English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ H ] / Her boss

Her boss traduction Turc

1,452 traduction parallèle
But I did walk in on a fight she was having with her boss from the architectural firm a couple days ago.
Ama birkaç gün önce mimarlık firmasındaki patronuyla tartışırken gördüm.
Is that why she stole those files and tried blackmailing her boss?
Bu yüzden mi o dosyaları çalıp patronuna şantaj yapmaya çalıştı?
Hey, you're her boss.
Hey, onun patronu sensin.
Depending on who you asked, my date, Tanani, was either in prison for protesting the oppressive treatment of native Americans, or for stabbing her boss at the company picnic.
Tanani, ya Amerikan yerlilerine uygulanan baskıcı politikayı protesto etti diye, ya da şirket pikniğinde patronunu bıçakladı diye... ... hapse girmişti. Cevap, sorduğunuz kişiye göre değişiyordu.
Her boss is a guy named Rezian.
Patronu Rezian adlı biri.
Does she have any idea what her boss would do if he knew she was even in here?
Buraya geldiğini bilse patronu ne yapar biliyor mu?
I'm her boss, ok?
Ben O'nun patronuyum, tamam mı?
YEAH, HER BOSS CALLED ABOUT HER TWO DAYS AGO.
Sanırım uygun birini bulduk!
She's gonna marry her boss.
Patronuyla evlenecek.
He's just her boss... he probably treated her a little better, or has a little more money.
O sadece onun patronu. Ya ona iyi davrandı ya da biraz zengin.
AFTER YOU ARREST HER BOSS'S HUSBAND,
- Boş ver Brenda, onu rahat bırak.
Sooner or later a friend or her boss will drive her around in a coupe like this Tornado.
Eninde sonunda onu, bir arkadaşı ya da patronu tornado gibi bir coupe'yle dolaşmaya çıkarır.
Her boss has no idea where she went.
Patronu nereye gittiğini bilmiyor.
Give my card to his / her boss.
Patronuna kartımı ver.
And I talked to her boss for a long time.
Patronuyla uzun uzun konuştum.
Hey hey, Leo, while you're at it, why don't you tell her boss that you stole the key from her so she doesn't lose her job.
Hey hey, Leo, neden kızın patronuna gidip anahtarı ondan çaldığını söylemiyorsun? Böylece işini kaybetmez.
Has Wilhelmina Slater, Mode creative director, got over her humiliation of being passed over for the boss's son?
Mode'un sanat yönetmeni Wilhelmina Slater, patronun oğlundan sonra gelmesinin utancının üstesinden geldi mi?
The boss is giving us 50 yuan each!
Patron her birimize 50 yuan verecek!
I can't just ask my patients to wait because Dr. Cameron's boss won't let her come out and play!
Hastalarımdan, Dr. Cameron'un patronu gitmesine izin vermiyor diye, beklemelerini isteyemem.
Want I should take care of her, boss?
Onunla ilgilenme mi ister misin patron?
Yeah, I mean, I just met her, mom. She's my boss.
Evet, yani, daha yani tanıştık, anne,
When I told her that you and I hadn't consulted on it yet, she said that didn't matter because you and the boss here already had.
İkimizin daha onu muayene etmediğimizi söylediğimde, farketmediğini, çünkü senin ve patronun karar verdiğini söyledi.
She's our boss. I can't fire her.
O benim patronum, onu kovamam.
Any Ditch Clan member is a boss.
Her bir Hendek Klan üyesi patrondur.
I'm going to sell everything I got and buy a truck become a boss
Sahip olduğum her şeyimi satıp bir kamyon alıp patron olacağım.
Why? Because she'd found a picture of her mother, the concerned self-righteous mother, half-naked, cavorting with her father's boss.
Çünkü aşırı ahlaklı ve ilgili annesinin babasının patronunun kucağında çekilmiş yarı çıplak resmini bulmuştu.
It's only just begun. Even as we speak, I have to believe that the people above him are doing everything they can to isolate your boss and completely distance themselves from you.
Biz konuşurken bile eminim patronunun üstü kişiler onu senden uzak tutmak ve tamamen mesafe koymak için yapabilecekleri her şeyi yapıyorlardır.
When patty was my age, do you think she would have tolerated a boss like her?
Patty benim yaşımdayken kendisi gibi bir patrona katlanır mıydı sizce?
Patty's your boss. That doesn't mean that I have to like her.
Patty senin patronun, ama bu onu sevmemi gerektirmiyor.
Ok, give her a chance to make things right, that's what a good boss does.
Tamam, ona bir şans daha ver, iyi patronlar böyle yapar.
Looks like she was trying to get out before your boss killed her.
Görünen o ki, patronunuz onu öldürmeden önce kız kaçmaya çalışmış.
Your boss should've put a bullet in her.
Patronun kızı vurmalıydı.
Spill. She's sleeping with her new boss.
Yeni patronuyla yatıyor.
First of all, Peggy, I'm your boss, not your boyfriend.
Her şeyden önce, Peggy, ben senin patronunum,... erkek arkadaşın değilim.
You gotta hurry. My boss will be back any minute.
Çabuk olmalısın, patronum her an geri dönebilir.
Yuri's unique, her own boss and playful.
Yuri rakipsizdir, otoriterdir ve oyuncudur.
Boss, you know, we could snap a picture of him with a cell, e-mail it to Abby, get her to run it through photo-recognition.
Patron, cep telefonuyla resmini çekip Abby'ye gönderebiliriz. O da yüz tanıma programında taratır.
She gets to breathe, your boss gets her paperwork.
O da oksijenini alacak. Patronun istediği yazılı kağıtları.
It does everything you do and it doesn't boss us about.
Senin yaptığın her şeyi yapıyor. Ve bize patronluk taslamıyor.
Whoever these guys are, boss, they're very good.
Bu adamlar her kimse gerçekten çok ustalar patron.
Picking her up, boss.
Almaya gidiyorum patron.
Every town has a boss.
Her kasabanın bir patronu vardır.
There's got to be a way to talk to her, right, Boss?
Onunla konuşmanın bir yolu olmalı, değil mi patron?
We just pissed off the mob boss's wife because me and Dennis wouldn't bang her.
Mafya patronunun karısını kızdırdık çünkü Dennis ve ben onu becermedik.
If your boss likeswhat's on the silk, you may meet me hereevery thursday.
Patronun ipeğin üstündekini severse, benimle her çarşamba burda buluşabilirsin.
First she's tacky enough to throw herself at her husband's boss.
Basitliğe bak, kendini kocasının patronunun kollarına attı.
The boss is crazy about her.
Patron onun hakkında çıldırıyor.
I'm not, but I know Sara a little, and you don't have to boss her around.
Değilim ama Sara'yı biraz tanıyorum ve onu yönlendirmemelisin.
All right. Well, put her there, boss.
Pekâlâ.
They go out on day trips, Monday through Friday, from 2 : 00 in the morning to mid-afternoon, until the boss says they have enough.
Her gün, Pazartesiden Cumaya gece ikiden, ertesi gün öğleye kadar denizde kalıyorlar ta ki patron yeter diyene kadar.
You're always sorry, boss.
Her zaman üzgünsün, müdür.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]