It all makes sense traduction Turc
434 traduction parallèle
Not that it all makes sense.
Hepsi mantıklı değil tabii.
Of course, it all makes sense coming from your mouth!
Elbette, Sizin ağzınızdan çıkınca hepsi anlamlı oluyor!
Now it all makes sense.
Şimdi herşey anlaşıldı.
The suicide of the Ikoma Clansmen was inexplicable as I knew nothing about their claim, but when seen as a plot by you to effect my downfall, it all makes sense!
Ikoma Klanı üyelerinin isteklerini bilmediğimden intihârları açıklanamaz ama makamımdan edilmem için çevirdiğin entrikayı görünce, hepsi manâ kazanıyor.
It all makes sense in a way.
Kendince bir mantığı var aslında.
Suddenly it all makes sense.
Birden her şey anlam kazandı.
Now it all makes sense, everything.
Şimdi her şey yerine oturdu.
I'll tell you when it all makes sense. Mother's Day.
Postacılık Anneler Günü'nde bir anlam kazanıyor.
It all makes sense.
Her şey anlaşılıyor.
It all makes sense, if Soulay killed Curtis.
Soulay Curtis'i öldürseydi bunun bir anlamı olurdu.
It all makes sense now.
Bunların hepsi mantıklı.
You know, it all makes sense now.
Şimdi olay aydınlandı.
And it all makes sense, too.
Hepsi de mantıklı geldi.
I get it. It all makes sense.
Şimdi her şey mantıklı geliyor.
It all makes sense.
Çok mantıklı.
It all makes sense if you just read this passage here.
Buradaki şu bölümü okursanız her şey mantıklı gelir.
- It all makes sense.
- Bana anlamlı geliyor.
It all makes sense when you add it up.
Bunları da eklediğinde bir anlam ifade edecek.
It all makes sense now, the nausea, the ocular migraines, the change in pigmentation.
Her şey yerli yerine oturuyor şimdi. Oküler migren, pigmentasyon değişikliği. Bulantı yapar.
Jack, it all makes sense.
- Bu her şeyi mantıklı kılıyor.
It all makes sense.
İşte şimdi tüm parçalar yerine oturdu.
It all makes sense when you look at it right.
Doğru şekilde baktığında bir anlam ifade ediyor.
It all makes sense, Mulder.
- Parçalar yerine oturuyor, Mulder.
It all makes sense now.
Şimdi hepsi mantıklı gelmeye başladı.
- It all makes sense.
- Gayet mantıklı.
But now I think it all makes sense.
Fakat şimdi tamaman mantıklı bir plan olduğunu düşünüyorum.
Well, whatever you do, however terrible, however hurtful, it all makes sense, doesn't it, in your head.
Ne yaparsan yap, ne kadar korkunç, ne kadar can sıkıcı. Mantıklı gelmiyor mu sana?
Now it all makes sense.
Şimdi her şeyi anladım işte.
It all makes sense now, you know. You hated my TV. So now you wished it into the corn field and it's gone.
Televizyonumdan nefret ediyordun mısır tarlasına gitmesini istedin ve gitti.
Like it all makes sense.
Hayat bir anlam ifade ediyor.
- It all makes sense.
- Hepsi çok mantıklı.
It makes all the sense in the world.
Hem de çok mantıklı geliyor.
Of course, it all makes perfect sense.
Tabii sevgilim. Her şey çok mantıklı.
It all makes sense!
Doğal olarak.
I admit, I didn't believe it when Tennessee told me before, but now I see it makes all kinds of sense.
İtiraf edeyim, Tennessee daha önce bana söylediğinde inanmamıştım, ama şimdi her türlü anlamlı görüyorum.
It all makes so much sense.
Bu çok anlamlı geliyor.
It makes no sense at all, does it, Franz?
Hiçbir anlamı yok, öyle değil mi Franz?
Then it makes no sense to me at all.
O zaman benim için hiçbir şey ifade etmiyor.
Under these circumstances, it makes more sense... for everyone to work on his own, instead of all for one.
Bu şartlar altında, herkesin kendi başının çaresine bakması herkesin bir kişi için çalışmasından çok daha mantıklı.
It's mentally irregular, but it makes all the sense in the world.
Mantık dışı ama anlaşılabilir birşey.
So until you can tell me something that makes one ounce of sense, then we're all going home, and that's all there is to it.
Bu yüzden sen bana birşey anlatana kadar tek gerçek bu sonra hepimiz eve gideriz, ve orada olacak hepsi bu.
Now, if you think about it, that makes no sense at all.
Eğer düşünürsen, hiç mantıklı değil.
Am I supposed to recount all the points in my life leading up to this moment and just hope that it's coherent, that it makes some sort of sense to you?
Sana hayatımdaki beni bu ana getiren önemli noktaları teker teker sayıp... sonra mantıklı filan gelmesi için tutarlı olmamı mı ummalıyım?
It all makes some kind of terrible sense that she died, that someone killed her.
Öldürüldüğünde bu çok anlamlı geliyor.
It all makes perfect sense.
Evet.
I guess it makes sense when you find out it's all supposed to be a dream... butyou don't findthat out until the veryend.
Filmin sonunda, her şeyin, bir rüya olduğunu öğrenince, olayı anlıyorsun.
It all fucking makes sense to me now.
Şimdi bütün bu lanet şeyler bana mantıklı geliyor.
It all makes sense.
- Evet.
It all makes sense to me.
Aklıma yatıyor yani.
With all this dissension we've been having lately I think it only makes sense that the assassin was...
Son zamanlarda yaşadığımız bütün bu çekişmeyle... - sadece mantıklı gelen bence kiralık katilin...
Now it all makes sense.
İşte şimdi anlaşıldı.