Did the traduction Turc
124,675 traduction parallèle
- Did the cable guy ever show up?
- Geldiler mi?
No, no, no, no, you did the right thing, absolutely.
Hayır, hayır, hayır, doğru olanı yaptın, kesinlikle.
Did the first victim have one in roughly the same spot?
İlk kurbanda da aynı yerde var mıydı?
Did the clerk get a make and model?
- Marka ve modelini görmüş mü?
Did the movement involve blood sacrifice?
Akımda kurban etmek de var mıymış?
And what did the stars say?
- Yıldızlar sana ne derdi?
Dad, you gave me a hard time about pulling all-nighters, and then you did the exact same thing.
Bütün gece çalıştığım için bana yüklenip durdun. Sonra kendin de aynısını yaptın.
Your sister-in-law, every bit as mad as you, harbors another pretender. We will deal with him as we did the last.
Tıpkı senin gibi kaçık olan görümcen de başka bir iddiacı besliyor ama sonuncusunun icabına baktığımız gibi onun da icabına bakacağız.
Mm. Did you know Hakeem Olajuwon fasted during the NBA Finals?
Hakeem Olajuwon'ın NBA finallerinde oruç tuttuğunu biliyor muydun?
Did you really go to the Apple Store?
- Gerçekten Apple Store'a gittin mi?
So, tell me, how did you rule out the cable guy?
Televizyon şirketini nasıl unutursun?
How the [bleep] did we miss the cable guy? !
Nasıl televizyoncuları unuturum?
No, cutting my dad out of my life was one of the best things I ever did.
Babamı hayatımdan çıkarmak yaptığım en iyi şeydi.
Fortunately, he did some time at the Peck County Jail, where I've made contact with my secret informant, Kirby George.
Şanslıyız ki arada hapse giriyor orada tanıdıklarım var Kirby George.
Roz Huntley's reinstatement puts her in the box seat to manipulate the inquiry just like she did with Michael Farmer.
Roz Huntley'nin görevden alınması, onu Michael Farmer... davasında yaptığı gibi soruşturmayı manipüle etmesi için gerekçe oluyor.
Roz didn't come for the curry so I did an early swerve.
Roz köri için gelmedi, bu yüzden konuyu değiştirdim.
- No, sir. Because if it did, the world and his wife would know who's to blame.
Çünkü eğer çıkarırsan, biz de karına kimin suçlu olduğunu söyleriz.
Looks like the offender did a pretty decent job of cleaning up after himself.
Görünüşe göre saldırgan kendini temizlemek.... için oldukça iyi bir iş çıkarmış.
But in the meantime, I'm going to get on with finding the bastard who did this.
Ama bu arada, bunu yapan piçi bulacağım.
Either Tim sent the text himself, or, if he was dead already, the killer did.
Ya Tim, metni kendisi gönderdi, ya da ölmüş olduğu için bizatihi katil gönderdi.
Yes, sir. Tim might've realised his wound was fatal and he probably did his best to contaminate the killer with his blood and to get some skin cells under his fingernails.
Evet, Efendim.Tim yarasının ölümcül olduğunun farkına varmış olabilir ve... muhtemelen katili kanıyla kirletmek ve tırnaklarının... altına cilt hücrelerini almak için elinden geleni yapmıştır.
I'm going to get on with finding the bastard that did this.
Bunu o pezevengin yaptığını bulacağım.
On the 23rd of March, in a conversation at the scene of Timothy Ifield's murder, did you address me as "darling"?
23 Mart'ta, Timothy Ifield cinayetiyle ilgili bir konuşmada.... bana "sevgilim" şeklinde hitap ettiniz mi?
'Did you authorise DS Flynn to tamper with evidence in regard to the investigation into the murder of Timothy Ifield from the 23rd of March to today's date?
'DS Flynn'e kanıta müdahalede bulunma yetkisi verdiniz mi? ' Timothy Ifield'in 23 Mart'tan günümüze kadar süren cinayet soruşturması ile ilgili yetki verdiniz mi?
Did you induce Forensic Investigator Kevin Gill to alter his testimony, in regard to the handling of evidence item reference KRG-13?
KRG-13 referans kanıtı maddesinin ele alınmasıyla ilgili olarak, Adli Araştırmacı Kevin Gill'in tanıklığını değiştirmesine neden oldunuz mu?
I'm going to get on with finding the bastard who did this.
