His work traduction Turc
6,413 traduction parallèle
Lived for his work.
İşi için çalışmış.
- his work like a lifeline, an...
-... işe bağlıymış gibi sıkıca sarıldı...
You selfish bastard who only cares about his work and his feelings.
Daima kendi duygularını kendi işini düşünen bencil herif!
'His work is seen all over Barcelona.'
'Çalışmaları Barselona'nın her yerinde görülmekte'
I'd say this guy is in an exclusive relationship with his work.
Bence bu adam işiyle evli.
- Well, I'm... I'm sure worrying would affect his work more.
Eminim endişelenmek işini daha çok etkiler.
Because I was told his work would suffer if I didn't.
Çünkü etmezsem, işi etkilenir dediniz.
I'm familiar with his work.
Çalışma şekline aşinayım.
Apparently devoted so entirely to medicine and his work that he pushed everything else in his life away.
Görünüşe göre hayatındaki her şeyi bir kenara itmiş ve kendini yaptığı işe ve bilime adamış.
Positive, but I think I can replicate his work with the spirit vines and get us back on track.
Evet, ancak sanırım ruh sarmaşıkları ile olan işini tekrar edebilir ve bizi tekrar yola koyabilirim.
His work is too important.
Onun çalışması çok önemli.
Positive, but I think I can replicate his work with the spirit vines and get us back on track.
Olumlu, ama sanırım ruh sarmaşıkları çalışmasını çalışmasını yeniden yaparak, işleri yoluna koyabilirim.
Always came second to his work.
Önceliği hep işiydi.
Signs his work with a red metal lighter.
- Çalışmalarını kırmızı metal bir çakmakla imzalıyormuş.
His work was about what any of us are capable of, even you.
Çalışmanın amacı herhangi birinin neler yapabileceğiydi. Senin bile.
He's never gonna share his work with us.
Dosyayı asla bizimle paylaşmayacaktı.
He's got people shot, people missing, and he can still focus on his work.
Bir arkadaşı vuruldu, kayıp arkadaşları var ve hala işine odaklanabiliyor.
Did you ever discuss your husband and his work?
Kocanız ve işi hakkında konuşur muydunuz?
We love his work very much.
Yaptığı işe bayılıyoruz.
Collectors are right to covet his work.
Koleksiyoncular ona imrenmekte haklı.
After Mr. DeMasi completed his work, he returned the original to you, which you, of course, destroyed.
Bay DeMassi işini tamamladıktan sonra aslını size iade etti. Siz tabi ki de yok ettiniz.
Diving into his work when things are most trying.
İşler biraz karıştığında hemen hallederdi.
The only way it's gonna work is if someone physically destroys his system.
Vasher kendi elektronik ormanını kurmuş sanki. İşe yaramasının tek yolu, birinin o sistemi cidden yok etmesi.
Look, the way his amputation was performed, there's no way this will work.
Bacağı bu şekilde ampute edildiği için sensörlerin işe yaraması mümkün değil.
All the robot cares about is that the nerves in his leg aren't communicating with his muscles, which means they can't communicate with the sensors in the prosthesis, which means the robot leg won't work.
Robotun umursadığı tek şey, sinirleriyle kaslarının iletişim kuramadığı gerçeği. Protezdeki sensörlerle de iletişim kuramayacaklar. Robot bacak işe yaramayacak.
Look, I'm Danny Riggs, I work here, and J-me called this morning and asked me to, uh, secure his valuables while he's in the hospital.
Adım Danny Riggs, burada çalışıyorum. J-me bu sabah arayıp o hastanedeyken değerli eşyalarını korumamı istedi.
Sergei and his group want me dead because I refused to work for them.
Sergei ve örgütü ölmemi istedi... -... çünkü onlar için çalışmayı reddettim.
His work takes him all over the city.
İşi gereği tüm şehri dolaşıyor.
Baba is all upset because one of his colleagues at work died.
Babanın canı çok sıkkın, çünkü iş arkadaşlarından biri işte... ölmüş.
That's not actually true, I don't want it back, but if I work to get it back, speaking in cliches, it might help prove to Ned that I can be part of the solution and not always, as is his belief, part of the problem.
Bu doğru değil aslında, işi istemiyorum ama geri almak için çalışırsam, basmakalıp konuşuyorum,... Ned'e kendin düşüncesine göre hep sorunun bir parçası olmadığımın,... çözümün de bir parçası olabileceğimi kanıtlamakta yardımcı olabilir.
