I've seen it all traduction Turc
357 traduction parallèle
How can I be prissy when I've seen it all a thousand times before?
Bunu binlerce kez gördükten sonra nasıl bağnaz olabiliyormuşum ki?
I don't know if my mouth feels like it's going to rip from all the useless things I've seen.
O mağazanın sahibini görünce çenem daha da acıyabilir.
I've seen it all along.
Artık yalnızız.
Well, that's all right. I've seen the flies on the flypaper and it seems to me they stick very well.
Sineklik üstündeki sinekleri gördüm iyi yapışıyorlar gibi geldi.
From what I've seen of the boy, the Kirbys are probably very nice and if things aren't too elaborate tomorrow night, why, it will be all right, too.
Delikanlıya bakılırsa, Kirby'ler iyi insanlar olmalı. Yarın akşam her şey çok mükemmel olmasa bile sorun çıkacağını sanmam.
I've seen your torture, and I've loved you all the more for letting it torture you.
Senin yüzünden acı çekiyorum. Ve seni bu acıyı çekmene izin vermeyecek kadar seviyorum.
Doctor, I have seen her rise from her bed, throw her night-gown upon her, unlock her closet, take forth paper, fold it, write upon't, read it, afterwards seal it, and again return to bed ; yet all this while in a most fast sleep.
Doktor, yatağından kalktığını gördüm, hırkasını giydi, çekmecesini açtı, bir kağıt çıkarıp katladı, birşeyler yazdı üstüne, mühürledi ve yattı. Derin uykular içindeydi bütün bunları yaparken.
I've seen it all.
Ben hepsini gördüm.
I've looked around the country and I've seen it all
I've looked around the country and I've seen it all
Well, after all you've been through, you and the others... it's very nice of you to help us, and Isabelle, a girl you've never seen.
Sizin ve ötekilerin başına bunca şey geldikten sonra... bize yardım etmeniz çok hoş. Üstelik Isabelle'i tanımıyordunuz.
It's true, I've never seen two as alike in all my life.
Birbirine bu kadar benzeyen iki kişi hayatımda görmedim.
And when you've seen it all and have lived with it as I have... in 25 years from now, you'll feel about Texas just like I do.
Her yeri görüp benim gibi 25 yıl burada yaşadıktan sonra sen de Teksas hakkında benimle aynı şeyleri hissedeceksin.
I think we've all seen enough of your dummy act on stage... without getting any more of it here. Mr. Douglas... what's your relationship with Mrs. Fabian?
Sanırım sahnede şu senin kukla gösterini yeterince izledik.
I've seen it before- - we all have- - and I know the meaning of it!
Bunu daha önce de gördüm- - hepimiz gördük- - ve anlamını biliyorum!
In all my years, I've never seen anything like it.
Bunca yıldır doktorum, böyle şey görmedim.
Daddy, I've seen it all.
- Baba, ben her şeyi gördüm.
I've just seen something and by all that's holy, I just can't be sure, but I think it's Ian Bellows.
Bir şey gördüm ve Tanrı adıyla emin olamasam da sanırım Ian Bellows'du.
You know, Ben, we've got a deal, but I wish I could have seen all your friends before we made it.
Biliyor musun Ben, anlaştık anlaşmasına ama... keşke anlaşmadan önce arkadaşlarını görseymişim.
I think I've seen it all.
Galiba birileri bunu yapmış bile.
I've seen it all!
Her şeyi gördüm!
I've... seen it all... and I've done it all.
Herşeyi... gördüm... ve herşeyi yaptım.
For all I've seen him in the last two years... I hardly don't know it myself.
Son iki yıldır onu o kadar az görüyorum ki... ben bile evli olduğumuzu unutuyorum.
I've seen it all, done it all.
Her şeyi gördüm, yaşadım.
I know where they take them cos I've seen it all!
Nerelere götürdüklerini bilirim. Çünkü ben de gördüm!
If you've all seen it, I'll demonstrate how it works.
Hepiniz baktıysanız, nasıl çalıştığını göstereyim.
The first one, way, way back. And I've seen it all.
İIkinden bahsediyorum, çok uzun zamandır buradayım.
- 50 years. I've seen it all.
Tanrım, neler gördüm.
Every man in the street I've ever seen, all do it.
Sokakta gördüğüm her adam biliyordu sanki.
