English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ E ] / Except this one

Except this one traduction Turc

453 traduction parallèle
All except this one.
Bu hariç.
There isn't a thing that Harry Conover hasn't made well-known... except this one.
Harry Conover'in meşhur etmediği hiç kimse yok bu dışında.
Every cloud has a silver lining, Sam, except this one has a pink one, just like those fancy pink bloomers you gave to Michelle?
Her gecenin bir gündüzü vardır, Sam, Güzel günlerde olacak, sence Michelle'e pembe bir elbise hediye etsem hatamı yapmış olurum, ha?
Keep the rest in the hall, except this one.
Bu hariç diğerleri koridorda kalsın.
"Lat" he said to me. "There's nothing I got left in this world except this one spur."
Bana dedi ki, "Lat, bu dünyada şu bir tek mahmuz dışında hiçbir şeyim kalmadı."
All bombs below the water line, except this one here, by the galley.
Mutfağın yanındaki bomba haricinde tüm bombalar su seviyesi altında.
Not too many, except this one.
Çok değil, bu hariç.
Usually wouldn't, except this one happens to be my brother.
Normalde etmezdi, ama bu adam kardeºim oldugundan iºler degiºir.
I've read all your books Mr. Neal, except this one.
Tüm kitaplarınız okudum Bay Neal, bu hariç.
They all fell down except this one.
Bunun dışında hepsi yıkılmış.
This is very good puke. Except this one.
Millet, bu kusmuklar çok yaratıcı.
Except this one blows you out.
Tek farkı, bu seni üflüyor.
One of these days, you'll learn, Connors, that no man has respond in this world except in relation to the people around him. That you've got to be useful to live.
Bir gün, şunu öğreneceksin ki, Connors, bu dünyada hiç kimse etrafındakilerle ilişkisi olmadan ve yaşamak için yararlı olmayı zorunlu görmeden bir karşılık elde edemez.
No one else has ever had the genius to paint this masterpiece except De Vinci.
Da Vinvi haricinde hiç kimse böyle bir uzmanlık eserini yapamaz.
Change it from dentists to governors and finish it like last week's one on horse thieves, except this time it's governors.
Onu, "valilere" çevir ve geçen haftaki at hırsızlarınınki gibi bitir.
Well, who could it be at this time of the night except one of those men again?
Hımm, gecenin bu saatinde yine şu adamlardan biridir. Başka kim olabilir ki?
- Except I own this one.
Buranın sahibi olmam haricinde.
All doors in this country are closed to you except one - prison.
Bu ülkedeki bütün kapılar yüzüne kapalı. Biri hariç - hapishane.
I'm sure this court is aware that no one can tell us the rest of the story except the accused himself.
Eminimki bu mahkeme bu öykünün kalanını kimseden dinleyemeyecek, sanığın kendisinden başka.
What I am about to tell you no one in this world except Nicholas and myself knows.
Şu an, size anlatacağım şeyi Nicholas ve benden başka kimse bilmiyor.
Except for this floor and the one above, which we sealed off for security purposes, the rest functions normally.
Bu kat ve yukarıdaki hariç, - ki onu da güvenlik nedeniyle kapattık - diğerleri olağan şekilde hizmet veriyor.
Well, my apologies to all of you for this interrogation, all except one.
Bu sorgulamadan dolayı hepinizden özür dilerim. Bir kişi hariç!
No one on this earth has ever loved me except Becket!
Hiçkimse! Bu dünyadaki hiçkimse beni Becket kadar sevmedi!
This is the position we are in, each one of us, including me, except that Wally's gone and we are here.
Ben dahil, hepimizin içinde olduğu durum aynı. Sadece Wally gitti ve bizler buradayız.
You can do anything... Except always carrying this one.
Onu taşımaktan vazgeçmelisin... sonra başka birşey yapamazsın.
But no one will set foot in this hell except you and me.
Ama bir Allah'ın kulu bu taraftan gitmeyecek. Sen ve ben hariç.
- Yes? - A few seconds after they sent this one up through the transporter, that duplicate appeared, except it's not a duplicate.
Taşıyıcıyla bunu yukarı göndermelerinden birkaç saniye sonra bir kopyası belirdi.
I want you to give me your solemn promise that no one except you will know about this.
Bu sefer de ona inanacak kadar aptal olan bir çocuğa attı suçu.
You see, except for the hinges, which are a little shaky, this whole thing is in one piece.