If you look at Thursday's work, you'll see he had some impressive spikes in his brain activity.
- Doğru. Eğer Perşembe gününe bakarsanız beyin aktivitesindeki etkileyici ani artışı göreceksiniz.
I heard he went right back to work the day after his kid was killed.
Kızının vurulduğu günün ertesinde direk işe döndüğünü duymuştum.
You don't work for a man your whole life and then disappear when his life work's going to be ruined.
Ömrün boyunca biri için çalışıp,.. ... onun işleri yok olacağı zaman ortadan kaybolmazsın.
Well, I wouldn't want it to affect his work.
- İşini etkilemesini istemem.
And I don't you don't work for my cigar guy because he makes all of his deliveries straight to my door.
Purocumla da çalışmıyorsundur çünkü o hep kapı teslimatı yapar.
Except I wouldn't say The Replacements is his strongest work.
Sadece bence "Yedek Oyuncular" onun iyi bir filmi değil.
He said it was God's gift to us, to help us do his holy work.
Kutsal amacımız için, bize Tanırının hediyesiymiş.
This guy, Dan, at work was on a service call, and he got his arm stuck in a fan belt.
Dan diye servis çağrısında çalışan bir adam vardı sonra kolu pervane kayışına sıkıştı.
Eric missed work two days ago, and his Hytch app showed that he went to that surgical suite in Queens.
Eric, taksi programına göre 2 gün önce işi yerine Queens'deki ameliyathaneye gitmişti.
You were doing his dirty work last night when you attacked me.
Dün gece bana saldırdığında onun pis işlerini yapıyordun.
Stone is playing this card to buy time, work up his nerve.
Stone kartlarını zaman kazanmak için oynuyor, daha akıllıca hareket etmek için.
Minas attended the University of Patras studying aeronautics, which explains his impressive work.
Ve onları bir model programına koydum. Minas, Patras Üniversitesi Havacılık bölümüne girmeyi denemiş ki bu da işinde ustalığı açıklıyor.
Apparently, the custodian of a Harlem band shell arrived at work this morning to find that his structure had been marked up with bullet holes overnight.
Harlem konser salonunun bekçisi sabah işe gidip koruduğu yerin gece kurşun delikleriyle dolduğunu söylemiş.
His solo work on that crazy beat-up Martin guitar is phenomenal.
O yıpranmış Martin gitarıyla yaptığı soloları müthiştir.
The guy who's got to work for a living, thanks to his two divorces which were worth every penny.
İki kere boşanması yüzünden yaşamak için çalışması gereken adam söylüyor. Ki her kuruşuna değdi.
Um, is it difficult to work with someone known for his controversial political associations, his public endorsement of hallucinogens and their benefits, not to mention his wildly tempestuous relationship with the performance artist musician Ana Maria?
Zıt politik görüşleri, .. aleni uyuşturucu cirosu ve kazancı, .. performans sanatçısı Ana Maria ile olan
He couldn't get his soldier to stand at attention, and his penis wouldn't work either.
Askerini ayağa kaldıramadı ve penisi de işe yaramadı.
Well, driving is sedentary work, but judging from his recent striae
- Şoförlük oturularak yapılan bir iş ama iki tarafındaki çıkıntılardaki çiziklere bakacak olursak.
So, maybe he was using other employees to do his dirty work.
Belki pis işlerini başka çalışanlara yaptırıyordu.
According to his bio, Gomez used to work there at the same time Lance Delorca did.
- Kayıtlara göre Gomez de orada çalışmış hem de Lance Delorca ile aynı zamanda.
He can't rest for more than a moment, but must work 24 hours a day for a week, or the current will destroy his creation.
Bir hafta boyunca hiç dinlenmeden 24 saat çalışması gerekiyor yoksa akıntı tüm yaptıklarını bozacaktır.
work 1509
works 73
workers 297
working 544
worker 183
worked 56
work in progress 22
works like a charm 20
work it 115
work your magic 26
works 73
workers 297
working 544
worker 183
worked 56
work in progress 22
works like a charm 20
work it 115
work your magic 26
work stuff 34
work for you 20
works for me 181
working late 62
work here 19
work it out 99
working hard 48
working together 81
work hard 130
working on it 161
work for you 20
works for me 181
working late 62
work here 19
work it out 99
working hard 48
working together 81
work hard 130
working on it 161