Conditioner traduction Turc
612 traduction parallèle
Do you have any conditioner?
Kurutma makinesi var mı?
WELL, I'LL, UH, TURN THE CONDITIONER UP.
Klimayı açayım.
It used to be $ 80 until last July when Mrs. Lieberman, the landlady, put in a second-hand air conditioner.
Aslında geçen Temmuz ayında ev sahibim Bayan Lieberman ikinci el klima takana kadar kiram 80 dolardı.
Why is yours the only apartment in New York City without an air conditioner?
Raymond, neden New York'taki klimasız tek daire seninki?
But he feels like a god... because she's working for him... and he takes care of her twice a day... and she even went out and bought him an air conditioner.
Ama adam Tanrı gibi hissediyordu. Çünkü kız onun için çalışırdı ve adam günde iki kez kızı becerirdi. Kız adam için bir klima bile satın almıştı.
That's my air conditioner man.
İşte klima aldığım adam!
No astronaut enters the capsule with his air conditioner.
Hiçbir astronot klimasını taşıyarak kapsüle girmez.
It's Air-sweep air conditioner that makes the difference.
Onu farklı kılan şey hava-süpürücü kliması.
Why don't you sleep with an air conditioner?
Niye klimayı açmıyorsunuz?
We gotta get this stuff out of here. - Turn on the air conditioner.
Şunlardan kurtulmak için havalandırmayı aç.
Did you turn the air conditioner off?
Havalandırmayı mı kapattın?
I checked your air conditioner.
Klimanı kontrol ettim.
The air conditioner is broken... and you guys fix air conditioners.
Klima bozuk ve siz de klima tamircisisiniz.
Sponsored by Lancer, the conditioner of hair for men.
Sizlere sunan Lancer, erkekler için saç güçlendirici..
EI conditioner that it smartens up and conditions.
Hem güçlendiren hem beslendiren saç güçlendirici.
That's why I keep a humidifier and air conditioner turned on the whole time.
Bu nedenledir ki, nemlendirici ve klimayı sürekli çalışır vaziyette tutuyoruz.
You turn that air conditioner on all the way.
Şu klimayı sonuna kadar aç.
You see, the air conditioner had broken down.
Görüyorsunuz ya, klima bozulmuştu.
Of course, I think I like the smell... of Clairol cream conditioner better.
Sanırım Clairol saç boyasının... kokusunu daha çok seviyorum.
- Turn the air conditioner off.
- Klimayı kapat.
Mention the air conditioner.
Klimayı da söyle.
Look, get the lights back on... ... and the air conditioner. We got no air conditioning.
Bak, ışıkları yakın ve klimayı çalıştırın.
The air conditioner in the office is still on the fritz.
Ofisteki klima hâlâ çalışmıyor. - Evet, biliyorum.
No windows, no pictures, and an air-conditioner that won't stop.
Pencereler yok, resimler yok, ve durmaksızın çalışan bir klima.
I'm hooking up this heavy-duty outlet here for our new air conditioner.
Bu şeyi, yeni klimamız haline getirmeye çalışıyorum.
- An air conditioner?
Klima mı?
Okay. An air conditioner just doesn't get up and walk away.
Klima kendi başına yürüyüp gitmez.
The damn air conditioner's broke.
Lanet klima bozuldu.
I must have been asleep with the air conditioner on.
Klima açıkken uyuyakalmış olmalıyım.
When will you get a real air conditioner in here?
Ne zaman soğutucu takacaksınız?
Plus, the air conditioner is on.
Artı, klima çalışır durumda.
Hum in the air conditioner.
Klima uğulduyor.
All the bells and whistles they put in this thing you'd think they could do better than a surplus air conditioner.
Buna koydukları çanlara ve seslere baksan içinde doğru düzgün bir klima vardır zannedersin.
The air conditioner isn't up to the load and...
Klima düzgün çalışmıyor ve...
I wish I had some of that conditioner around.
Keşke buralarda bir havalandırma olsaydı.
So if your air conditioner goes on the fritz, your washing machine blows up or your video recorder conks out before you call the repairman turn on the lights, check the closets and cupboards look under all the beds.
Havalandırma cihazınız çalışmaz, çamaşır makineniz patlar ya da videonuz bozulursa, tamirciyi çağırmadan önce ışığı yakıp, dolaplarınızı kontrol edin, yatakların altına bakın.
You can plough and listen to your favourite cassette... while the air conditioner keeps you cool.
Tarlanı sürerken en sevdiğin kasetleri dinleyebilirsin... klima sayesinde de sıcaktan bunalmazsın.
It's like me saying you're using the wrong conditioner for your hair.
Bu aynen benim saçların için yanlış düzeltici kullanıyorsun dememe benziyor.
It's the air conditioner.
Bu havalandırma.
AIR-CONDITIONER BREAK DOWN?
Klima mı bozuldu?
I TOLD THE WAITERS TO SIT DOWN AND MADE THEM SHUT THE AIR CONDITIONER.
Garsonlar onlara oturmasını ve klimalarını ( ağızlarını ) kapatmalarını söyledi.
The air conditioner! Turn it off!
Havalandırmayı kapat.
Air conditioner's been busted for a month.
Klima bir aydır bozuk.
Fix your air conditioner.
Klimanı onarmaya geldim.
Oh, Al, I can't tell you how much this means to me. What's that thing on the front seat? Oh, that's your air conditioner.
Ve şu bilgiyle teselli buluyoruz köpek yaşına göre bir yıl yaşamasına rağmen, insanlara göre yedi yıl yaşadı.
The air conditioner isn't working, the room service is terrible, and will you listen to that radio?
Havalandırma çalışmıyor oda servisi felâket ve şu radyoyu dinler misin?
Oh, that's your air conditioner.
O senin havalandırman.
Poor Air Conditioner.
Zavallı klima.
I'll put some conditioner on that, make it nice and shiny.
Üzerine süs koyacağım, pırıl pırıl olacak.
Nothing. I know you don`t like feeling hot So I buy you a air conditioner
Sen sıcağı sevmezsin diye klima aldım sana.
I turned the air conditioner on. Don't go having'vapors, honey. You wait.
Buhar banyosuna gitme, tatlım.