I like it here traduction Turc
3,255 traduction parallèle
No, I like it here fine.
Gerek yok, burası gayet iyi.
But I like it here.
Ama burayı sevdim.
- I like it here.
- Buradan hoşlandım.
I like it here too, Shania.
Ben de burayı seviyorum, Shania.
It's how I like it here.
Buradayken böyle seviyorum.
No, I like it here.
Hayır, sevdim burayı.
I like it here.
Buradan memnunum.
I like it here.
Burayı seviyorum.
It's like, " I can't chop vegetables here, I need to do it here.
- Hiç sorma. Sanki, burada sebze kesemiyorum. Bu tarafta yapmam gerek.
I just came in here and it smelled like Shakespeare. If Shakespeare were a damn cowboy.
İçeri girdim ve burası Shakspeare gibi kokuyordu, tabii Shakspeare de kovboysa.
What does it look like I'm doing here?
Ne yapıyorum gibi görünüyor?
It's like she doesn't even know that I'm here.
Sanki benim burada olduğumun farkında bile değil gibi.
I am so sick of this. It's like... you know who came down here today?
Bugün buraya kim geldi biliyor musun?
Look, I know it doesn't seem like it, but we are here for you, em.
Bak öyle görünmüyor biliyorum... -... ama senin için buradayız, Em.
It was in the back of the closet, and I'm just hoping maybe there's something in here that'll tell me where he is, like a clue, a hint, anything.
Dolabın arka tarafında kalmış. Umuyorum ki bu kutuda.. Kyle'ın nereye gittiğine dair..
It predicted that today I would help a stranger, and, well, here we are. You think our meeting like this can be explained by your horoscope?
Sizce böyle tanışmamız yıldız falıyla açıklanabilir mi?
It's just high. I'm just trying to, like, push here.
Evet, çıkmaya uğraşıyordum.
It's just that, like... I mean, that it's good that the FBI are here, right?
Yani FBI'ın burada olması iyi değil mi?
Well, I got to say, it would be even hotter in here if you didn't look like my... dental hygienist.
Söylemem gerek, eğer dişçim gibi görünmeseydin daha da ısınabilirdi burası.
I don't like Taylor any more than you, but if she's got a reason for being here that we don't know about, then that's the way it'll have to stay.
Taylor'u senin kadar ben de sevmiyorum ama eğer bilmediğimiz bir sebepten dolayı buradaysa o zaman bilmememiz gerekir.
Before you say that this isn't us, I want you to know that this little diamond right here is just like you, and it's hard and pretty and full of flaws.
Bu bizim yapacağımız türden bir şey olmadığını söylemeden önce bilmeni isterim ki bu küçük pırlanta senin gibi sert, güzel ve bir çok hatası var.
I'm only writing this down because it's starting to smell like a bath body works in here.
Yazıyorum çünkü artık ev krem, parfüm kokusundan geçilmiyor.
I think she's gonna like it here.
Bence burayı sevecek.
Okay, well, sometimes around here, it's like Danny's made of armor, and I'm made of toothpicks.
- Tamam, bazen Danny zırhtan ben kürdandan yapılmışım gibi davranıyor.
Mom says it's like the wreck of the Hesperus in here... which I don't really get what that is.
Annem buraya Hesperus'un enkazı diyor ki ne olduğunu anlamıyorum.
You know, for a long while it's felt like I've been slowly dying out here.
Uzun zamandır burada yavaş yavaş öldüğümü hissediyordum.
And I'm looking at the settings here, and it looks like this belonged to someone named Luke.
- Ayarlara baktım da görünüşe göre bu Luke adında birine ait.
It's like I'm not even here.
Ben burada yokmuşum gibi davranıyorsun.
And the air's real thin up here, and it's affecting Rut, so I'm hoping that he kind of like blacks out.
Ve burada hava çok keskin, bu da Rut'ı etkiler. bu yüzden baygınlık geçirmesini umuyorum.
I was sent to war to kill my country's enemies over there, and now it looks like I'm going to jail for killing my country's enemies here.
- Oraya ülkemin düşmanlarını öldürmek için gönderildim ve şimdi görünüşe göre burada ülkemin düşmanını öldürdüğüm için hapse gideceğim.
I don't have three D.U.I.s. I mean, it's not like I'm some white-Trash lowlife who was caught raising roosters to peck each other's eyes out here.
