English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ I ] / In his room

In his room traduction Turc

2,691 traduction parallèle
Becky! I think he's in his room.
Sanırım odanda
Why doesn't he sleep in his room?
- Neden odasında yatmıyor?
He was in his room.
Odasında.
But I owe it to a fat kid from Philly who had a poster of Jennifer Love Hewitt in his room.
"Şişko çocuk" lafıyla beni de tavladın.
You can put your father in his room.
Baban odasında kalsın.
You shouldn't let him just mope around up in his room forever.
Devamlı odasında pinekleyip, yas tutmasına müsaade etmemelisin.
Wilk is doing the same thing in his room.
Wilk'de odada aynı şeyi yapıyor.
Charlie's in his room.
Charlie odasında.
Because I found this in his room.
Çünkü odasında bunu buldum.
- Because I found this in his room.
- Çünkü odasında bunu buldum.
It seems that the guest Mrs. Humphrey was hosting, John Stephens left a pair of cufflinks in his room when he checked out this morning.
Mesajınız var mı? Bayan Humphrey'in ağırladığı John Stephens adlı misafir bu sabah kontrol ettiğimizde fark ettik, bir çift kol düğmesi unutmuş.
Oh, he's brooding in his room.
Odasında. İşte, Vanya bunu sana getirmemi rica etti.
I told him to sit in his room until you got home.
Sen eve dönene dek odasında oturmasını söyledim.
You set up a filtration system in his room, right?
Odanda filtre sistemi var değil mi?
Gary's not in his room, but somehow, I think that's not news to you.
Gary odasında değil, ama sanırım bu senin için bilinmedik bir şey değil.
- Uh, Jake's in his room, and Zoe called and said she'll be home a little bit later.
Jake odasında, Zoe'de aradı ve biraz geç geleceğim dedi.
I do not know. He stays for two days in his room.
Bilmiyorum 2 gündür odasında
There was stuff in his room you could've taken, money, but you didn't.
Burada alabileceğin şeyler varmış. Para gibi. Ama almamışsın.
No one would sleep in his room again.
Kimse yeniden onun odasında yatamaz.
It's just him, alone in his room.
Tek başına odasında.
Can we visit him in his room?
Onu odasında ziyaret edebilir miyiz?
Is he in his room, do you know?
Odasında mı, biliyor musun?
He's in his room, she's in the kitchen.
Çocuk odasında, annesi de mutfakta.
- In his room.
- Odasında.
I was around 9 years old... and my uncle would make me go in his room and touch him... and one day he raped me.
Dokuz on yaşlarındaydım amcam beni zorla odasına götürüp ona dokunmamı istemişti.
I have a security camera in his room, which I use to keep an eye on him.
Odasında güvenlik kamerası var. Böylece gözüm üstünde oluyor.
Well? The murder weapon was in his room with his finger marks, he has no alibi.
Üzerinde parmak izleri olan cinayet silahı onun odasındaydı.
You should be in her father's living room, explaining to him, telling him that his daughter is a fugitive with ties to terrorists.
babasının salonunda olup ona açıklamalısın kızının kaçak ve teröristlerle bir bağı olduğunu.
You can not claw each type, of yourself in a chat room somehow turns sexually or a photo of you sends his dick.
sohbet odalarında sana cinsel davranışlar sergileyen, yada penis resmini gönderen.. her adamı takip edemezsin....
You're just upset because we saw Darryl Baker's father coming out of your mom's room in his underwear.
Darryl Baker'ın babasını üzerinde iç çamaşırıyla annenin odasından çıkarken gördüğün için sinirlenmiştin. Ve ağlamıştın.
His name is Jeremiah, and he hadn't left his room in over two years - -
Adı Jeremiah. İki yıl boyunca odasından çıkmadı.
My dad lost his job a few months ago, then we lost our house, so now we live in that motel in one room.
Babam işten çıkartıldı birkaç önce, sonra evimizi kaybettik ve şimdi tek odalı bir motelde yaşıyoruz.
Pick out the hottest guy in the room, take him home, do unspeakable things to him, then kick him to the curb with a smile on his face and teeth marks on his heinie?
Mekandaki en seksi çocuğu seçer onu eve getirir, ağza alınmayacak şeyler yapar sonra yüzünde bir gülümseme ve poposunda diş izleriyle kaldırımın kenarına atardın, değil mi?
And Raj's family wants us to have a traditional Indian wedding, so we'll probably just have the ceremony in his parents'living room.
Ve Raj'ın ailesi bizi Geleneksel hindistan düğününe bekliyor, Muhtemelen sadece tören yapacağız
Nelson Piquet likened racing around the course to riding a bicycle in his living room.
Nelson Piquet oturma odasında bisiklete bineceğine sahada at koşturmayı tercih etti.
Okay, well, while you're doing that, I want you to picture Ben in his motel room, all by himself with no friends, staring at the wall.
Bunu yaparken Ben'in otel odasında tek başına, duvara baktığını düşün.
Michael can find room for my snow globes in his apartment... but he can't seem to figure out how I fit into his life.
Michael, kar kürelerimi koyacak yer bulabiliyor ; ama beni hayatının neresine koyacağını daha kestiremedi.
I want you in Harris'dressing room when they wrap his hands.
Oğlanın elini sararken seni soyunma odasında istiyorum.
Every night when his eyes closed they saw in that room.
Ama artık pişmanlık işe yaramaz.Ben acının cevabını buldum
Found the same key in the room of his sister.
Evet kardeşinin odasında bulduğumuz anahtarın aynısı.
He moved in with his stupid-ass girlfriend and gave her snotty kid my room, and now my mom's moving in with you.
O, aptal kıçlı sevgilisiyle taşındı ve benim odamı onun aşağılık çocuğuna verdi. Şimdi de annem seninle taşınıyor.
The first time he ever faced his father in his life was in that room.
Hayatı boyunca babasıyla ilk kez o odada yüzleşti.
I went into his room, found some hair in the wastebasket.
Odasına gittim, çöp kutusunda biraz kıl buldum.
If when he walks in to his old room tomorrow, all of his favorite things are already there?
M.J, yarın eski odasına girse ve en sevdiği şeylerin çoktan orda olduğunu görse?
What is the problem? She said she saw someone standing... in front of the window of his living room just now.
Sizin salon camından birinin içeri baktığını söyledi
Like that Facebook kid. He started in his college dorm room.
Şu Facebook'u kuran çocuk her şeyi yurt odasında başlatmıştı.
Joe Riley's here with his lawyer. I put him in the conference room with the insurance rep, a lawyer from the school.
Joe Riley avukatıyla birlikte geldi, onları sigorta şirketinin temsilcisi ve okulun avukatıyla birlikte toplantı odasına aldım.
He sleeps downstairs in his guest room. And then late one night, the guy runs into his wife on the stairwell. And he says to her,
Alt kattaki misafir odasında uyuyormuş ve sonra bir gece, merdivenlerde karısına rastlamış ve ona demiş ki...
It also comes with the sensation that there is someone else in the room.
Sanki odada birisi varmış gibi bir his uyandırır insanda.
Keller's going for a trifecta... take out the man who shot him, secure his stay in a federal hotel room, and tweak me in the process.
Keller bir taşla üç kuş vuracak kendisini vuran adamdan kurtulacak federal otel odasındaki yerini garantileyecek ve tüm bunlar olurken bana da ayarı verecek.
Believe me, Inspector Giles, William was in no condition to leave his room, let alone kill someone.
İnanın bana Müfettiş Giles bırakın birini öldürmeyi, William'ın odadan çıkacak hâli yoktu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]