Great talk traduction Turc
577 traduction parallèle
He came back last week with great talk... of lying in a lake of fire without you- - how he had to see you to live.
Geçen hafta sensiz cehennemde olduğuna dair... yalanlarla geri geldi, senin yaşadığını görmek zorundaymış.
That was great talk.
Harika bir konuşmaydı.
Say, there's a great new mulch for replanting I wanted to talk to you about.
Size anlatmak istediğim müthiş bir bitki yastığı yöntemi var.
But Billings is coming to talk to you about the great American tour.
Ama büyük Amerika turnesi için Billings görüşmeye gelecek.
If I were to talk to an iceberg about the great suffering in my heart even the iceberg would melt.
Eğer kalbimdeki, büyük acılar hakkında bir buzdağıyla konuşacaksam sanırım onu eritebilirim.
Tell him the Great White Father who speaks over the singing wire is... sorry for the wounding of his indian son... but that the lightning talk is strong medicine and it must go through.
Ona şarkı söyleyen telden konuşan Büyük Beyaz Baba'nın Kızılderili oğlunun yaralanmasından dolayı çok üzgün olduğunu söyle, ama bu ışıklı konuşma güçlü bir ilaçtır ve buradan geçmek zorundadır.
Great gentlemen, brave soldiers. I hope you talk to Sir Richard's arrest. It is a scandal.
Umarım hapishaneyi denetlediğinde gördüklerinden çok hoşlanır.
You're great hands to talk, you are. But when it comes to fighting', that boy there be a better man than any two of you.
Konuşmaya gelince çok iyisiniz, ama iş kavgaya gelince şu küçük çocuk bile, hepinize beş basar!
Don't talk like that about Georgia, or Jonathan. He is a great man.
- Georgia yada Jonathan hakkında böyle konuşma O harika bir adam
They talk about grandfather and great-grandfather and so on and the trade the family has carried on for years.
Durmadan büyük-büyük-büyük dedelerimden bahsediyorlar. Aile mesleğini yıllarca nasıl sürdürdüklerinden.
Well, you're a great one to talk.
Şey, konuşmaya gelince, üstüne yok.
Be great for two normal guys to get together and talk about world events, in a normal way.
İki normal insanın... normal normal oturup dünyada olup bitenlerden konuşması harika.
I think there's a great deal to talk about.
Bence konuşacak çok şey var.
I heard a great priest talk.
Büyük bir rahibin şöyle söylediğini duydum.
If we talk bouquet, not great.
Eğer biz konuşursak, kokusu kaçacak.
All they talk about is my little brother who always writes to the Great Pumpkin.
Tek konuştukları, sürekli Büyük Balkabağı'na yazan küçük kardeşim.
- Don't talk like that. The Great Pumpkin knows what kids have been good and what kids have been bad.
Büyük Balkabağı, hangi çocuğun iyi ve hangi çocuğun kötü olduğunu bilir.
Talk about woman rights to great Kabuna.
Büyük Kabuna'la kadın hakları hakkında konuşur.
I know you scientists will have a great deal to talk about, everything far over my head, so if you will excuse me.
Siz bilim adamlarının bir hayli konuşacak şeyi olduğunu biliyorum benim kafam hiç almıyor, o yüzden müsadenizle.
You talk as if this is some great civilized, non-violent place
Bu ülke sanki çok uygarmış, hiç şiddet kullanmazmış gibi konuştun
Uh, well, look, I'm sure both of you have a great deal to talk about, so I'm gonna run along.
- Oh, tamam, bakın, Eminim ikinizin konuşacağı çok şey vardır - O yüzden ben kalkayım
It's great to have someone to talk to.
Konuşabilecek birini bulmak harika bir duygu.
It's great to have someone to talk to I bet you'd like to use that rifle again.
İddiaya varım bu tüfeği yeniden kullanmak hoşunuza gidecektir.
There's been a great deal of talk about flying machines, although so far no one's been able to get more than a few feet off the ground.
Uçan makineler hakkında konuşulacak çok şey var. Ancak şu ana kadar hiç kimse yerin altına birkaç metreden fazla inmeyi başaramadı.
Joanna and I talk a great deal.
Joanna'yla çok sohbet ederiz.
Tell her I'm feeling great... and I wanted to talk to her.
Ona çok iyi hissettiğimi söyleyin. ve onunla konuşmak istediğimi.
! The Great 0mnicognate Neutron Wrangler could talk all four legs off an Arcturan megadonkey, but only I could persuade it to go for a walk afterwards!
Harika 0mnicognate Nötron Çobanı bir Arcuran eşeğinin dört ayağını da konuşarak sökebilir, ama sadece ben bundan sonra yürüyüşe çıkmasını sağlayabilirim!
You know, Gordon Craig used to talk about... why is there gold or silver in the churches or something - the great cathedrals... when actors could be wearing gold and silver?
Bilirsin, hani Gordon Craig'in bir sözü vardır neden kiliselerde veya büyük katedrallerde, altın ve gümüşler vardır oysa ki aktörler altın ve gümüşleri giyebilirler?
Tonight you and I are going to talk in great detail about the Davis Agreement, all the associated treaties, and the American Revolution in particular.