Alkollü araba kullandığım için yakalanmadım birbirinin gözünü oysun diye horoz yetiştirirken yakalanan fakir, kenar mahalle beyazı değilim.
And by the way, you should take it seriously, because I asked you to come work here because I thought you'd enjoy it and I think you're smart, but you have to have some semblance of professionalism, and I need you to give, like, even a 15 % effort.
Ve bu arada, sen de bunu ciddiye almalısın çünkü ben senden iş için buraya gelmeni istedim çünkü eğleneceğini düşündüm ve bence sen zekisin ama biraz profesyonelce bir görünüşün olmalı ve % 15 oranında efor bile sarf etsen benim için yeter.
I mean, do you like it here?
Yani, burayı gerçekten seviyor musun?
I like it here.
Tüm ilgiyi benim görmemden hoşlanmıyorsun değil mi?
I really do like it here, though. Freshen your drink, darling?
- İçkini tazeleyeyim mi hayatım?
I can tell you what it looks like from here.
Buradan nasıl göründüğünü söyleyebilirim.
I rushed here after it was over, and ended up coming here like this. Without even changing my clothes.
Temizlemekle meşguldüm, bu yüzden bu şekilde sana geldim.
I wrote something new on the subway on the way here, which makes it sound like I didn't put a lot of work into it, but I did because we were stopped at canal street for a very long time.
Biliyorum böyle deyince hiç uğraşmamışım gibi geldi ama Canal Sokağı'nda bayağı uzun süre durduk.
I don't know. It kinda feels like you're using me here.
- Şu an beni kullanıyorsun gibime geldi.
It's, like, significantly cooler down here. Holy crap, I just felt something crawl on my neck.
Çok daha serin burası
♪ Jungle boogie ♪ I mean, here's a girl, Baines University coed, wasting her opportunities and throwing herself like a... well, I'm just gonna say it... whore at every powerful man in town.
Baines Üniversitesi'nde okuyan bir kız önündeki fırsatları hiçe sayıyor ve kendini açıkça söyleyeyim, bir fahişe gibi şehirdeki her güçlü adamın kollarına itiyor.
Nok doesn't like it so I have to sneak up here quite often.
Nok bundan hoşlanmazdı. Ben de sıklıkla buraya gizlice gelirim.
I know you don't like me being on this side but it's all right when Jamie's here, right?
Bu tarafa gelmem hoşuna gitmiyor ama Jamie'yleyken sıkıntı yok, değil mi?
I know it sounds kind of weird, but I just felt like singing up here.
Garip gelecek ama içimden burada şarkı söylemek geldi.
It's not like I have a lot of time here, Adam.
Çok fazla zamanım yok gibi, Adam.
Hyeong, I wanted to introduce you to someone, but it looks like that person isn't here yet.
Hyeong, seni tanıştırmak istediğim biri var ama galiba daha gelmemiş.
It seems the only thing I have done since I've been here was to like you.
Buraya geldiğimden beri yaptığım tek şey sana aşık olmak oldu.
I wonder if it's from, like, ancient Rome where they'd actually chop somebody's ass off and then go, "Here."
Ben düsündüm de, Eski Roma gibi geldi. Mesela orada birinin, bir uzvunu kesip al diye eline veriyorlarmis.
This is a pill I found here in the office, but it's not for worms or eczema, like any normal pill.
Bu hapı bu ofiste buldum ve bu hap normal haplar gibi kurtçuk ve basur için değil.
- I don't like it here.
- Burayı sevmedim.
I can see the ad here too well. I don't like it.
Şu öndeki reklam tam görünüyor, o yüzden sevmedim.
i like you so much 37
i like you 1566
i like you too 73
i like it too 32
i like it a lot 62
i like your style 92
i like you very much 41
i like it very much 32
i like you a lot 96
i like your dress 24
i like you 1566
i like you too 73
i like it too 32
i like it a lot 62
i like your style 92
i like you very much 41
i like it very much 32
i like you a lot 96
i like your dress 24
i like your shoes 23
i like this song 27
i like your shirt 23
i like this one 138
i like it rough 16
i like your hair 58
i like the way you think 66
i like girls 30
i like him 440
i like your face 16
i like this song 27
i like your shirt 23
i like this one 138
i like it rough 16
i like your hair 58
i like the way you think 66
i like girls 30
i like him 440
i like your face 16