Bunu yapan o piçi bulacağım.
And it could never have happened the way that you said that it did!
Ve senin söylediğin şekilde olamazdı!
If the Alpha did this, it's likely his family lives in the area.
Bunu alfa yaptıysa muhtemelen ailesi bu civarda yaşıyor.
Did you see what they wrote on the door?
Kapıya ne yazdıklarını gördün mü?
Um, so, if I did like a jump off the ropes type thing, I could sort of land in like a somersault-y, um... type thing.
Yani, eğer halattan falan atlarsam takla atar gibi inebilirim.
did Steel Horse live up to the name?
Demir At ismini hak ediyor mu?
At the men's match, Steel Horse rode in on a motorcycle and did, like, I don't... backflips and shit.
Erkekler maçında Demir At motosiklet sürdü ve geriye salto falan attı.
- ♪ GLOW, GLOW, that's the name ♪ - How did you shoot this?
Bunu nasıl çektin?
- How the fuck did you see my dating video?
- Randevu videomu nasıl gördün?
Coming to the gym every day, seeing these women struggle to use their bodies and learn something new, and we did!
Her gün spor salonuna gelip bu kadınların vücutlarını kullanmak ve yeni bir şey öğrenmek için çabaladığını gördüm. Öğrendik de.
Now, on the one hand, you did help me escape from my prison.
Bir yandan, hapishanemden çıkmama yardım ettin.
When I was a kid and you told me to go to the police station, did you know it was me?
Çocukken bana karakola gitmemi söylediğinde... ben olduğumu biliyor muydun?
And so we ran on... Into Summerland and the place they said did not exist.
Summerland'e var olmadığını söyledikleri yere doğru kaçmaya devam ettik.
What did you mean, "the vapor"?
Vapor derken ne demek istedin?
And this sense you have, of seeing another world out of the corner of your eye, when did that start?
Gözünün köşesinden başka bir dünyayı gördüğüne dair hissettiğin bu his ne zaman başladı peki?
So this fella, this Timothy Ifield, who you may or may not have thought was having sex with your wife, - what did you plan to do to the pair of them? - Nothing.
bu Timothy Ifield, karınla seks yaptığını düşündüğün adam, ikisine ne yapmayı planlıyordun?
So the killer did not go armed to Tim's flat.
Yani katil Tim'in dairesine silahlı gitmedi.
I honestly did think about calling it in and telling the truth.
Dürüstçe arayıp gerçeği söylemeyi düşündüm.
Don't make the same mistake I did.
Benim yaptığım hatayı yapma.
Last time we did that, you pulled a knife on the jukebox.
Son gittiğimizde müzik kutusuna bıçakla saldırdın.
He ordered the murder of two small boys in your cause, did he not?
İki küçük çocuğun ölüm emrini de senin aracılığınla verdi, öyle değil mi?
I did hear of... Um, once, you and your brother Edward caught a fox in the grounds, and sneaked it into the nursery.
Bir keresinde söyle duymuştum sen ve kardeşin Edward, ormanda bir tilki yakalayıp....... bakımevinin içine sokmuşsunuz.
Why did you give the priest gold?
Rahibe altın verdiniz neden?
We would never enter heaven if we did not save you and the Prince from harm.
Cennete asla giremezdik Eğer seni ve Prens'i zarar görmemeliysek.
[exhales] He did not have the will to fight me.
[Exhales] Bana karşı koyma iradesine sahip değildi.
So few of them turned out for you that the ones who did feel torn and say they will not fight their own kind. SIR THOMAS :
SIR THOMAS :
did they 468
did they hurt you 67
did they tell you 19
did they say why 20
did they say anything 23
therese 78
then 34485
there 14012
theatre 45
theo 635
did they hurt you 67
did they tell you 19
did they say why 20
did they say anything 23
therese 78
then 34485
there 14012
theatre 45
theo 635
the better 784
theresa 292
theme 39
there you go 7508
theodore 193
these 760
they 3238
theater 45
the simpsons 168
therefore 1419
theresa 292
theme 39
there you go 7508
theodore 193
these 760
they 3238
theater 45
the simpsons 168
therefore 1419
there you are 4720
them 588
the world is yours 18
the big bang theory 136
theft 135
theory 66
their 132
themselves 24
therapist 58
therapy 98
them 588
the world is yours 18
the big bang theory 136
theft 135
theory 66
their 132
themselves 24
therapist 58
therapy 98