Hard at work traduction Turc
518 traduction parallèle
He was hard at work in Bel-Air, making with the golf sticks.
Bel Air'de golf sopalarıyla ter döküyordu.
The village blacksmith is hard at work
# Yorulmak nedir bilmez hiç
Hard at work, I see.
Görüyorum ki sıkı çalışıyorsun.
- Everyone hard at work?
- Herkes işte sıkı çalışıyor mu?
Hard at work, I see.
Bakıyorum da iş başındasın.
"Gave them all up, now I'm hard at work. The fields are blooming!"
Onları geride bırakalım, Çiçekler açıyor kırlarda!
We're hard at work.
Çok çalışıyoruz.
We've all been hard at work today, haven't we, my dears?
Bugün çok çalıştık, değil mi çocuklarım?
My medulla oblongata is hard at work, apparently breathing, apparently pumping blood, apparently maintaining a normal physiologic temperature.
Beynimdeki omurilik soğanı tam kapasite çalışıyor, nefes alıyor, kan pompalıyor, normal fizyolojik ısıyı koruyor.
There's four of them hard at work.
Burada çalışan dört kişi var.
Hard at work, Fedot Yefgrafovich?
İş mi yapıyorsun, Fedot Evgrafiç?
Of course, Connie Marble was also hard at work... and in the first cut of the film... life was even worse for poor Channing the butler.
tabiî ki, Connie Marble işte çok zordu... ve filmin ilk çekiminde... Channing için hayat daha da zordu.
- I said, " Daddy's still hard at work on the windows of St. Nicholas, our 16th century church.
- Baban St. Nicholas'ın... pencereleri üzerinde çalışmaya devam ediyor. Bu 16.yy'dan kalma güzel bir kilise. Harika bir iş yapıyor.
Old'uns and young'uns hard at work making good ships.
Yaşlı ve genç işliler, iyi gemiler üretmek için çalışıyorlar.
All charges have been dropped, and according to one company source, the Ampco art department is hard at work designing a new logo.
Tüm suçlamalardan vazgeçildi. Bir şirket kaynağına göre Ampco'nun grafikerleri yeni bir logo için sıkı çalışıyorlar.
Old Mito, I see you're hard at work as usual.
Mito Amca!
May I presume whilst you were staring at the wall, and not at your terminal like your other little friends here you were, in fact, hard at work solving this little equation?
Buradaki diğer arkadaşların gibi bilgisayarına değil de duvara baktığın sırada aslında bu küçük denklemi çözmeye çalıştığını varsayabilir miyim?
He was hard at work, about 20 kilometres from where the official inspection had taken place.
Teftişin vuku bulduğu yerden yirmi kilometre kadar uzaklıkta harıl harıl çalışıyordu.
Hard at work?
Kolay gelsin.
Our Young Master isn't interested in the world at all to work hard as a proper magistrate.
Doryunnim bir yargıcın ilgilenmesi gereken şeylerle ilgilenmeyen biri.
They work so hard at living, they forget how to live.
Yaşamak için çok çalışıp nasıl yaşanacağını unutuyorlar.
If you go to New York and work hard at your business... and if you are successful... you can come back here and ask me for my Margaret.
New York'a gidip, yeni işinde çok çalışır... ve başarılı olursan... buraya dönüp benden Margaret'i isteyebilirsin.
Paul ain't able to do a hard day's work at the garage yet.
Paul henüz garajda ağır iş yapmaya hazır değil.
We have to work hard at it!
Bunun için çok çalışmalıyız!
And in a month or two... In a month or two you'll be back at work, hard work.
1-2 aya gayet... 1-2 aya işe geri dönmüş olacaksın, hem de oldukça sıkı!
We needed a house where they could feel at home, after a hard day of work.
Zorlu bir çalışma gününden sonra, kendilerini evdeymiş gibi hissedebilecekleri bir yuvaya ihitiyacımız vardı.
Well, if you're patient and work hard at it... it may be all you'll need to live by.
Neyse, Eğer kararlı olur ve sıkı çalışırsan üzerinde.. Hayata ihtiyacın olan her şeye değecektir.
You newspaperwomen work hard at your job, don't you, Miss Gill?
Siz kadın gazeteciler çok çalışıyorsunuz Bayan Gill.
You work pretty hard at the theater, don't you?
Tiyatroda çok yoğun çalışıyorsunuz değil mi?
I work too hard at the Draft Board.
Askerlik şubesinde çok çalışıyorum.
