English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ F ] / Fortunately for me

Fortunately for me traduction Turc

42 traduction parallèle
The cannibals had departed, fortunately for me.
Çok şükür, yamyamlar gitmişlerdi.
Fortunately for me I won't have to witness this tragic ceremony.
Bu seromoniye tanık olmam gerekmeyeceği için şanslıyım.
Fortunately for me, the Navy outfielder's throw was also wild, over the third baseman's head, and with those two wild throws, I was able to dash around the bases into home... with what turned out to be the winning run.
Şanslıymışım ki Naval dış sahacısı da üçüncü meydancının kellesini istiyor ve sonradan kazanma koşusu olan bu iki vahşi atışla bunları evlerine gönderebildim.
Fortunately for me, my lovely divorce doesn't go on vacation.
Ben şanslı bir adamım, tatlım... boşanmalar tatile girmiyor.
Fortunately for me, no poet has ever sung about your clan.
Bereket versin ki benim dışımda hiç bir ozan sizin klanınız hakkında şimdiye kadar bir şey söylemedi.
Fortunately for me the vice president arrived when he did.
Neyse ki Başkan Yardımcısı o sırada döndü.
Not every demon, fortunately for me.
Tüm iblisler değil, benim şansıma.
I personally believe in all of them, and fortunately for me, so does Chilton.
Ben hepsine inanıyorum. Çok şanslıyım ki Chilton da inanıyor.
Fortunately for me, the security camera couldn't see my face and I'd stolen this shirt from a friend named Donny Jones.
Neyseki, tGüvenlik kamerası yüzümü göremedi ve Bu tişörtü danny jones adlı bir arkadasımdan caldım.
Fortunately for me, when the gun went off, I was down here on my beach. Oh, I see.
Şansıma, silah patladığında ben burada, sahilimdeydim.
If you can get past this the treasure of the Spanish Mane is all yours. Fortunately for me, you will not.
gecmıs olsun tum hazıne senın neysekı benım ıcım sorun olmayacak
Fortunately for me, there's an unwritten rule at the trailer park :
Neyse ki şansıma karavan parkında yazılı olmayan bir kural vardı :
Fortunately for me, that's meant you've also had my back.
Ama bu benim de hayatımı kurtardığın anlamına geliyor.
Fortunately for me, he doesn't know that.
Şansıma, o bunu bilmiyor.
Wow, fortunately for me, I possess none of those traits.
Neyse ki bunlardan hiçbiri bende yok.
Mmm, fortunately for me, there's a Bear bar just down the street from me. I can get my fill.
Şansıma sokağın hemen ilerisinde bir ayı barı var.
Well, fortunately for me, you can't drive this thing.
Şansıma bu şeyi kullanmayı beceremezsin.
Well, fortunately for me, my wife likes me baby smooth.
Neyse ki karım beni sinek kaydı halimle seviyor.
Fortunately for me, one of them pays really well.
Neyse ki biri gerçekten iyi kazandırıyor.
Well, fortunately for me, Christine is a girl, and so the comparison is not as close to home.
Çok şükür ki benim için Christine bir kız o yüzden beni yakından etkilemiyor.
Of course, I'd like to know the reasoning behind such a request.. but, fortunately for me... you reek of intelligence and integrity.
Elbette yaptıklarımın nedenini merak ediyorsun ama sen benim için tam anlamıyla zeka ve dürüstlük timsalisin.
Fortunately for me, the official Chai... gave me a document that prevents me... from going to Mount Liang.
Bereket versin ki... Memur Chai elime bir kâğıt verdi Liang Dağına gitmemi yasaklayan.
"and fortunately for me, I was more mature, " and I was able to handle it a little bit better.
Ve daha olgun olduğum için daha iyi idare edebildim.
Fortunately for me, the more frightened you are, the stronger those chains will hold.
Neyse ki benim şansıma, ne kadar çok korkarsan bu zincirler seni o kadar sağlam tutar.
Uh, fortunately for me, it did not.
Çok şükür olmadı.
So he stuck to his guns fortunately for me.
O yüzden şansıma, direndi.
Fortunately, for me, that is...
Allahtan, yani bana göre...
Well, fortunately, for me, it is.
Ama neyse ki benim için var.
Fortunately, the debris field gave me enough cover to shake'em for a while.
Teşekkürler. Neyse ki enkaz alanı onlardan gizlenmemi sağladı.
Well, fortunately, for me, it is.
Güzel, çok şükür ki, benim için bu mümkün.
Fortunately, my family knows that this is the best thing for me to keep doing this as long as I can.
Çok şükür, benim ailem bunun benim için en iyi şey olduğunu biliyor ve bunu yapabildiğim kadar yapmamı istiyorlar.
Fortunately, for me, most of my friends and family do surf, and those are the best times I've spent.
Çok şükür ki, benim arkadaşlarımın ve ailemin birçoğu sörf yapıyor, onlarla geçirdiğim en iyi zamanlar sörf yaparken geçirdiklerim.
Fortunately for him, if you ask me!
Keşke hepiniz onun gibi olabilseniz.
You know, you were the last one to see Comden alive. Fortunately for me, that doesn't prove murder.
Neyse ki bu, cinayeti kanıtlamaz.
Fortunately, they had other plans for me.
şans eseri, benimle ilgili farklı planları vardı.
Fortunately for those guys, I'm a bit of a shutterbug, and I had my camera with me, so I got a pretty complete record of what happened that night.
Ne ballı çocuklar ki ; biraz, fotoğraf çekilme meraklısıyımdır,... ve makinem de yanımdaydı,... yani, o gece yaşanan her şeyin komple kaydı var.
Fortunately, there were those who cared for me, including men I called my cousins.
Neyse ki, beni düşünenler de vardı. Kuzen diye çağırdıklarım dahil.
Fortunately for me.
- Ben de öyle
But fortunately, my father had the good sense never to let me root for a sad-sack bunch of boo...
Gururla. Ama çok şükür ki babam sağduyuluydu asla tezahürat yapmama izin vermezdi.
It hasn't been in my family for decades, but, uh... fortunately enough for me, the owner... died.
Onlarca yıldır ailemin değildi,... ama şanslıyım ki ev sahibi... öldü.
Because... fortunately for you... there are still a few underwater creatures who owe me a favor.
Çünkü senin şansına.. ... hala bana iyilik borcu olan tanıdığım birkaç deniz yaratığı var.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]