Have a look traduction Turc
11,412 traduction parallèle
Have a look at this, OK, because this is winning in Canada.
Şuna bir bak, Peki, bu Kanada'da kazanışın.
Play the tape, let's have a look.
Bandı oynat, şuna bir bakalım.
Now we're driving up to have a look at a set mid-construction of a fishing village set north of the Wall.
Şu an, Duvar'ın kuzeyindeki bir balıkçı köyüne ait set inşaatına bakmaya gidiyoruz.
- Rock and roll, so... shall we have a look...
- Müthiş. - Şimdi de kıyı...
Hey, can I have a look at that?
Şuna bir bakabilir miyim?
I can let you have a look at him, for two bits.
Bir iki papele onu görmene izin verebilirim.
I asked him to have a look at the inner workings of the Atherton Foundation.
Kendisine, Atherton Kurumu'nun kendi içinde nasıl çalıştığına bir bakmasını rica ettim.
- Stand up, let's have a look at you. Come on.
Hadi bakalım.
- Let's have a look!
- Ver bir bakayım!
Let's have a look.
Hemen bakalım.
Have a look at the brochure.
- Evet. - Broşüre bir göz atın.
But we have a look the whole picture.
Ama tekrar ediyorum, olaya dar bir açıdan bakamayız.
I'm just going to... Let's have a look what we've got.
Görelim bakalım elimizde ne var?
Let's have a look.
Bakalım bir.
Suze, have a look at this, will you?
Suze, şuna bakar mısın lütfen?
Have a look for yourself.
Al işte. Kendin bak.
Anyone who seems to fit Condé's description, no matter their rank, is held till I can have a look at them.
Condé'tarifine uyan herkes, ünvanları ne olursa olsun, biz onu görene kadar tutuluyor.
Look at you, you have become a human treat.
Şu haline bak, sevgi dolu bir adam oldun.
Look, you clearly have a significant bug up your ass about this, Walt, but I can't let you disturb a citizen based on this thin evidence, particularly since you've played so fast and loose with protocol.
Bak, belli ki bu konuda ciddi şekilde titizleniyorsun, Walt, ama böyle bir delile dayanarak bir vatandaşı rahatsız etmene izin vermemem. özellike de kuralları acele ve gevşek işlettiğin için.
Look, I am really tired, and I have to interview a witness at the crack of dawn, so I am gonna go home.
Bak gerçekten yorgunum ve sabahın... köründe bir şahit ile görüşeceğim, onun için eve gidiyorum.
Hey look, I have a growing child who needs to eat, so everybody just back off.
Benim yemek yemesi gereken büyüme döneminde bir çocuğum var o yüzden düşün yakamdan!
Look, if she's in love with a guy named Marty in 1955, then she has a kid, she names him Marty and that kid grows up to look exactly like the Marty that she fell in love with, they're either gonna bone or she's gonna have a nervous breakdown or both.
Bak, 1955'te kadın ismi Marty olan bir adama aşık olur ondan çocuğu olur da ismini Marty koyarsa ve çocuk büyüdüğünde sevdiği adam Marty'nin tıpatıp aynısı olursa, onlar da sevişir mi yoksa kadın sinir krizi mi geçirir yoksa ikisi birden mi?
He's not supposed to have visitors until tomorrow, but I'll look the other way for a few minutes.
Yarına kadar ziyaretçisi olmaması gerek ama birkaç dakika başka tarafa bakacağım.
Thousands of years, the only way that people could look at themselves was in a pool of water. Now we have photos of ourselves taking photos of ourselves.
Binlerce yıldır insanlar kendilerini ancak suyun yansımasından görüyorlardı, şimdi kendi kendimize fotoğraf çekiyoruz.
Look, it doesn't have to be a complete paper.
Bak, bir sayfa olmak zorunda değil.
Look, Jess, if you want those computers, we have a lot of work to do and not a lot of time to do it.
Bak, Jess, eğer o bilgisayarları istiyorsan yapacak çok işimiz var ve zaman az.
Look, Mike, you know I've had a pain in my heart that my dad and his brother have had this rift.
Bak Mike, kalbimde babamla amcamın arasında sürtüşmeyle yaşadım.
So, look um, I'm not a grief counselor, but if it's any consolation, I have had to kill and bury loved ones before.
Yas danışmanı değilim ama faydası olacaksa daha önce de sevdiklerimi öldürüp gömmek zorunda kaldım.
Take a look at this place, why do you have to find anywhere else?
Bu şehir benim kanım ve terimle yoğruldu.
- Got it. Have the lab process the blood to look for a DNA match to Aleko.
Laboratuvar da, Aleko ile DNA eşleşmesi için kana baksın.
Okay, look, I have a web series, all right?
Benim internetten yayınladığım dizim var, tamam mı?
