I'm with her traduction Turc
15,554 traduction parallèle
I know all this. I do, and I'm still holding out hope that with--with- - with time and with how much he says that he loves her that maybe they have some chance at some type of normal relationship.
Hepsini biliyorum ve hâlâ zamanla ve söylediği kadar sevgisiyle bir ihtimal normal bir ilişkileri olabilir diye umuyorum.
You know, if I could do all of this over again, I would do every single one of those things with you.
Bütün bunları tekrar yapabilecek olsaydım her birini yine seninle yapardım.
Without it, I'm just a wannabe fashion designer who lives at home with her foster dad, so up to now, everyone I've gone up against with mystical powers has had some sort of totem like mine.
Kolyem olmadan moda tasarımcısı olmak isteyen evinde üvey babasıyla yaşayan biri olurdum. Bugüne kadar karşılaştığım mistik güçleri olan herkesin benimki gibi bir totemi vardı.
And I go to work every day surrounded by men and women with guns.
Benim de işteyken etrafım her gün eli silahlı erkek ve kadınlarla çevrili.
♪ I'm in love with you ♪ Whatever you're thinking of doing, you don't have to.
Her ne yaptığını sanıyorsan, bunu yapmak zorunda değilsin.
I had a run-in with her last year.
- Geçen sene karşılaşmıştım onunla.
I'm gathering parts for him to work with, but we're still gonna need to upload the override codes to every nuke silo individually.
Çalışılabilir bir işlemci bizi inşa etmek. Onunla çalışmak için Ben parçaları topluyorum Ama biz geçersiz kılma kodları yüklemek için hala ihtiyacım olan Her nükleer silosuna bireysel.
! I just had sex with a girl on her period!
Az önce regl dönemindeki bir kızla seks yaptım!
And I have to be with her. Stewie, I'm going to India.
Stewie, Hindistan'a gidiyorum.
I love you, Padma, and-and I'd do anything to be with you.
- Evet. Seni seviyorum Padma ve seninle olmak için her şeyi yaparım.
I've been, like, spending a ton of time with her and I...
Onunla bir ton zaman harcadım ve ben...
I spend more time with her than when I was even working.
Hatta çalıştığımız zamanlarda bile çok zaman geçirdik.
I'll make that work with her.
Onunla bu işi yapacağım. Tamam?
Hive is unlike anything we've ever faced, which is why each of you will be outfitted with the best S.H.I.E.L.D. has to offer... full Kevlar Tac, heat-sensitive infrared, and enough Splinter Bombs to turn a small army into pixie dust.
Hive karşılaştığımız hiçbir şeye benzemez. Bu yüzden her biriniz S.H.I.E.L.D.'ın sunabileceği en iyi ekipmanlarla donatılacaksınız. Çelik yelek, ısıya duyarlı kızıl ötesi ve ufak bir orduyu peri tozuna dönüştürecek kadar kıymık bombası alacaksınız.
If I wanted a boyfriend who agreed with everything I said, I never would have broken up with Milton.
Söylediğim her şeyi kabul eden bir erkek arkadaş isteseydim Milton'dan asla ayrılmazdım.
This is where she's gonna go on with her pro-Hitler speech. - Oh, my...
I'm değil yanlısı hitler.
Then I'm gonna wrap the other one in the first one's skin and beat her with a bat until she dies.
Sonra diğerini ilkinin derisine saracağım ve geberene kadar döveceğim.
I jimmied my way out with Sol's pocketknife, which he keeps with his nighttime peanut butter and cracker kit, which I would never have known about if I didn't know him so damn well.
Sol'ün çakısıyla levyeyi açtım ki her gece yediği fındık ezmesi ve krakerinde bunu kullanır ve onu tanımıyor olsaydım bunu asla bilemezdim.
Well, I haven't discussed it with her yet, but I was thinking why not have Margot take over the East Coast operations for the firm?
Daha onunla konuşmadım ama bence Margot da firmanın Doğu Yakası işlerini devralabilir.
Verna McBride paid the price of her sin with her life, so if I were you, I'd start looking there.
Verna McBride oğlunun bedelini hayatıyla ödedi. Bu yüzden yerinde olsaydım, aramaya oradan başlardım.
Now, I have tried to always be there for her, and I have been a very good son, but there is just something wrong with my mother, an... and she does things, and then she blames me,
Hep yanında olmaya çalıştım ve layığıyla bir oğul oldum ama annemin bir şeyi var bir şeyler yapıyor ve hep beni suçluyor.
I've cooperated with them every step of the way, but they still keep coming at me.
Her aşamada onlarla işbirliği yaptım. Ama yine de peşime düşüyorlar.
Now, I've cooperated with you on every level,
Sizinle her aşamada işbirliği yaptım.
I went there last week with my friend Rita, her mom's there.
Geçen hafta arkadaşım Rita'yla oraya gittik. Annesi orada kalıyor.
Wanted to smother her with a pillow, but figured if I did Cath might stop having sex with me.
Bir yastıkla boğmak... istemiştim onu ama sonra düşündüm ki, yapsaydım, Cath benimle sevişmezdi.
I'm sure he'd agree with Audrey... that above all else... it's important to take care of business.
Eminim yaşasa o da Audrey'e katılırdı. Ki her şeyi geçtim önemli olan bir işi halletmek.
I understand, but I'm going with her.
- Anlıyorum. Ama onunla ben gidiyorum, sen değil.
Yeah, I was giving her a reiki treatment, and I think I overloaded her body with chi.
