In the moment traduction Turc
5,559 traduction parallèle
I-I got caught up in the moment.
Çok seksisin. Kendimi kaptırmıştım.
She was under a hell of a lot of pressure in the moment.
O an fazla baskı altındaydı.
- I caught up in the moment.
Anladım.
Was said... in the moment, in anger.
Öylesine söyledi... sinirli bir anında.
It'll help put you in the moment.
Odaklanmana yardımcı olacak.
I've seen you under pressure in the moment.
Sizi baskı altındayken şahsen gördüm.
It might've been the last perfect moment in my life.
Belki de hayatımın en muhteşem anıydı.
The police are going to catch you the moment you arrive in Joseon.
Joseon'a vardığın anda polis seni bulacaktır.
In his final moment, I want the 3 of us to be together.
Son anlarında üçümüzün birlikte olmasını istiyorum.
That's right, Johnny, but the moment you become an impediment to me... I will leave you in pieces.
Doğru Johnny, ama bana ayak bağı olduğun zaman gelirse seni parçalarına ayırırım.
I will think about that when I wake up in the morning and not a moment sooner.
Bunu sabah uyandığımda düşüneceğim, saniye öncesinde değil.
We've been sent back in time to the exact moment of the storm, to be in exactly the right place when it hits, because that's the only time the bank is vulnerable!
Fırtına vurduğunda gereken yerde olmamız için tam fırtınanın çıktığı ana, geçmişe gönderildik çünkü bu bankanın savunmasız olduğu tek an!
In that moment, the Empress Dowager will preside over a shift in power.
O sırada İmparatoriçe Dowager, iktidarın değişeceği toplantıya başkanlık yapacak.
I knew those boys were trailer trash the moment they rolled up in that American-made.
O Amerikan arabasıyla geldiklerinde onların birer pislik olduklarını anlamıştım.
I mink it was in that moment that I determined to bleed him to the bone.
Onu kemiğine kadar kanatmaya karar verdiğim o andı sanırım.
A rash act in the heat of the moment.
- Düşünmeden, sıcağı sıcağına yapılmış bir hareket.
I ONCE LEFT A WATER BOTTLE IN MY CAR OVERNIGHT. IT WAS STILL LIQUID, BUT THE MOMENT I TOUCHED IT,
Bir keresinde su şişemi gece arabamda unutmuştum.
In that moment, on that rock, with the Devil on our heels, we were gods.
O an o kayanın üzerinde topuklarımız üzerinde şeytanla tanrıydık.
The first moment, I was alone in darkness, but I remember you, your essence there with me.
İlk anımı, karanlıkta yalnızdım ama seni hatırlıyorum. Ruhun orada benimleydi.
So tell me, among the people who give you bribes, which bastards are in the black market organ business? Hurry. Wait a moment, Squad Leader Oh.
O yüzden sana rüşvet veren heriflerin organ ticareti yapan pisliklerin kim olduğunu söyle.
I don't see an opening in Surgical or Neuro at the moment, but I know there's a spot they're looking to fill on the float pool.
Cerrahi veya Nörolojide şu an bir açık göremiyorum ama Hasta Bakıcılık bölümüne bir kişi aradıklarını biliyorum.
I've been walking around with music in my head since the moment we met.
Kafamda bir şarkıyla ortalıkta yürüyordum Biz tanıştığımız andan beri.
So one moment the wolf was in your house, next thing he was in your car?
Yani kurt önce evinizdeydi... -... sonra birden arabanızda mı çıktı?
After that teaching moment, we left New York and entered the garden state of New Jersey.
Anında dersini aldıktan sonra New York'tan çıkıp New Jersey'in Garden Eyaletine girdik.
You walked in at the worst possible moment!
Olabilecek en kötü anda girdin içeri.
In fact, walking down the aisle in her abeula's dress, Jane didn't feel nervous, not for a moment.
Aslında büyükannesinin elbisesiyle koridorda yürürken Jane bir anlığına bile telaşlı hissetmedi.
And in that moment, Jane vowed to focus on the man she knew she loved.
Ve tam o anda, Jane gerçekten sevdiğini bildiği o adama odaklanmaya yemin etti.
In fact, in that moment, betrayed by the man she thought she knew so well, Jane Gloriana Villanueva knew only one thing :
Hatta tam o anda çok iyi bildiği adam tarafından ihanete uğrayan Jane Gloriana Villanueva tek bir şey biliyordu :
Oh, Mr Carson,..... I can assure you the very last thing in the world that I am at this moment is offended.
Bay Carson sizi temin ederim şu an benim gücenmem dünyadaki en son şey olur.
In that moment, stu flashed back six months to the last time he had a truly great idea.
O anda, Stu altı ay öncesini hatırladı : En son aklına gelen gerçekten mükemmel fikri.
So, you masturbated to completion in the literally one minute from the time you left upstairs to this moment?
Yukarı kattan ayrıldığın zamandan şu ana kadarki bir dakika içinde mastürbasyon yapıp bitirdin yani.