Bu gece, sen ve ben, Davis Antlaşmasını detaylı olarak konuşacağız. Tüm alakalı antlaşmaları ve özellikle de Amerikan Devrimini de.
But the pleasures of the court, Sire, the music, the talk, the hunts and the balls and the great feasts -
Ama Majesteleri Sarayın keyfi müzikle sohbetle, ava çıkmakla, balolar ve büyük festivallerle çıkar.
If you had to talk to today's and yesterday's great directors, for what reasons would you thank each of them for what you feel they gave you?
Günümüzün ve geçmişin en büyük yönetmenleri ile konuşmak zorunda kalsaydınız, size verdikleri hangi histen ve nedenden dolayı her birine teşekkür ederdiniz?
You can talk about the Steelers-Bears game Saturday or you could reminisce about really great World Series.
Cumartesi günkü Steelers-Bears maçını... veya Dünya Şampiyonasındaki eski maçları konuşabilirsiniz.
Oh, great, I gotta talk to you.
Oh, harika. Senle konuşmam gerek.
I'll talk to you later. Great.
Sonra konuşuruz.
- Can we talk? - Great poker player.
- Konuşabilir miyiz?
But one day, to my very great surprise, he began to talk to me about his family.
Ama bir gün beni şaşkınlıktan afallatarak ailesinden bahsetmeye başladı.
That is a great idea, because there's nothing to talk about!
Bu harika bir fikir, çünkü konuşulacak birşey yok!
I mean, all we ever do is sit around and talk about how great it would be if we went to parties, right? And...
Partiye gitsek ne harika olurdu diye konuşuyorduk.
If there's anything you want to tell me or talk about, anything I can do, just let me know. ( door shuts ) You could read me the last chapter of Great Expectations.
Eğer bana anlatacak yada söyleyeceğiniz bir şey varsa, elimden geleni yapabilirim, yeter ki bileyim. BanaBüyük Umutlari adındaki eserin son bölümünü okuyabilirdin.
You think you could talk your little group into going to see The Great Sheldrake's magic show?
Deleğe grubunun muhteşem Sheldrake sihirbazlık gösterisine gitmek için ikna edebilir misin?
It is so great that I'll get my mom to talk to the Andersons about you.
Harika. Anneme söyleyeyim de Anderson'larla senin hakkında konuşsun.
There was a high-ranking official from the forestry department, an elected member of parliament, technical experts... And there was a great deal of talk.
Orman Bakanlığından üst kademe bir memur bir mebus, teknik uzmanlar mevcuttu ve konuşmalar gırla gitti.
How great to be able to talk to you!
Sizinle konuşmak ne büyük bir şeref!
You talk a great game, let's see some action.
Konuşmak kolay, biraz iş yaptığını görelim.
YOU AND I HAVE A GREAT DEAL TO TALK ABOUT.
Sen ve benim konuşacak çok şeyimiz var.
It's so great to talk to a girl and not have to ask "what's your major?"
Bir kızla konuşmak ve ona "branşın ne?" diye sormamak ne güzel
Great. Now that we know who everyone is, can we talk about what's best for this man?
Güzel, kimin kim olduğunu öğrendiğimize göre artık bu adam için en iyisinin ne olduğundan bahsedelim mi?
This morning I... lt'd be a great help if I could talk to you about the men from time to time.
Bu sabah ben... Zaman zaman sizinle adamlar hakkında konuşursak, çok faydalı olacak.
I'm here to talk about the great sums of money that you two are making off my music and the little I see in return.
Giant'tan bahsetmeyelim. Benim müziğimden tonla para kazanmanızdan benim ise pek karşılık göremememden bahsedelim.
The Belgians want a bloody great bond posted before we can use it but we'll talk them out of that one.
Belçikalılar yüklü bir teminat istiyorlar ama onları vazgeçiririz.
In an effort to salvage what little time we have left, let me smear this goo on you, and then I will build us a cosy little fire and we'll snuggle up with a blanket and talk about New York and all the great times we've had over the years,
Kalan dar vaktimizi kurtarma çabamızın bir parçası olarak bu bulamacı vücuduna sürmeme izin ver. Sonra da şöminede içimizi ısıtacak bir ateş yakıp bir battaniye alır, ateş karşısında New York ve oradaki güzel günlerimizden konuşuruz, ve haftasonunun kalanında M ile başlayan o kelimeyi hiç ağzımıza almayız. Tamam mı?
talkies 34
talk 1219
talking 358
talks 18
talkie 126
talked 42
talk to you tomorrow 30
talk to me 2348
talk to you soon 72
talk to the hand 19
talk 1219
talking 358
talks 18
talkie 126
talked 42
talk to you tomorrow 30
talk to me 2348
talk to you soon 72
talk to the hand 19
talk to you later 250
talk to her 263
talk soon 65
talking to yourself 25
talk later 61
talk me 19
talk to my lawyer 20
talk to your father 18
talking about me 21
talk me through it 21
talk to her 263
talk soon 65
talking to yourself 25
talk later 61
talk me 19
talk to my lawyer 20
talk to your father 18
talking about me 21
talk me through it 21