He is good traduction Turc
3,794 traduction parallèle
He actually slept with two of my daughters but he is good.
Kızlarımdan ikisiyle yattı, ama gerçekten iyi.
He is good!
O iyidir.
He taught me a lot, and he is good at fighting!
Bana çok şey öğretti. Ve dövüşte iyidir.
He is a good man.
O iyi biri.
Now Sulu's a good man, but he is no captain.
Sulu iyi biri ama kaptan olamaz.
It was stupid, and I know Ben is a good guy and he didn't deserve that.
Benim hatamdı ve biliyorum Ben iyi biri öyle bir hareketi haketmedi.
I am, you see. A person who makes good use of what he kills shouldn't have to worry about what time of year it is or whose fucking land he's on, right?
Ben, görüyorsun kendini öldüren şeyin ne olduğu konusunda endişelenmeyen biriyim.
If he does publish and the writing is actually good, it will be a second act unlike almost any American writer has had.
Yayınlanırsa ve yazdıkları gerçekten iyiyse hiçbir Amerikan yazarın varamadığı ikinci sahneyi yaşatır.
He really is flying, Paul, and he looks so good here, making his big return to the Tour de France.
Resmen uçuyor Paul. Fransa Bisiklet Turu'na büyük dönüşünde muhteşem görünüyor.
Is he a good kid?
O iyi bir çocuk mu?
I cannot say if he is any good but maybe you could kindly look and see if our Holy Mother guides his hand.
Bunun kötü birşey olduğunu söyleyemem eğer doğru bir şekilde anlayabilirsen bunun koruyucu annemizin dünyadaki bir eli olduğunu görebilirsin.
He is very good... but I'm Ink,
Çok iyidir. Ama ben Ink'im.
He is a good man...
O iyi bir adam...
- He is a really good actor.
- Gerçekten de öyle değil mi?
He is in such good hands.
Çok da emin ellerde.
He is a good liar.
İyi bir yalancı.
Julian's a computer hacker, he comes from that ideology that all information is good, and everything should be published.
Julian bir bilgisayar korsanı, her bilginin iyi olduğuna ve her şeyin yayımlanması gerektiğine dayanan bir ideolojiden geliyor.
Mr. Assange can say whatever he likes about the greater good he thinks he and his source are doing, but the truth is they might already have on their hands the blood of some young solider or that of an Afghan family.
Eline kan bulaştı Bay Assange kendisinin ve kaynağının yaptığı şey hakkında istediğini söyleyebilir Amiral Michael Mullen Genel Kurmay Başkanı ama gerçek şu ki, şu anda ellerine genç bir askerin veya bir Afgan ailesinin kanı bulaşmış olabilir.
He told me that you being in jail even for one day was hurting his business, which apparently is really good.
Dedi ki senin hapiste bir gün bile durman onun işine zarar veriyormuş ki anlaşılan işleri yolundaymış.
He didn't hurt us. He is a good man.
Bize zarar vermedi, o iyi biri.
I mean, yeah, he's had some bad luck, but he is a good guy.
Evet, Sadece şansı yaver gitmedi ama, aslında çok iyi çocuktur.
Give me one fucking good reason I shouldn't shoot him like the dog that he is.
Bu iti vurmamam için bana tek bir sebep söyle!
- He is a good man.
- O iyi bir adam.
- He is a really good, but the.
- Ama, o gerçekten iyi.
It turned out that he had made a good deal. But that's what traders do!
Tüccar iyi iş çıkardı da zaten işi bu değil mi?
And you know how important he is in the Party. I could give you a third of the local chairmen, maybe some MP's, but that's not enough to have a good chance.
Bence bölge başkanlarının üçte birini kapatırsın parlamento grubunda belki biraz daha fazlasını ama bu yine de yetmez.
Most of our younger viewers now think of him as a myth many others still debate whether his one-man war on crime was right or wrong but this reporter hopes that wherever he is, he's enjoying a toast with good friends.
Genç seyircilerimizin çoğu onun bir masal olduğunu düşünüyor. Diğer pek çok kişi ise hâlâ suça karşı açtığı tek kişilik savaşın doğru mu yanlış mı olduğunu tartışıyor. Fakat şahsen, şu an her neredeyse dostlarıyla kadeh kaldırdığını umuyorum.
Oh, good, because he is awesome.
Oh iyi çünkü o harika.
He said giving me any money is as good as flushing it down the toilet!
Bana para vermek tuvalete atıp sifonu çekmek gibiymiş, öyle dedi.
- Some good he is, then.
- Bir işe yarıyormuş o zaman.