Marriage means being in it 24 / 7 from the moment when you wake up in the morning, and you see that red, curly happy trail, to at night when he rolls off of you and asks if you've had your "gazz" yet.
Evlilik 7 / 24 bir iştir. Sabah uyandığın ve o kızıl, kıvırcık, sevimli kılları gördüğün andan gece üzerinden yatağa devrilip henüz orgazm olup olmadığını sorduğu ana kadar.
But, um, he would give these lectures on love and friendship and I remember the moment I fell in love with him when he was, uh... gonna make me cry.
Ama bana hep sevgi ve dostluk dersleri vermiştir. Ve ona aşık olduğumu anladığımda, ağladığımı hatırlıyorum.
We were always there, whereas the other kids were, um, in school and that type of thing and he, um, he spent the most time with both my daughters, um, from the moment they were born on.
Her zaman yanlarındaydık. Öbür çocuklar okuldayken bile. Zamanının çoğunu çocuklarımızla geçirirdi.
We saw the movie The Greatest and then after that Muhammad Ali came in and that was just a really, um, interesting moment in my life.
The Greatest filmini izlemiştik. Ve sonra Muhammed Ali gelmişti. O gerçekten hayatımdaki enteresan anlardan biriydi.
When you're in the middle of a war, Mr. Thomas, history is being made in the present moment, and protocol can seem a little outdated.
Siz bir savaşın ortasındayken Bay Thomas tarih o yaşadığınız anda yazılır ve protokol biraz modası geçmiş kalır.
I've been in love with you from the moment we met.
Sana ilk tanıştığımız andan beri aşığım.
Son, I've accumulated so many rads in my life, I was probably a dead man the moment I walked through the gate.
Evlat, hayatım boyunca o kadar fazla radyasyon yedim ki muhtemelen şu kapıdan girdiğim anda zaten ölü bir adamdım.
Now... with you in camp, maybe this is the moment when the zebra turns tables on the lion.
Şimdi aramızda olduğuna göre belki de zebranın aslan karşısında durumu lehine çevirme anı gelmiştir.
He's in the middle of something at the moment and he's not thinking straight.
Şu anda bir şeylerle uğraşıyor ve doğru dürüst düşünemiyor.
'In a moment, as soon as you're ready,' I'll disable the security protocols.
Sen hazır olur olmaz, güvenlik protokollerini devredışı bırakacağım.
It was... the most selfless that he's ever been, and in that moment, I loved him.
Hayatında hiç yapmadığı kadar başkalarının iyiliğini düşünmüştü. Ve o an ona aşık oldum.
We'll be starting the tour in just a moment.
Birazdan turumuza başlayacağız. Neyse, ben kaçtım.
He'll be placed in county for the moment.
Şimdilik gözetimimizde kalacak.
You have been waiting for this moment from the second I got in bed with her.
Onu yatağa attığım andan beri bu anın gelmesini bekliyordun.
It was in the heat of the moment.
- Düşünmeden söyledim.
Every moment, every decision you make, it affects the people around you, it changes the world in a million imperceptible ways.
Her an, verdiğin her karar etrafındaki insanları etkiler ve farkında olmadığın milyonlarca farklı şekilde dünyayı değiştirir.
I'll be in touch when I can. But for the moment, I need to assist Mr. Reese.
Fırsat bulunca sizinle irtibata geçerim ama şu anda Bay Reese'e yardım etmeliyim.
In that moment, on that rock, with the devil on our heels, we were gods.
O an o kayanın üzerinde topuklarımız üzerinde şeytanla tanrıydık.
I couldn't believe that my only friend was missing the most important moment in the guy I was introducing's life.
Tek arkadaşım hayatımın en önemli anını, bir adamı sahneye almamı kaçırıyordu.
And, just to wrap things up once and for all, some things were said in the heat of the moment that weren't really meant.
Konuyu tam olarak kapayalım da. O anın heyecanıyla ciddi olmadığımız şeyler söyledik.
in the real world 60
in the meantime 2026
in the morning 1802
in the middle of the night 158
in the kitchen 217
in the name of the father 223
in the middle of nowhere 42
in there 594
in the darkness 43
in the criminal justice system 149
in the meantime 2026
in the morning 1802
in the middle of the night 158
in the kitchen 217
in the name of the father 223
in the middle of nowhere 42
in there 594
in the darkness 43
in the criminal justice system 149
in the ass 21
in the afternoon 211
in the beginning was the word 18
in the flesh 166
in the basement 109
in the house 117
in the end 1091
in the first place 155
in the old days 114
in the 715
in the afternoon 211
in the beginning was the word 18
in the flesh 166
in the basement 109
in the house 117
in the end 1091
in the first place 155
in the old days 114
in the 715
in the beginning 230
in the future 338
in the name of jesus 26
in the name of god 118
in the past 316
in the dark 154
in the bathroom 154
in the woods 135
in the room 59
in the back 227
in the future 338
in the name of jesus 26
in the name of god 118
in the past 316
in the dark 154
in the bathroom 154
in the woods 135
in the room 59
in the back 227