For her traduction Turc
113,233 traduction parallèle
It's too many levels for her.
Onun için biraz fazla geldi.
Even in the end, when you cared for her and bathed her, she still didn't love you, did she?
Sonunda, onun için önemli olduğunda ve hatta onu yıkadığında seni hala sevmiyordu, değil mi?
It was for her daughter.
Kızı için yaptım.
And you covered for her killer?
Ve onun katilini korudunuz mu?
It was harder for her mother.
Annesi için daha da zordu.
I'm guessing they were looking for her passport since I couldn't find it.
Sanırım pasaportunu arıyorlardı, şayet ben bulamadım.
You did everything you could for her.
Elinden ne geldiyse yaptın.
You came to the ground for her.
Dünya'ya onun için geldin.
We'll pray for her, man.
Onun için dua edeceğiz. Hemen.
Yeah, for her and, our baby.
Evet. Onun ve bebeğimiz için.
Yeah. I was with her when the whole Witness thing started for her.
Kardeşimin yanındaydım bu tanık olayı ilk başlarken.
She still makes girls like us go out and die for her, doesn't she?
Yine de bizim gibi kızları gidip onun uğruna ölmeye zorluyor değil mi?
[cheering and applause ] [ in Spanish] It is a spiritual environment for each of us, where different conversations are held.
Her birimiz için ruhani bir ortam, burada farklı sohbetler yürütülüyor.
For all Uruguayans, the theme of the asado is the same.
Her Uruguaylı için asado teması aynıdır.
Think about them, always. And doors will open for you.
Her zaman onları düşünün, önünüzde kapılar açılacaktır.
Because a lady waits for a gentleman to ask to see her horse.
Çünkü bir hanım önce beyefendinin... atını göstermeye davet etmesini bekler.
Every now and then, for whatever reason, the heaviness just lifts, and, uh... then we're just us again.
Boyd meselesi yüzünden ofisimden çıkamaz olunca sona erdiğinde günü onunla geçireceğime Kevin'a söz verdim. Ama senin için de her daim ayıracak zamanım var. Kevin gel bakayım buraya.
And I do it because I understand that when something becomes a liability, you cut it loose for the greater good.
Olay buraya varmasın diye elimden gelen her şeyi yaptım. Yine de olaylar sarpa sardı.
I'm all for it, but his company's not publicly traded.
Buna her zaman varım ama şirketi halka açık değil.
You bought her for me for the night.
Bu gece onu bana aldın.
Son, everything I did was for you.
Oğlum, her şeyi senin için yaptım.
'Cause he can end my world, burn my contacts, and keep every cent of my bonus for himself?
Dünyamı mahvedebileceği, irtibatlarımı koparabileceği ve ikramiyemin her sentim kendisine saklayabileceği için mı?
He cornered the first edition book market for those specific books to spite a rival.
Evet, bir rakibine nispet olsun diye belirli bir serinin birinci baskı kitap piyasasındaki her kopyasını almış.
And, you know, whatever you think of Wendy Rhoades, she's good for Axe Cap, and what is good for Axe Cap is good for us.
Wendy Rhoades hakkında ne düşünürsen düşün Axe Capital'a yararı var ve Axe Capital'a yararı olan her şeyin bize de yararı var.
Punishes her for leaving.
Gittiği için kadını cezalandırır.
And then about a week later, something occurred to her, and for all three of them, she found a way to get back into their bedrooms.
Üç arkadaşının da yatak odasına girmenin bir yolunu buldu.
I spend each and every day hoping for the end of it.
Bense her günü bunun sona ermesini umarak geçiriyorum.
Always for yourself.
Her zaman kendin için.
I'll leave you all for the wasted.
Boşa giden her şey için sizi terk ediyorum.
I would give it all up for one last glass of vodka.
Son bir bardak votka için her şeyimi verebilirim.
She brushed her teeth for school.
Okuldan önce dişini fırçaladı.
And she's gonna let you borrow her gay friend Dave for your sister's wed.
O da gay arkadaşı Dave'i ablanın düğününe götürmen için sana verecek. Oldu mu şimdi?
I worked with her for a month, since the headaches began.
Baş ağrıları başladığından beri, bir ay onunla çalıştım.
Did she say what prompted her to ask for the money?
Onu para istemeye itenin ne olduğunu söyledi mi?
I'd like you to pay us for Celina's medical treatment and, no doubt, the therapy it's going to take to make sure she fully recovers from what you've put her through.
Hiç şüphesiz alacağı terapinin ona yaptıklarını tamamen düzeltmesinden de emin olacaksın.
And whatever it is you want, I don't have time for it.
Her ne istiyorsan, hiç vaktim yok.
Usually in this industry, it's every man for himself, and it's almost always a man, telling you your ass is too fat at the same time he's trying to grope it.
Bu sektörde genelde herkes kendi başının çaresine bakar ve neredeyse her zaman bir adam sana kıçın çok büyük derken aynı zamanda onu ellemeye çalışır.
I may have visited her establishment once or twice for an investigative piece.
Onu bir soruşturma için bir veya iki kez ziyaret etmiş olabilirim.
And now all seems quiet. But for a warrior there can never be peace.
Şu anda her şey sakin görünse de bir savaşçı için huzur mevzubahis olamaz.
The man must have a priest for each day of the year.
Yılın her günü için adamın rahibi olsa gerek.
You will always be too good a woman for God alone.
Her zaman yalnızca Tanrı için iyi bir kadın olacaksın.
I'm gonna cut him for every time he cut me.
Beni her kestiği için onu keseceğim.
Whatever escape from the pain you were looking for wasn't there anymore.
Acıdan kaçmak için aradığın kaçış her neyse artık orada değil.
I've done the work, and for some reason, these people have given me a show to help you do yours.
Üstüme düşeni yaptım. Her nedense bu insanlar sizin de üstünüze düşeni yapmanıza yardımcı olmam için bana bir program verdiler. dereca AKLIMI BAŞIMA GETİR
You know, I've always had a thing for nurses
Her zaman hermşirelerle olayım vardır.
Your mother was grateful for the favor I did her.
Annen, ona yaptığım iyilik için minnettar.
I'll always be grateful to him for that.
Bunun için her zaman minnettarım.
I don't want this for her.
Bunu yapmasını istemiyorum.
All the marks on your back, each one was for a life.
Sırtındaki dövmelerin her biri öldürdüğün kişileri temsil ediyormuş.
Dude, I've searched everywhere for any trace that any of Banneker's work might've survived that fire.
Banneker'ın yangından kurtulmuş eserleri için her izi aradım.
I assure you upon my honor, every one of us will be with you for every step of this journey, and Molly's safety is absolute paramount.
Ş erefim üzerine sizi temin ederim, bu yolculuğun her adımda her birimiz yanınızda olacak. Molly'nin güvenliği asıl öncelik.
for her sake 60
here 35434
hermes 98
here we go 9033
hermano 85
hernandez 57
here you go 5858
heroes 83
hero 275
heroine 19
here 35434
hermes 98
here we go 9033
hermano 85
hernandez 57
here you go 5858
heroes 83
hero 275
heroine 19
hershey 18
here we go again 374
herring 17
here goes nothing 99
heroic 33
here comes the sun 21
here comes the bride 39
here it comes 620
here we are 2264
hermann 78
here we go again 374
herring 17
here goes nothing 99
heroic 33
here comes the sun 21
here comes the bride 39
here it comes 620
here we are 2264
hermann 78