English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ I ] / I look

I look traduction Turc

151,298 traduction parallèle
How do I look?
Nasıl görünüyorum?
When I look at you, I see everything you have to offer.
Sana baktığımda, vaat etmen gereken her şeyi görüyorum.
I mean, it's too late for us now, but, uh... I look at him and I wonder what... you know, what his son would be like.
Artık tabii ki çok geç ama ona bakar ara ara düşünürdüm.
I look at all your faces and... and I see hope.
Hepinizin yüzüne bakıyorum ve umut görüyorum.
- How should I look?
- Nasıl olmalıyım ki?
Do I look like I was carved yesterday?
Ağaçtan dün oyulmuşa mı benziyorum?
I need you to take a look at them.
- Onlara bir bakmanı istiyorum.
- I'm handing it off to you. - Ugh. Oh, and you may want to look at this.
Ayrıca bunu görmeyi isteyebilirsin.
Look, I have another meeting.
Bakın, başka bir toplantım var.
Dad, I mean, I'll try, but, look, I got to go, okay?
Baba denerim ama... Kapatmam lazım, tamam mı?
Look, I am not going away for 20 years, okay?
Yirmi yıl içeride yatmayı kabul edemem anlıyor musunuz?
You get to light candles, fuck a stranger, loot an Apple store, make Rahm Emanuel look like an asshole.
Mumları yakar, bir yabancıya sevişirsin bir Apple mağazası yağmalar, Rahm Emanuel'i pislik gibi gösterirsin.
Two months ago, I hired a forensics accountant to look into Jax's trades.
İki ay önce Jax'in alım-satımlarını incelemesi için bir muhasebeci almıştım.
Look, I didn't do it.
Parayı ben almadım. Hatta kasanın orada bile değildim.
Look, I didn't do it.
Parayı ben almadım.
Look, I've heard every story in the book from perverts that wanna get all sneaky-peaky without undressing themselves.
- Bakın, kendisi soyunmadan tüm eğlenceyi görmek isteyen sapıklardan her türlü yalanı duydum ben.
I just look terrible.
Çok kötü görünüyorum.
Look, I swear I didn't know anything about asbestos.
Bakın, yemin ederim asbestle ilgili hiçbir şey bilmiyordum.
Look, I'm not looking to get involved in a criminal investigation.
Adli bir soruşturmaya dahil olmak istemiyorum.
Look, I mean, you could start in the Banasri Ullah Para neighborhood.
Banasri Ullah Para mahallesinden başlayabilirsiniz.
I'm not gonna know more until I can get a closer look.
Daha yakından bakmadıkça fazlasını söyleyemem.
All right, look. If someone other than us needs to raise Joe, I vote Mitch and Cam.
Bak, Joe'yu bizim dışımızda birinin büyütmesi gerekecekse ben Mitch ve Cam derim.
Oh look, now I'm crying too!
Şimdi de ben ağlıyorum!
Look, I...
Bak...
I mean, look at you. The hair.
Yani, kendine bir bak.
Look, I'm gonna do you a favor.
Bak. sana bir iyilik yapacağım.
Well, then I'd talk to someone, because, I mean, look.
O zaman başkasıyla konuştum. Yani şunlara baksana.
Okay, look, I can't be a party to whatever this is.
Artık ne yapıyorsanız bunu bir parçası olamam.
I did not think that I was an emotional person, but look at me.
Duygusal biri olduğumu sanmazdım ama şu halime bakın.
I think I want to look for something not as grand.
O kadar da büyük olmayan bir daire arıyorum.
Now, look, I hate Yale as much as the next guy, but no one is helping their case by arguing here.
Yale'den ben de buradaki adam kadar nefret ediyorum ama bunu tartışmak dava adına hiç kimseye yardımı dokunmuyor.
Now, look, Diane, this is not something I have to worry about with the ACLU.
Bak Diane, bu ACLU ile alakalı bir konuda endişelenmek zorunda olduğum bir şey değil.
Look, I would... I'd be a heterosexual in a second, if I could be, but I'm willing to be fellated in front of this panel because I believe in America.
Bakın, olabilsem anında heteroseksüel olurdum ama bu oturumun tam ortasında oral seks yaptırmaya hazırım çünkü Amerika'ya inanıyorum!
Look, I don't have a lot of time.
Bunlar için zamanım yok.
Hey, you look familiar, do I know you?
- Tanıdık geldin gözüme, tanışıyor muyuz?
Look, I know your first instinct would be to call him, - but for the firm...
Bak, içinden gelen ilk işin onu araman olduğunu biliyorum ama şirket için...
I'll take a look.
Bir göz atarım.
Look, I didn't do it.
İnanın ben yapmadım.
I... Look at this.
Şu halime bakın.
Look, I'm on your side in this.
İnan şu an senin tarafındayım.
So, Maia, I want you to take a look at your mother's calendar, okay?
Maia annenin programına kabaca göz atmanı istiyorum olur mu?
I need to look clean.
Temiz görünmesi lazım.
Look out there at all those employees, and realizing they might not have jobs if I don't keep this going.
Dışarıya bak. Tüm çalışanlar eğer ben bu şirketi devam ettirmezsem işlerini kaybedebileceklerinin farkındalar.
Look, I tried to fight it, but something... something happened.
Bak, savaşmaya çalıştım... ama bir şey oldu.
Look, I heard you were back.
Döndüğünü duydum.
Look, I'm not that man here.
Bak, burada o adam değilim.
I mean... bloody hell, look around.
Yani, etrafına bir baksana.
But I could look for them, and we could see if, uh,... there's anything more about your father.
Ama o sayfaları arayabilirim ve baban hakkında... başka ne bulabileceğimize bakarız.
Look at what I found him.
Bak, ona ne buldum.
Look, I can explain- -
- Açıklayabilirim.
[Jacqueline] Look, I'm not sure about this.
Bundan emin değilim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]