English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ D ] / Did he not

Did he not traduction Turc

4,627 traduction parallèle
I suffered and he did not notice.
Ben acı çekiyordum ve o fark etmedi.
Me not you were running but he did.
Ben seni tatmin edemiyorum, ben seni boşaltamıyorum, değil mi?
"He did not kiss that pasty ass white bitch!"
"O soluk kıçlı kaltağı öpmediğini biliyorum!"
He did not.
Başaramadı.
For he was not of noble birth, nor did he possess skill of arms.
Çünkü asil doğmamıştı ve silah kullanma becerisi yoktu.
I tell you he did not kill anyone.
Söylüyorum, o kimseyi öldürmedi!
No, he did not.
Hayır, terk etmedi.
He did not kill anyone, just going blind.
Hayır, kimseyi öldürmedi. Sarhoştu.
I did not need to be there because he was not on duty.
Dolayısıyla orada olmanız için bir sebep yoktu.
He did not do this.
Bunu o yapmadı.
He did not live... here.
Burada yaşamıyordu.
Would have, had your client restrained his passion to be human, but he did not, and in the process, he lost possession of the resonator.
Müvekkilin, insan olma tutkusuna kapıldı ama başarılı olamadı ve bu süreçte rezonatör ellerinden alındı.
Yeah, but he did not slash his own wrists.
Evet ama kendi bileklerini doğramış olamaz.
This man was a responsible citizen of the world, and he did not go out like this.
Bu adam dünyanın sağduyulu bir vatandaşıydı ve bu şekilde ölmedi.
He did not go out like that.
Böyle ölmedi.
That's not what he did
- Hayır. Yaptığı buydu.
He did not rob a bank.
O bir banka soymadı.
- Odi, he did not mean that.
- Odi, öyle demek istemedi.
And even after everything he did.. .. what is he not showing?
Ve her şeyi yaptıktan sonra ne göstermez?
I'm not gonna tell you what he did.
- Ne yaptığını söylemeyeceğim.
- No, he did not.
- Hayır, yapmadı.
I'm not saying what he did is right, but I get where he's coming from.
Doğru olanı yaptı, demiyorum ama bunu neden yaptığını anlıyorum.
He did not die here.
Burada ölmedi.
If your son did not return home, the sad reality is, he's deceased.
Eğer oğlunuz eve dönmediyse maalesef ki ölmüştür.
And look hard..... because I want everyone to know that my husband didn't have a mistress... .. and he did not write that note.
İyice bakın çünkü kocamın metresi olmadığını ve o notu yazmadığını herkesin bilmesini isterim.
She thought it was the least he could do, leave a little note the way he did when he went to the store.
Dükkâna giderken yaptığı gibi küçük bir not bıraksaydı bari derdi.
I can tell you that, for me, the hardest part of knowing the truth about J.R.'s plan was not being able to confront him on why he did what he did... on how he felt so entitled to lie to all of us.
Şunu şöyleyebilirim ki, benim için... the hardest part of knowing the truth about J.R.'s plan... J.R.'ın planını bilmemin en kötü tarafı onunla bunu neden yaptığına ne yaptığına hepimize yalan söylerken ne hissettiğine dair yüzleşememem oldu.
I did not dare to say he was leaving before.
Ben sadece daha önce uçmak söylemiyorum olabilir.
He did not want to go.
- O istemiyor.
It's not much of a chance if you know the cabs are there, which he did.
Taksinin orada olacağını biliyorsa pek şans sayılmaz, ki biliyordu.
When he was here he did incline to sadness... and ofttimes not knowing why.
burada olduğu zaman sık sık hüzünlenirdi ve neden olduğunu bilmezdi.
He did not steal your identity.
Senin kimliğini çalmadı.
No, he did not.
Hayır, bunu yapamaz.
He did not say.
Söylemedi.
His mother left him when he was only three and did not return until he was 11.
Annesi daha 3 yaşındayken onu terketmiş 11'ine gelinceye kadar da dönmemişti.
And he did not hedge his bet.
Bahsini korkak da oynamamıştı.
My husband did not fly off with our kids, okay? He loves me.
Benim kocam çocuklarımızı uçağa bindirip kaçırmaz, tamam mı?
No, Kopus did not sell it to me. He gave it to me.
Hayır satmadı, verdi.
- He did not come.
- Gelmedi.
He didn't die. He did not die.
- Yani o öldüğünde sen de gemideydin.
He did not enjoy childhood because of studies.
Çalışmaları nedeniyle zevkli bir çocukluk geçirmedi.
Hey, I did not know that he loves her.
Hey, onu sevdiğini bilmiyordum.
If I did not listen to him he said he would file a case against me for having an affair with someone else and killing my husband.
Eğer ona karşı gelirsem beni dava edeceğini, başka biriyle ilişkim olduğu için kocamı öldürdüğümü söyleyeceğini, söyledi
One common man who was angry that we idiots could not do what was needed that he deceived us and did this, shall I tell them that, sir?
Öfkeli sıradan bir adamın yaptığını biz aptallar'ın yapamadığını, Bizi kandırdığını ve bunları yaptığını, onlara, söyleyeyim mi efendim?
He did that to himself, believe it or not.
İster inan, ister inanma ama, kendi kendine yaptı bunu.
- He did not actually do anything.
- Aslında bir şey yapmadı.
He did not come home last night.
Dün gece eve gelmedi.
- I called, but he did not answer.
- Aradım ama açmadı telefonu.
If there's one thing he did not have to genetically enhance, it's his voice.
Genetik olarak abartmadığı... birşey varsa, o da sesi.
He did not say a word.
Tek kelime etmedi.
He said he would return it, and he did not.
Geri vereceğini söyledi ve vermedi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]