Evet ona bir reiki tedavisi uyguladım ve galiba bedenine fazla chi yükledim.
Two weeks ago, I was watching my wife have dinner with her ex-boyfriend, Shane Campbell.
İki hafta önce karımı, eski sevgilisi Shane Campbell ile akşam yemeği yerken gözetliyordum.
You mean, like sleep with every other person I meet?
Tanıştığım her insanla yatayım mı yani?
I have friends who used to always want to hang out at our house, just to hang out with her.
Arkadaşlarım her zaman bizim eve gelmek isterdi annemle takılmak için.
I'll get her a job with us.
- Ona bizim yanımızda bir iş ayarlayacağım.
I've been on more than a few dates with guys who thought we'd get wasted and they'd get lucky, but somehow they always ended up the ones under the table.
Sevişme umuduyla beni sarhoş etmeyi plânlayan adamlarla çıktığım çok olmuştur ama her nedense kendilerini masanın altında bulanlar onlar oldu.
- I'm furious with her!
- Ona çok kızgınım!
But as the Nelson in Nelson and Murdock, I got her down to one, with the possibility of parole in 25 years.
Ama Nelson ve Murdock'taki Nelson olarak onu bir müebbet ve 25 yılda şartlı tahliyeye düşürme olasılığım var.
And while I try and sleep in this bleak place... the one thing that keeps me warm... is the thought that I will look down upon this city, the city that birthed me, with the woman that I love, who... whom I love with everything that I am.
Ve bu kasvetli yerde uyumaya çalışırken beni sıcak tutan tek şey her şeyimle sevdiğim kadınla bu şehrin, beni doğuran şehrin üstünden bakacağım düşüncesi.
I had only a few moments with her... amidst all the... noise, chaos, and the violence.
Onunla sadece birkaç anım oldu tüm o gürültü, kaos ve şiddetin arasında.
I've already run through everything we know about the Oculus, and with the help of a few I... "back of the envelope" physics calculations,
Oculus hakkında bildiğimiz her şeyin üzerinden geçtim ve birkaç yuvarlak fizik hesaplamalarının da yardımıyla şansımız olduğuna karar verdim.
As with everything else you've done, I'm afraid it was all for nothing.
Fakat yaptığınız her şey boşunaydı maalesef.
Okay, look, I had a little fling with Daria, but I didn't kill her.
Pekâlâ, Daria'yla biraz takıldım ama onu ben öldürmedim.
- Yep. Don't know how it's possible, but on top of everything else, seems I'm dealing with a bit of a mortality sitch.
Bu nasıl mümkün olabilir bilmiyorum ama her şeyden önce az biraz fanilik derdinden muzdarip gibiyim.
Once I engage with her, I will hire her to fix a problem of mine.
Temas kurar kurmaz, onu bir sorunumu çözmesi için tutacağım.
No, I asked you to help figure out what's wrong with her.
Hayır, sana kızın sorunu ne onu bulmama yardım et dedim.
The organization that I work for has a, uh... Professional partnership with her.
Çalıştığım örgütün onunla profesyonel bir ortaklığı var.
If anything, it was my narcissism and ill-kempt facial hair that ruined any chances I had with her.
Onunla olma şansımı berbat eden bir şey varsa benim narsistliğim ve şekilsiz sakallarımdır.
I don't get to have a second chance with her.
Onunla konuşmak için ikinci bir şansım olmadı.
Yeah,'cause I'm really lonely, uh... with my five roommates and 400 other people that I gotta shit and eat with on a daily basis.
Evet, çünkü çok yalnızım. Beş oda arkadaşım ve her gün beraber sıçıp, beraber yemek yediğim 400 insan var.
Individually dyeing each strand with the pink soap in the bathroom, or the green mush, I think it's peas, and other stuff with color.
Her bir ipi tek tek banyodaki pembe sabunla boyadım. Ya da fasulye ve diğer renkli şeyler ile.
I was with her when Tamika was murdered, on our boat, and when Emile died.
Tamika öldürüldüğünde onunlaydım. Teknemizde. Emile öldüğünde de.
I'm not speaking to you or eating with you - until you tell me everything. - Okay, everybody, follow me!
Bana her şeyi anlatana kadar ne seninle konuşuyorum ne de bir şey yiyorum!
I understand you've been speaking with her.
Anladığım kadarıyla sen kadınla görüşüyorsun.
i'm with 29
i'm with a friend 20
i'm with you now 22
i'm with you there 18
i'm with you 610
i'm with a patient 20
i'm with them 16
i'm with him 72
i'm with child 22
i'm with someone 22
i'm with a friend 20
i'm with you now 22
i'm with you there 18
i'm with you 610
i'm with a patient 20
i'm with them 16
i'm with him 72
i'm with child 22
i'm with someone 22
i'm with the fbi 79
i'm with the police 24
with her 211
here 35434
hermes 98
here we go 9033
hermano 85
hernandez 57
here you go 5858
heroes 83
i'm with the police 24
with her 211
here 35434
hermes 98
here we go 9033
hermano 85
hernandez 57
here you go 5858
heroes 83
hercules 220
hertz 45
hershey 18
here we go again 374
herring 17
here goes nothing 99
heroic 33
here comes the sun 21
here comes the bride 39
here it comes 620
hertz 45
hershey 18
here we go again 374
herring 17
here goes nothing 99
heroic 33
here comes the sun 21
here comes the bride 39
here it comes 620