Bakın menteşeleri dışında bu şey bayağı sağlam kalmış.
The entire house is clear except for this one place.
Burası dışında bütün ev temiz.
There is a legend that says it is safe to take home anything from nature, except for one thing - this is called dead man's flourish.
Doğadan aldığınız her şeyin güvenli olduğunu söyleyen bir efsane vardır. Bunun tek istisnası kuş yemişidir.
I had no staft really trained or qualified to help me in this task - except some professional civil aftairs ofticers from various countries concerned, whose one idea was to go back and carry on where they left oft three or four years before.
Bu görevde bana yardım edecek yetişmiş personelim yoktu. Çeşitli ülkelerden gelmiş, aklındaki tek düşüncesi geri dönüp üç ya da dört yıl önce kaldığı yerden devam etmek olan bazı profesyonel insan ilişkileri görevlileri hariç.
All this will be destroyed... and no one will know of my embarrassment... except those very clever officials.
Bunların hepsi yok edilecek... Ve şaşkınlığımı bazı zeki... polis memurları dışında hiç kimse bilemeyecek.
And could you summon the passengers to me here? One by one in this order except for the Princess Dragomiroff, who is not only of royal blood, but also much older than she tries not to look.
Herkesin belirtildiği sırayla peş peşe bana gelmelerini istiyorum, tabii prenses hariç, büyük bir hanım olması ve yaşından ötürü, onunla kendim gidip konuşurum.
Except for one note of thanks from this reporter to Mr. Steele... for his cooperation in bringing this story to you.
Son olarak Bay Steele'e, bu hikâyeyi size ulaştırmada bizimle işbirliği yaptığından dolayı teşekkürlerimi sunuyorum.
We're both dumb if no one's gonna get this money except two pricks.
Eğer o iki hergeleden başka kimse o parayı almayacaksa, ikimiz de keriziz.
[AUDIENCE LAUGHING] Except there was this one kid. Poor kid.
Bir çocuk hariç, zavallı çocuk benden korkardı.
FACE : And you're to speak of this to no one except Nurse Billings.
Bundan Hemşire Billings dışında kimseye bahsetmeyin.
No one can give you any advice except this :
Bunun dışında kimse sana bir tavsiyede bulunamaz :
Yeah, this is my day, except for one thing.
Evet, gün benim günüm. Bir şey haricinde.
hold out your hands this sword shall lead you to the one you seek well, except for these jewel this sword looks exactly like mine's!
Ellerini kaldır... Bu taşlar hariç, bu kılıç... -... tıpkı benimkine benziyor!
And, this is the same as the jelly, except that in this one a fly flew into it.
Hamamböceğini jölenin içinde bırakmışlar.
Colonel, the other side of the prison is identical to this one, except that there is wild foliage growing up the north wall.
Albay, hapishanenin diğer tarafı hemen hemen bu tarafla aynı kuzey duvarının ilerisinde yabani ağaçlar olması dışında.
Now, listen, this is gonna work out great for me, except for one thing.
Şimdi, dinle, bu benim için çok olumlu olacak bir şey haricinde.
Still, on this night, no one had any thoughts... except what a wonderful time we were all having.
Ama yine de, o gece hiçkimse ne kadar güzel vakit geçirdiğimizden başka bir şey düşünmüyordu.
Oh, except for this one.
Şurdaki dışında.
I shall say nothing except that it informed me was that you were one of the factors, which had to be taken into account in reconstructing of this drama.
Bu bilgiler ışığında şunu söylemliyim ki bu dramı aydınlatmamda sizi hesâba katmak gözden kaçırılmaması gereken bir ihtimaldi.
I suppose my only regret is that except for Sembagare, I have no one to share this with.
Sanırım beni üzen tek mesele Sembagare'den başka bu tecrübeyi paylaşacak kimsem olmayışı.
Like one time, I was with this guy and he came into my bedroom and he was naked, except he still had his socks on.
Mesela bir keresinde, beraber olduğum çocuk yatak odama gelmişti. Çırılçıplaktı ama çorapları duruyordu.
You know, Marge, this is just like when we were dating. Except for one thing- - no chaperone.
Biliyor musun Marge, bu tıpkı sevgili olduğumuz zamanki gibi!
Like, uh, no deposit, no return. Well, except maybe this one.
Sanki depozitsiz, dönüşümsüz ama belki bu hariç.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]