English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ I ] / I meant you

I meant you traduction Turc

5,330 traduction parallèle
[whispers] I meant you.
Seni kastettim.
I didn't meant to kill you
Seni öldürmek istememiştim.
I only meant to say that... I've missed you.
Sadece seni özlediğimi söylemek istemiştim.
You know what I meant.
Siz ne demek istediğimi biliyorsunuz
I never meant to hurt any of you.
Hiçbirinizi üzmek istemedim.
What I meant was I don't like him for you.
Kastettiğim, onun seninle olmasını sevmiyorum.
Well, babe, I just meant when and if we had- - - Wait, what are you saying?
Şey, bebeğim, demek istediğim çocuklarımız olduğunda ve eğer olursa -... bir dakika, ne diyorsun?
Uh, I know what you meant.
Ne demek istediğini anladım.
When I told you the other day that I never lied to the police, I meant it.
Geçen gün size ; polise hiç yalan söylemedim dediğimde ciddiydim.
You know that's not what I meant.
Onu kastetmediğimi biliyorsun.
Yeah. I actually meant that I'll help you get Riley back
Ben bana daireyi gösterirsen sana Riley'i tekrar elde etmende...
♪ it's only with you that I meant it ♪
♪ it's only with you that I meant it ♪
Am I meant to fight you?
Seninle dövüşmem mi gerekiyor?
I meant to introduce you.
Seninle tanıştırmak istemiştim.
I know how much they meant to you. Nah. No, you don't.
- Senin için ne kadar değerli olduklarını biliyorum.
I can't tell you how much it's meant to me that you guys all read my book.
Hepinizin kitabımı okuması benim için ne kadar önemli, anlatamam.
I meant to tell you, but you got emotional, and then I was--it felt like we were connecting, and I-I should have told you. Cros -
Sana söylemek istemiştim ama çok duygusallaştın sonra da aramızda bir bağ oluştuğunu hissettim ama sana söylemem gerekirdi.
If you get sauce on my couch, you're buying me a new one, and, uh, I meant what I said.
Kanepeme salça bulaştırırsan yenisini alırsın. Sözümde de ciddiyim...
Uh, sorry, I meant to let you know.
Affedersin. Seni haberdar edecektim.
Please believe me, I've never meant you any harm.
Lütfen inanın bana, size zarar vermek aklımın ucundan bile geçmedi.
Or do you think he meant that I was a girl that's just a friend?
Ya da onun kız arkadaşı olduğumu falan mı düşünüyor sence?
I think he meant you two were boom-chicka-wow-wow.
Bence aganigi naganigi yaptığınızı düşünüyor.
I'll pretend you meant that.
Öyle kastettin gibi davranıcam.
I'm sorry, what I meant to say is have you performed surgery, the job you spent seven years training to do?
Özür ilerim, demek istediğim bu işte yedi sene geçirdikten sonra operasyon yaptın mı?
I'm proud of you. Um, I meant am I good to go home?
Eve gidebilir miyim diye sormuştum aslında.
If I meant anything to you, don't tell him.
Eğer birazcık hatırım varsa ona bir şey söylemezsin.
I'd lie to you again if it meant Beth Ann's safe return.
Beth Ann'in geri geleceğini bilsem yine yalan söylerdim.
You know, when I said that I didn't want to be alone tonight, that meant that I needed a friend,
Ben bu gece yalnız olmak istemiyorum dediğimde arkadaşa ihtiyacım var demek istemiştim babaya değil.
You knew I meant yes.
Onun evet demek olduğunu biliyordun.
It's not like you meant to banish doctor strange Into a dimension of pure evil or anything.
Doktor Strange'i başka bir boyuta ya da saf kötülüğün içine bilerek sürgün etmedin ki.
I know he meant a lot to you.
Onu çok sevdiğini biliyorum.
Did you not understand what it meant when I dumped you?
Seni terk ettiğimde, bunun ne anlama geldiğini anlamadın mı?
Look, I'm just trying to help you figure out what last night meant.
Dün gecenin ne ifade ettiğini kavramana yardımcı olmaya çalışıyorum.
I meant, it's not working with you.
Seninle birlikte işe yaramadığını kastettim.
Sure. I meant do you wanna talk about what's wrong?
N'olduğunu konuşmak ister misin diyorum?
I meant a hundred. But as you know, I'm not very good with numbers!
Ama bildiğin gibi rakamlarla aram iyi değil!
Oh, Peter, I meant to tell you.
Peter sana söylemeliyim.
I know how much this place meant to you.
Bu yerin senin için ne kadar manidar olduğunu biliyorum.
look, I know I was an idiot, but-but what I said before about how much I care about you, I-I meant that.
Biliyorum bir aptallık ettim, ama sana ne kadar değer verdiğimi daha önce de söyledim, ve bu konuda ciddiyim.
I-I never meant to hurt you.
Seni kırmak istemedim.
Thank you for noticing, but... - What I meant was... - No peppers!
Fark ettiğin için sağ ol, ama Demek istediğim, biber olmamasıydı.
When you said you owed me a drink, I thought you meant in a place like a bar or a restaurant or someplace with, you know, chairs.
Bana bir içki borçlu olduğunu söylediğinde bar, restoran ya da en azından sandalyesi olan bir yeri kast ettiğini sanmıştım.
Had I known "tell me what's going on with you" meant "I'm going to tell you what to do," I might not have taken you up on it.
Eğer, "Neler olduğunu söyle." derken "Sana ne yapacağını söyleyeyim." demeyi kastettiğini bilseydim sana bu konuyu açmazdım.
Do you want to know what I meant when I wrote that card?
O kartı yazarken neyi kastettiğimi bilmek ister misin?
I know you could've taken your firefighter assignment and started at 105, but... this house needed stability, and you... meant the world to me.
İtfaiyeci atamanı kabul ederek 105'deki görevine başlamış olabileceğini biliyorum fakat bu istasyonun istikrara ihtiyacı vardı ve sen benim için dünya demek oldun.
I thought you meant emotionally.
- Duygusal açıdan sordun sanmıştım.
I meant to call you, but, uh...
Seni arayacaktım ama...
Thank you for finally realizing. I meant regarding the carotid.
Şah damarından bahsediyordum.
Now, if you'll excuse me, I have to go find out what Eli Gold meant by changing my kids'diapers.
Şimdi, eğer bana izin verirseniz, Eli, bebek bezi değiştirmekle ne demek istedi onu öğreneceğim.
But when I said that you were a once-in-a-generation talent, I meant it, which is why I want to give you a development deal.
Ama ben nadir bir yetenek olduğunu söylüyorsam, ciddiyimdir. Bu nedenle sana daha iyi bir anlaşma öneriyorum.
So I meant, "Were you brave enough to get out there?"
Yani, "Oraya çıktınız mı?" demek istedim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]