Please continue to be happy together not that you really need to work hard at that.
Mutluluğunuz daim olsun gerçi bu konuda çok çabalamanıza da gerek kalmayabilir.
I never work this hard at the office.
Ofiste hiç bu kadar çok çalışmıyorum.
Do you work at it hard?
- Sık ibadet eder misiniz?
But I just as soon had cleaned out our pigsty at home, it's not half so much hard work.
Ama evimizdeki domuz ahırını temizlemek bile bu kadar vakit almıyordu. O iş, bunun yarısı kadar bile değil.
You really work hard at hating, don't you, Morrison?
Zorla nefret etmeye çalışıyorsun, değil mi, Morrison?
You still work so hard. Come, let's have our meal
Biraz ara ver'de birşeyler atıştıralım.
We both work very hard to make love at least twice a week... so if we don't tonight... there's going to be a lot of pressure on us to catch up.
Haftada en az iki defa sevişmek için çok çaba gösteriyoruz yani, eğer bugün yapmazsak arayı kapatmak için üzerimizde çok baskı oluşacak.
Why do you work at it so hard, proving to yourself you're a son of a bitch?
Bunda neden bu kadar çok uğraşıyorsun, orospu çocuğu olduğunu kendine kanıtlamak için mi?
We might have to work as hard over there as we do here at home.
Orada burada çalıştığımız kadar çok çalışmamız gerekebilir.
If I work hard, she will let me study at night.
Eğer çok çalışırsam, akşam okumama izin verecek.
The thing is, I drive a taxi at night, so it's kind of hard for me to work in the day.
Ben gece taksicilik yaptığım için gün içerisinde çalışmam zor.
Hard work doesn't pay at all, it's time that is misspent.
Çok çalışma görmez karşılık her zaman, Aslında zamandır kötü kullanılan.
The old man made himself look hard at the raven and saw that it was not a great bird from the sky but the work of men like himself.
Yaşlı adam sert Kuzgun bakışını kullandı ve onun gökyüzünden daha büyük bir kuş olmadığını gördü fakat içinde kendisi gibi erkekler çalışıyordu.
You and all your gang, you think that because you are rich you can sneer at people who've had to work hard, people who've had to fight to get a decent education, that you can do just as you please.
Sen ve tüm çeten, sırf zengin olduğunuz için, iyi bir eğitim almak için çok çalışmak zorunda olan insanları küçümseyebileceğinizi düşünüyorsunuz, çünkü sizin buna ihtiyacınız yok, paranız her işi hallediyor nasıl olsa.
Work damn hard at it.
Çok da sıkı çalışıyorum.
You work so hard at getting these people to want you... when it's not even you that they want!
O insanların seni istemesi için uğraşıp duruyorsun halbuki istedikleri sen değilsin bile!
Ching Fong Tin, work hard on this and score in the first round.
Ching Fong Tin, bu çalışma zor, ilk atışta skor yapmalısın.
- its hard to get me outta sweat pants y'know cause your usually running around tryin a get stuff done when your not at work y know the sneakers are on and the sweat pants are on
O yüzden her zaman spor ayakkabılarımı ve eşofmanlarımı giyerim. - Kirsten hâlâ giyinmemişsin. - Julie çok iddialı giyiniyor.
At last we're leaving Paris after those years of hard work that poisoned our tranquility.
Bunca yil huzurumuzu kaçiran yogun islerden sonra nihayet Paris'ten ayriliyoruz.
But is hard at work at the Mantle Clinic...
- Mantle Klinik'te iş başında.
Boy, what a hard day at work I had today.
Yardım edin. Evet, millet.
at work 238
work 1509
works 73
workers 297
working 544
worker 183
worked 56
work in progress 22
work it 115
works like a charm 20
work 1509
works 73
workers 297
working 544
worker 183
worked 56
work in progress 22
work it 115
works like a charm 20
works for me 181
work your magic 26
work for you 20
work stuff 34
working late 62
work here 19
working hard 48
work it out 99
working together 81
work hard 130
work your magic 26
work for you 20
work stuff 34
working late 62
work here 19
working hard 48
work it out 99
working together 81
work hard 130
working on it 161
work with me 70
working girl 21
working out 31
work faster 33
work harder 35
work together 45
work is work 17
work out 27
work with me here 27
work with me 70
working girl 21
working out 31
work faster 33
work harder 35
work together 45
work is work 17
work out 27
work with me here 27