I tolerated it because he was good at what I needed him for.
Bunu görmezden geliyordum çünkü ihtiyacım olanı karşılamada iyi iş çıkarırdı.
Look, Jan is good for business, but he don't have the heart.
- Bak şimdi. Jan iş konusunda oldukça iyi. Ama onda yürek yok.
The only way Datak could've got his hands on that is if he's in bed with the Earth Republic and your good buddy Colonel Marsh.
Datak'ın onu alabilmesinin tek yolu Dünya Cumhuriyeti ile işbirliği içinde olması ve senin kankan Albay Marsh ile tabii.
I would be just as good as he is if they gave me all that money.
O kadar para kazansaydım ben de çok iyi olurdum.
He is an NRI, Baa... good, simple guy... this is his photo.
O bir NRI, Baa... o çok iyi çok basit bir genç... işte fotoğrafı.
Ever smiling guy. He is a good catch, Kanji.
Gülümseyen bir adam, iyi denk getirmişsin, Kanji!
Derek is on me about this. If I can't get him something good, he is gonna start taking some of your songs
Eğer iyi bir şeyler yazamazsam, bazı şarkıları...
The good news is, is he knows you were ready, and he's very excited.
Ama iyi haber, hazır olduğunuzu biliyor ve çok heyecanlı.
Chris is good with computers, and so he gets paid for that... and you're an attorney and that's your gift, you know... and I have tits, and I'm not sorry that I let men use me once in a while.
Chris'in arası bilgisayarlarla iyi ve parasını bununla kazanıyor sen avukatsın ve bu senin yeteneğin bende de bu memeler var, ve erkekler beni arada bir kullandığı için üzgün değilim.
He is full of good news.
Bize iyi haberler veriyor.
King Horik resists your claim, but still, in good faith, he is willing to settle with you.
Kral Horik iddianıza karşı çıkıyor. Ama yine de, samimiyetle söylüyorum ki sizinle uzlaşmaya gönüllü.
Because he is a good man, he finds it hard to say "No."
Çünkü o iyi biri. Kolayca reddedemiyor.
Aidan is a good man. He's a vampire, and his unnatural strength, in combination with his predisposition for violence, makes him a threat to us all.
O bir vampir ve doğadışı gücü şiddete olan eğilimi birleşince hepimiz için bir tehdit oluşturuyor.
Mako is the only one who suspects that Varrick is up to no good, but can he prove it?
Mako, Varrick'in kötü bir şeyler planladığından şüphelenen tek kişidir. Fakat bunu kanıtlayabilecek midir?
Is he okay? He has good days and bad days.
- İyi günleri de oluyor, kötü günleri de.
"the spirit of the lord is upon me, " because he has anointed me " to preach good news to the poor.
Rab'bin Ruhu üzerimdedir çünkü O beni, müjdeyi yoksullara iletmek için meshetti.
Well, George is simply playing good Samaritan to a woman he hardly knows.
George, henüz adam gibi tanımadığı bir bayana karşı şefkâtli adamı oynuyor.
Is he a good worker?
Çalışkan mı?
The good news is that Sebastian is being treated, so he's in no danger.
İyi haber şu ki, Sebastian'a bakılacak böylece tehlikede olmayacak.
My good friend POTUS, my Gamma Chi brother, is gonna summon me to his office and he's gonna show me a sword and he's gonna tell me to take the sword and slide it down my throat until it comes out my ass.
- Hayır. İyi dostum Başkan, benim Gamma Chi kardeşim beni ofisine çağıracak ve bana bir kılıç gösterecek ve bana kılıcı alıp, boğazımdan aşağı sokup kıçımdan çıkarmamı söyleyecek.
Yeah, the thing about Thayer is, he is... such a good guy, but he also has this major chip on his shoulder.
- Evet, Thayer hakkında olan şu şey, o çok iyi bir çocuk, ama keza bu omuzunda büyük bir yük.
he is alive 57
he is mine 25
he is my brother 37
he is so cute 33
he is a doctor 16
he isn't 329
he is my friend 35
he is fine 24
he is 2605
he is not 130
he is mine 25
he is my brother 37
he is so cute 33
he is a doctor 16
he isn't 329
he is my friend 35
he is fine 24
he is 2605
he is not 130
he is lying 27
he is gone 57
he is handsome 23
he is a 27
he is here 120
he is dead 154
he is cute 35
he is my husband 34
he is sick 32
he is gay 17
he is gone 57
he is handsome 23
he is a 27
he is here 120
he is dead 154
he is cute 35
he is my husband 34
he is sick 32
he is gay 17