And, Mom, if you have any doubts how a showbiz kid will turn out, just look at all of them!
Ve anne, şov dünyasının çocukları ne hâle getirdiğine dair şüphen varsa diğer çocuklara bakman yeterli!
I have promised Mr Marlott that I will look after you.
Bay Marlott'a size bakacağıma söz verdim.
I'd like to have a further look at that spaceship, but what about those things that aren't ghosts?
Uzay gemisine biraz daha göz atmak istiyorum ama o dışarıdaki hayalet olmayan şeyler ne olacak?
And given how unwieldy it is to carry a dead body... that's research, not experience... well, then he wouldn't have gone very far before burying it, which means we just have to look for freshly disturbed dirt
Ve cesedin hantallığından dolayı ne kadar zor taşınacağını göz önüne alırsak- - Araştırmadan dolayı biliyorum, tecrübe ettiğimden değil. Gömmeden önce çok uzak bir mesafe gitmemiş olmalı bu da bizim yeni bozulmuş toprak aramamız gerekiyor demek burada, bu genel alanda.
He was just a brave man, and that's what he brought me up to be, and if he'd have been looking down on me now, if I was sat here, laying down there crying, he'd look at me and he'd go,
O cesur bir adamdı işte ve beni de böyle yetiştirdi. Şu an yukarıdan bana bakıp burada oturduğumu ve ağladığımı görseydi, suratıma bakar ve " Shaun, lanet olsun.
Look, I'm just saying, she's been surviving on her own for quite a while now, and - - and then partly because she doesn't have anybody to answer to.
Demek istediğim uzun zamandır kendi başına hayatta kalmış ve bu yüzden cevap vermesi gereken kimse olmamış.
Since we don't have a selfie stick, let's just take it with this. Look over here!
Selfie çubuğumuz olmadığına göre biz de bunu kullanalım.
Hey, you must not have gotten a good look. Or you were mistaken about them...
İyi bakmamışsındır ya da yanlış anlamışsındır.
Look, if he's putting together a coalition, we have to stop him before it reaches critical mass.
Eğer bir koalisyon kuruyorsa kritik sayıya ulaşmadan önce engel olmamız gerek.
" Look, we have a private investigator involved in it.
" Bakın, olayı inceleyen özel bir dedektifimiz var.
I mean, look. I have enough lawyers on speed dial to fill a stadium.
Bakın, hızlı aramada bir stadyumu doldurmaya yetecek kadar avukat var.
Look, I have a very important interview tomorrow morning.
Bakın, yarın sabah çok önemli bir görüşmem var.
Probably, have a look in the fridge.
- Olsa gerek, dolaba bir bak.
Look, a lot of guys would not have given that money to charity.
Bak, birçok adam o parayı bir hayır kurumuna bağışlamazdı.
- Look, you don't have a say in the matter, pal.
- Söz hakkın yok, dostum. Kesinlikle var.
Uh, I'm... I'm just wondering, have you had a chance to look at the designs?
Merak ediyorum da tasarımlarıma bakma şansınız oldu mu acaba?
Well, considering the fact that you actually have to eat as a human, I just wanted to give you a little taste of what your dinner's gonna look like.
İnsan olduğunda yemek yemen gerekeceğini düşünürsek yiyeceğin şey nasıl olacak bir görmeni istedim.
I don't have a name. But you can look her up.
Adını bilmiyorum ama araştırıp kimliğini bulabilirsiniz.
Look, I'm doing you a favor by keeping this off the record because you and I both know that you have helped Emily cover up things in the past.
Bu konuşmayı kayıt dışı tutarak sana iyilik yapıyorum. Geçmişte Emily'nin yaptıklarını örttüğünü ikimiz de biliyoruz.
Miss Armistead didn't get a very good look at you that night, but her description was enough to make me think of you. I predict she'll have little trouble picking you out.
Bayan Armistead o akşam sizi pek iyi görememiş ancak tasviri bana içlerinden sizi seçmede pek sorun yaşamayacağını söylüyor.
have a look at this 93
have a look around 35
have a look at that 18
have a wonderful day 25
have a good day 670
have a nice day 823
have a nice weekend 44
have a good day at work 18
have a good weekend 70
have a good week 16
have a look around 35
have a look at that 18
have a wonderful day 25
have a good day 670
have a nice day 823
have a nice weekend 44
have a good day at work 18
have a good weekend 70
have a good week 16
have a good time 307
have a good flight 33
have a great day 179
have a good night 530
have a nice evening 85
have a seat 2672
have a good one 237
have a nice trip 114
have a nice night 84
have a good evening 130
have a good flight 33
have a great day 179
have a good night 530
have a nice evening 85
have a seat 2672
have a good one 237
have a nice trip 114
have a nice night 84
have a good evening 130