Hon traduction Turc
3,701 traduction parallèle
Ah, no. I'm sorry, hon.
Hayır, kusura bakma.
You know, I'm with you, hon.
Sana katılıyorum tatlım.
Hon, this whole Carlton thing is not just about Emmett, is it?
Tatlım, tüm bu Carlton olayı,... sadece Emmett'la alakalı değil, değil mi?
- We know you're busy, hon.
- Meşgul olduğunu biliyoruz tatlım.
Sorry, hon?
Pardon tatlım.
Hi, hon!
Selam tatlım!
Aw, hon!
Vay!
- Right, hon-bun? - Mmm! Hmm?
Değil mi tatlım?
Poor hon.
Zavallım benim.
Hon, what did you take, sweetie?
Tatlım, tatlım ne aldın?
It's okay, hon.
Sorun yok tatlım.
Aw, hon, thanks for letting me come.
Tatlım, gelmeme izin verdiğin için teşekkürler.
Hey, it's too cold for you to be out here, hon.
Burası çok soğukmuş tatlım.
Hon, the whole point of a surprise getaway...
Tatlım, sürprizin tüm amacı bir şey söylememek zaten.
My phone's on me, hon.
Telefonum yanımda tatlım.
Hey, hon.
- Tatlım. - Görüyorum.
Hon, I'll be okay.
Tatlım, bana bir şey olmayacak.
Thanks, hon.
Sağ ol hayatım.
But, hon, the one thing that truly scares me is losing you.
Ama hayatım, beni gerçekten korkutan tek şey seni kaybetmek.
Okay, hon?
Tamam, balım?
Oh, hon, you're shaking.
Tatlım, titriyorsun.
Hold on, hon.
Bekle biraz tatlım.
Thanks, hon.
- Teşekkürler tatlım.
Hi, hon.
Selam, tatlım.
Here you go, hon.
- Buyur hayatım.
- Thanks, hon.
- Sağ ol, canım.
Seems like you've had a few drinks, hon.
Biraz içki içmiş gibisin, tatlım.
Lib, hon. Let's not...
Lib, hayatım, yapma...
It's the economy, hon.
Ekonomiyi düşünüyorum, tatlım.
Okay, I'm gonna lift your head, hon.
Şimdi başını kaldıracağım, tamam mı tatlım?
Thanks, hon.
Sağ ol tatlım.
You know, hon, all this stuff that you're asking me about? It's really grown-up stuff.
Tatlım, bana sorduğun şeyler büyüklerin işi.
Hey, hon.
Selam, tatlım.
Is there something you want to say, hon?
Senin söylemek istediğin bir şey var mı, tatlım?
Oh, hey, hon'.
Selam tatlım.
Hon', what you watching?
Ne izliyorsun tatlım?
Okay, hon, start pushing.
- Ikınmaya başla, canım.
Who are you, hon?
- Kimsin sen tatlım?
Okay, hon, I'll see you in a little bit, okay?
Pek, hayatım, birazdan görüşürüz tamam mı?
Hey, hon.
Hey, hon.
Hey, hon, uh, is it all right if we go back to the motel?
Tatlım, otele geri dönsek olur mu?
'Why, hon, is he making an ass of himself?
'Neden, tatlım, sinir bozucu mu olmaya başladı?
'Let's leave them and escape, hon!
'Onları bırakıp kaçalım, hayatım!
You seen the news, hon?
Haberleri gördün mü tatlım?
I'll get it, hon.
Ben açarım, tatlım.
Well played, hon.
İyi kurtardın, aşkım.
It's for you, hon.
Senin için canım.
Hon, I said Barry was not ready, and you agreed.
Barry'nin hazır olmadığını söylemiştim ve sen de bana katılmıştın.
You ok, hon?
Sen iyi misin canım?
Hey, hon, c-can you get me a croissant?
Tatlım, bana bir tane ay çöreği alır mısın?
Alison... you need to be careful at what you're good at, hon,'cause you'll spend the rest of your life doing it.
Hayatta iyi olduğun şeylere dikkat etmelisin, hayatım. Çünkü geri kalan hayatında da aynılarını yaşayacaksın.
honey 25805
honestly 5566
honey pie 20
honor 192
honest 629
honeymoon 40
honoria 65
honesty 145
honda 23
honey bunny 38
honestly 5566
honey pie 20
honor 192
honest 629
honeymoon 40
honoria 65
honesty 145
honda 23
honey bunny 38
honking 49
honored guests 22
honest mistake 29
honest to god 128
hong kong 89
honus 25
hong se ra 16
hong tae seong 69
hongyeon 21
honored guests 22
honest mistake 29
honest to god 128
hong kong 89
honus 25
hong se ra 16
hong tae seong 69
hongyeon 21