I worry traduction Turc
17,153 traduction parallèle
Well, you know, how can I worry about that?
Böyle bir şey beni nasıl endişelendirsin ki?
It's not money that I worry about, Brody.
Endişelendiğim şey para değil, Brody.
- And I worry.
- Endişe ediyorum.
- I just, I worry about you a little bit...
- Sadece senin için biraz endişeleniyorum.
I worry all the time.
Sürekli endişeli hâldeyim.
With what we did to his daughter, I worry Malick will turn on Hydra.
Kızına yaptıklarımızdan sonra Malick'in Hydra'ya düşman olacağından endişe ediyorum.
Don't you worry, I'll figure out a way to get rid of them quick enough
Endişe, yeterince hızlı onlardan kurtulmak için bir yol bulmalısınız EDECEĞİM yok.
Then you worry for nothing. I've sent Indra to raise an army from the villages near Arkadia.
Indra'yı Arkadya'nın yakınındaki köylerden ordu kurması için gönderdim.
Oh, don't worry about john murphy.
John Murphy'i merak etme.
I wouldn't worry about that.
Ben olsam kafama takmazdım.
A few days ago, all I had to worry about was getting into art school.
Birkaç gün önce tek endişem sanat okuluna girip girememekti.
So you know how you said, um, if they cut one of my lines, I should worry?
Eğer senaryomdan konuşma keserlerse endişelenmem gerektiğini söylemiştin ya...
I wouldn't worry about me, Detective.
Benim olsam kendim için endişelenirdim dedektif.
Don't Worry... I said no
- Endişelenme, kabul etmedim.
- I wouldn't worry about it.
- Ben olsam endişelenmezdim.
Don't worry, I'm just here to help.
- Merak etme, yardım etmeye geldim.
Well, you don't have to worry about me, because I stayed in the same bed with my ex-wife for... four years and I don't think we touched toes once.
Benden çekinmene gerek yok çünkü eski eşimle aynı yatakta dört sene yattım ve ayaklarımız bile birbirine değmedi.
Don't worry, I'm just here to help.
- Merak etme. Yardım etmeye geldim.
I can go two days without a drink, - so you don't really have to worry.
İçmeden iki gün dayanabiliyorum endişelenmeyi bırakabilirsin.
I didn't want to worry you.
Seni endişelendirmek istememiştim.
If I play my cards right over the next few years, we're not going to have to worry about money ever again.
Önümüzdeki birkaç yıl kartlarımı doğru oynarsam bir daha para konusunda endişelenmemize gerek kalmayacak.
Don't worry about it, I got just the thing.
Endişelenme, tam alınacak şeyi aldım.
Yeah, I know, but don't worry about it, this shit happens all the time.
Evet, biliyorum. Ama endişelenme, hep olur.
And then I'll worry about the rest from there.
Kalan her şeyle ben ilgileneceğim.
I guess I don't have nothin'to worry about.
Endişelenecek hiçbir şeyim yok herhalde.
Don't worry, I'll kill it.
Merak etme, ben öldürürüm.
So now I got to add this to my list of crap to worry about?
Düşünmem gerekenler listesine bir de bu mu girecek şimdi?
Of course I have to worry.
- Tabii ki düşünmek zorundayım.
Oh, don't worry, I would never let you near my baby.
Korkma, seni çocuğumun yanına asla yaklaştırmam.
Do I have to worry about him?
Onu kafama takmalı mıyım?
Don't worry, I've already found a research facility that will raise them humanely.
Merak etme, hepsini insanca büyütecek olan bir araştırma tesisi buldum bile.
The last thing I need is to worry about you, too, okay?
İhtiyacım olan son şey senin için de endişelenmek, tamam mı?
I wouldn't worry about me, sir.
Kendimi dert etmiyorum efendim.
I did not want to worry them prematurely.
Durduk yere onları endişelendirmek istemedim.
Don't worry, I handled it.
Merak etme, ben hallettim.
I don't have to worry about the mortgage or, uh, car payments, health care, tuition.
İpotek için, arabanın ödemeleri için, sağlık hizmetleri için okul harcı için endişelenmem gerekmez.
I'm fine, there's nothing for you to worry about.
Ben iyiyim, endişe edeceğin bir şey yok.
I wouldn't worry yet, if I were you.
Yerinde olsam henüz endişelenmezdim.
You've been too busy partying to worry about the details, like how the fuck I get in the festival?
Festivale nasıl gireceğim gibi ayrıntılarla ilgilenemeyecek kadar - kendini partiye mi kaptırmıştın?
Do not worry, I haven't completely lost it.
Endişelenme, aklımı tamamen kaybetmedim.
Don't worry, if I'd left any trace, we wouldn't be here right now.
Merak etme, arkamda iz bırakmış olsaydım ikimiz de şu an burada olmazdık.
Good news is I know where Julian's keeping Stefan's body, so you can sit back, relax, and not have to worry about that locator spell.
İyi haber şu ki Julian'ın Stefan'ın vücudunu nerede sakladığını biliyorum. Sen arkana yaslanıp dinlenebilirsin. Yer bulma büyüsü için endişelenmene gerek yok.
I'm guessing you might be a little bit mad right now, but, trust me, you have nothing to worry about.
Şu an biraz sinirli olduğunu varsayıyorum ama bana güven, endişelenmene gerek yok.
I enrolled, Hanna, but it's not like it was four years ago when the only thing I had to worry about in freshman year was catching something from a communal shower curtain.
Ben kaydoldum Hanna, ama durum dört yıl önceki gibi değil. O zamanlar ilk senemizde endişelenecek tek şeyimiz ortak duş perdesinden hastalık kapmaktı.
Alright, I'll be back as fast as I can but, uh, the more I get done tonight the less I have to worry.
Tamam en kısa zamanda döneceğim ama bu gece ne kadar bitirebilirsem o kadar az endişeleneceğim.
Don't worry, I can look after myself.
Sen rahat ol, başımın çaresine bakarım ben.
Eww! Don't worry. I won't tell anyone you screamed.
Telaş yapma, çığlık attığını kimseye söylemeyeceğim.
Don't worry, she's safe, but I had to come back to stand with my city, because this Oliver Queen guy gives a hell of a speech.
Endişelenme, güvende o. Ama şehrimle beraber direnmek için geri döndüm ben. Çünkü Oliver Queen denen bir adam acayip bir konuşma yaptı.
I wouldn't be a Jewish mother if I didn't worry.
Ben bir Yahudi anne olmaz Ben dert etmedi eğer.
Don't worry. I'm great at keeping secrets.
Sır saklamada çok iyiyimdir.
Oh, I understand, but you have nothing to worry about.
- Anlıyorum ama endişeleneceğin bir şey yok.
i worry about you 87
worry 67
worry about yourself 32
worrying 26
worry not 33
i worship you 17
i work for a living 16
i work here 240
i worked hard 20
i work alone 58
worry 67
worry about yourself 32
worrying 26
worry not 33
i worship you 17
i work for a living 16
i work here 240
i worked hard 20
i work alone 58