English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ G ] / Grab her

Grab her traduction Turc

1,216 traduction parallèle
So if we grab her, we can use her as leverage.
Yani eğer onu yakalarsak, onu kullanabiliriz.
- Yeah. Grab her other shoulder.
Diğer omzunu tutun.
I just wanted to grab her by the throat and say, "What am I, your biographer? Shut up!"
O an boğazına yapışıp " Neyim ben, senin biyograficin mi?
Grab her.
Kaçırma onu.
I know she hasn't done it totally on her own yet, but somebody was gonna grab her.
Kendisine şimdilik bir iş bulmamıştı, fakat biri onu kapacaktı.
Grab her!
Tutun onu!
You know, the question is, how did he grab her?
Asıl soru, onu nasıl yakaladı?
She's walking, they see her, grab her.
Evine yürürken gördüler ve onu yakaladılar.
Grab her hand!
Elini yakala.
- Grab her tits!
- Göğüslerini tut.
- Let me just grab her titty. - Hell, no.
- Bir memesine dokunuversem.
- Grab her purse.
- Çantasını aç.
Grab her!
Yakala onu!
Grab her legs! It's okay.
Ayaklarından tut!
Let's grab her and port out of here!
Hadi onu alıp buradan ışınlanalım!
- Grab her!
- Tutun onu!
When he drops the girl, you grab her and take her out of here.
Kızı düşürdüğünde onu al ve buradan çıkar.
You grab her and you take her out of here.
Onu yakala ve buradan çıkar.
Grab her hands.
Ellerini tut.
Grab her by the hind legs and swing it around.
- Arka ayaklarını tut ve etrafında savur.
Grab her!
Yakalayın!
- Why don't you grab her?
- Neden onu kapmıyorsun?
Mom died before I could grab onto enough to keep her alive in my head.
Annem ben onu canlı olarak hatırlayamayacağım kadar erken öldü.
Okay, look, we grab Helena, and he either trades his sword for her life, or we use her to buy more time until we figure out a way to separate him from his sword.
Tamam, bakın, Helena'yı yakalarız, ve o ya kılıcı bize verir, ya da kılıcı ondan uzaklaştırmanın bir yolunu bulana kadar bize zaman kazandırır.
I'll grab a beer and give her a kiss on the cheek.
Bir bira alıp yanağından öperim.
So, if you'll all just grab one of these two-by-fours -
Her biriniz şu köşedeki haydarları alırsanız- -
Get up, turn the computer off, grab whatever you took or printed out and give it to me.
Kalk ve bilgisayarı kapat. Bastığın her türlü belgeyi de bana ver.
We have to grab what we can carry and get out of here, now. What?
- Taşınır her şeyi alıp sıvışmalıyız!
We'll grab Granny and hold her ass for ransom.
Kocakarıyı yakalayıp fidye isteyeceğiz.
Don't you think it's funny that if I grab a woman's ass and she punches me she's fighting for her rights?
Sen olsan senin kıçına parmak atan kadına vurmaz mıydın? Bence gerekmez.
Then we'll grab the keys, go through the whole joint, cell by cell... and I will icepick the fucking spines of every prisoner in this division. Make paraplegics of all of them.
Tum anahtarlari aliyoruz, hucreleri aciyoruz... ve her mahkumu sirtindan bicakliyorum maksimum kargasa yaratmak icin.
- Get back here! - Grab her!
- Buraya gel!
After a while you grab her.
Bir süre sonra onu tutuyorsun.
He went to grab for her and all he got was air.
- Onu tutmak ister ama eli boşa gider.
I want to grab a few minutes with Carrie before she starts to work on her paper.
Carrie ödevine başlamadan önce onunla birkaç dakika geçirmek istiyorum.
Have you noticed that every time I mention her name you grab your stomach?
Onun adını her andığımda karnını tuttuğunu fark ettin mi?
I'll grab every guy's ass in this room.
Bu odadaki her herifin kıçını ellerim.
Always in the shadow, you always grab the crumbs.
Her zaman gölgede, arka planda kalırsın Her zaman artıklarla yetinirsin.
When the slavers come, they're gonna grab every able-bodied man, woman, and child they can find, and kill anyone who gets in their way.
Köle tacirleri geldiğinde her dinç adamı yakalayacaklar kadınları bulabildikleri çocukları... Onlar yollarına çıkanları öldürecekler.
And when she managed to grab onto you, you broke her arm.
Size tutununca da kolunu kırdınız.
Grab them both, and take'em back to Manticore.
Her ikisini de al ve Manticore'a geri götür.
So I was wrong. Anyway, we wouldn't have had to kill him if this idiot didn't grab the wife.
Her neyse, Eğer şu gerzek kadına saldırmasaydı, adamı öldürmek zorunda kalmazdık.
You grab onto her, your hands will disappear.
Ona tutunursan ellerin kaybolur gider.
Grab her.
Getir onu Monica.
My dad's whole thing is, you just gotta grab the bull by the balls.
Babam her zaman boğayı testislerinden yakalamalısınız derdi.
I'm really sorry, but I'm afraid you're gonna have to come with us while we grab a bite, and then we'll go get your money afterwards, OK?
Çok üzgünüm ama korkarım biz bir şeyler yemeye giderken sen de bizimle gelmek zorunda kalacaksın. Paranı almaya sonra gideriz, tamam mı? Her neyse...
I never thought I'd meet her by having somebody grab me and say :
Biri beni yakalayıp " Senin için iyi bir kadın buldum...
Got to check everything,'cause they go through your stuff like it's a fucking grab bag.
Her şeyimi kontrol etmem lazım. Eşyalarımı alışveriş torbası gibi karıştırıyorlar.
I want you to grab what's breathing on that boat and you leave everything else behind!
O gemide nefes alan ne varsa almanızı... ve kalan her şeyi bırakmanızı istiyorum!
If you're out of breath grab your opponent.
Her yoku deneyin... ve sağ dönün.
Do you realize that this is a bed and i could reach out and grab you?
En az bin kere teklif ettim. İlişkimizin yürümeyecek olması çok yazık. Sana yetişeyim derken her yerime kramplar girer.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]