music.
Gazetelerin bahsettiğine göre seks ve şiddet eylemlerine karşı şartlandırılmanın yanında kasıtsız olarak müziğe karşı da şartlandırılmışsınız.
Unless the craft was remotely controlled, they must have been conditioned to push the right buttons.
Eğer araç uzaktan komuta edilmiyorsa doğru düğmelere basmak için şartlandırılmış olmalılar.
Your plastic home? Your conditioned air? Your synthetic clothes?
Sahte evler, klimalı hava, sentetik giysiler, hazır yiyecekler.
How they have you conditioned?
Seni nasıl şartladıklarını görmüyor musun?
Fully conditioned bedmaker, grade A.
Tümüyle yatak yapmak için alıştırılmış, A sınıfı.
We have an air-conditioned chartered bus over here... to take you for a free tour of the Reata Rancheros.
Oraya gidip gelen klimalı bir otobüsümüz var. Size Reata Rancheros'u bedavaya gezdirecek.
I n all ouryears of slavery to mankind, the word "no" was the one word we were electrically conditioned to fear.
Onlar yıllarca insanların kölesi oldu, onlara hep "Hayır" denildi. elektrik kullanarak korkutuldu.
When we were conditioned to mechanical obedience.
Bizim onlara itaat ettiğimiz günleri anlattı.
You were cute and well-conditioned.
Akıllı ve iyi durumdaydın.
- Air-conditioned!
- Klimalı.