- I've seen it all. What happens after you do it a long time.
Uzun süre yaptığında neler olduğunu.
I've seen it all before.
Bunu daha önceden de gördüm.
I've seen it all. - Whoa. Whoa, whoa, whoa.
Her şekilde gördüm.
Oh, come on, I've seen it all before.
Oh, haydi. Bunları daha önce de görmüştüm.
I've seen it all, you understand the danger of these things?
Tüm yaptığınızı gördüm. Çok tehlikeli olduğunun farkında mısınız?
- I've seen it all.
- Her şeyi gördüm.
I've seen it all before.
Bunları daha önce de yaşadım.
I've seen all the evidence, and it's not your responsibility.
Tüm kayıtlara baktım, senin sorumluluğun değildi.
It's been a long time since I've seen my folks and all but.. .. I don't expect any big-deal homecoming.
Yakınlarımı görmeyeli çok uzun zaman oldu ama çok sıcak bir karşılama beklemiyorum.
It's just that every time I've seen pictures of battlefield scenes and, uh, I always see the drummer boy lying dead next to his drum and, uh, if it's all the same to you, sir, I'd like to trade my rifle in for a drum.
Yani ne zaman bir savaş fotoğrafı görsem hep yanında davuluyla ölmüş bir davulcu görüyorum. Sizin için fark eden bir şey yoksa, davulumu verip tüfek almayı tercih ederim.
I'd like to offer the suggestion that we've seen it all.
Artýk görmediðimiz bir þey kalmadýðý düþüncesindeyim. Selam dur!
It's an insult. I've never seen so much rubbish in all my life.
Bu hakarettir. Hayatım boyunca bu kadar saçmalık görmedim.
I'm a pro. I've seen it all.
Görmediğim, yapmadığım bir şey kalmadı.
Counselor, when this is all over, I will show you New Manhattan on Beth Delta I as you have never seen it, and we will laugh over glasses of champagne.
Danışman, tüm bunlar bittiğinde, size Beth Delta I'deki Yeni Manhattan'ın daha önce... asla görmediğiniz yüzünü göstereceğim, ve şampanyamızı yudumlarken kahkahalar atacağız.
"Laughing all the way to the bank." I've never seen anyone actually do it.
"Bankaya kadar gülmek." Bunu gerçekten yapan kimse görmedim.
I've been all over town and I've seen it all day.
Şehrin dört bir tarafını dolaştım ve bütün gün onu gördüm.
Well, I... I don't want you to get upset or anything but with Martin and all, maybe it's not a good idea to be seen together in the building, because he had a lot of friends.
Şey, ben....... ben üzülmeni falan istemem ama Martin komada ve belki de binada birlikte görülmemiz iyi bir fikir olmayabilir.
You can kid all you want about what happened. I've seen the tapes. Brian was getting it done.
Kendinizi kandırabilirsiniz ama ben bantları seyrettim Brian doğru yaptı Ona sor, sana söyler.
But, I've seen it - things repeating all over the place.
Ama gördüm, her şey tekrar yaşanıyor.
Now I've seen it all!
Her şeyi gördüm!
It's the best damn ground I've seen all day.
Bütün gün boyunca gördüğüm en güzel yer.
They've seen pictures of Wai Tung... and I talk about him all the time, and they like him... but it's impossible for them to come here from the mainland.
Wai Tung'un resmini gördüler. Ondan hep bahsediyorum. Onu beğeniyorlar.
Well, I've seen it all now.
Gözlerime inanamıyorum.
i've seen enough 79
i've seen that before 21
i've seen 86
i've seen it with my own eyes 16
i've seen worse 83
i've seen you 71
i've seen it 326
i've seen everything 18
i've seen them before 17
i've seen better 26
i've seen that before 21
i've seen 86
i've seen it with my own eyes 16
i've seen worse 83
i've seen you 71
i've seen it 326
i've seen everything 18
i've seen them before 17
i've seen better 26
i've seen it before 111
i've seen you before 65
i've seen it happen 22
i've seen this 27
i've seen things 16
i've seen him before 45
i've seen that look before 25
i've seen her before 27
i've seen this before 108
i've seen you around 23
i've seen you before 65
i've seen it happen 22
i've seen this 27
i've seen things 16
i've seen him before 45
i've seen that look before 25
i've seen her before 27
i've seen this before 108
i've seen you around 23