English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ I ] / Intensive care

Intensive care traduction Turc

387 traduction parallèle
Intensive Care Is For Family Members,
- Yoğun bakıma aile üyeleri girebilir.
He was in Intensive Care, but there's no record of his whereabouts in the hospital.
Yoğun bakımdaydı, ama hastanede nerede olduğu hakkında hiçkayıt yok.
We'll put her in intensive care.
Onu yoğun bakıma alacağız.
Within an hour, the patient became unresponsive and diaphoretic... and was raced up to Intensive Care, with an irregular pulse of 150... blood pressure 90 over 60, respiration rapid and shallow.
Bir saat sonra hastada yoğun ishal vakıasına rastlandı. Derhal yoğun bakıma kaldırılan hastanın nabzı 150'ye çıkmış tansiyonu 9.6'ya kadar düşmüş, nefes alış verişleri ise gitgide ağırlaşmaya başlamıştı.
The resident on duty in Intensive Care compounded the blunder... by treating the old man for pulmonary edema.
Nöbetteki stajyer doktor, yaşlı adama pulmonari edema teşhisi sonucu tedavi etmeye çalışarak bir başka yanlışlığa daha neden olmuştu.
- Intensive care, but she'll pull through.
- Yoğun bakımda, ama kurtulacaktır.
He's in Intensive Care.
Yoğun bakımda.
Intensive Care. stand by.
Yoğun Bakım. Beklemede kalın.
As soon as you've finished, have her sent up to Intensive Care.
İşiniz biter bitmez onu Yoğun Bakım'a gönderin.
Code Blue, Intensive Care.
Mavi Kod, Yoğun Bakım.
This is an intensive care unit.
Burası yoğun bakım ünitesi.
Your, uh, daughter started to respond after you left yesterday... and so we've moved her out of the intensive care unit.
Dün siz gittikten sonra kızınız reaksiyon vermeye başladı. O yüzden onu yoğun bakımdan çıkardık.
Intensive care ward. My God!
Tanrım!
Yes, can you believe it. It's in the intensive care department.
Evet inan bana var.Hemde en yoğun departmanızda.
I see no reason not to transfer her to the intensive care unit.
Yoğun bakım ünitesine alınmaması için bir neden görmüyorum.
Excuse me, I have to go to intensive care now.
Affedersiniz, yoğun bakıma gitmeliyim.
Well, he's out of intensive care, back in a private room.
Yoğun bakımdan çıktı, özel odaya döndü.
Intensive Care.
Yoğun bakımda.
- He's in intensive care.
Yoğun bakımda. Durumu nasıl?
He's in intensive care.
- Hayır. Yoğun bakımda.
Clean-up crew, you are needed in Intensive Care.
Temizlik ekibi, yoğun bakımdan bekleniyorsunuz.
Marshall is listed as critical and under intensive care.
Marshall tehlikeli bir akıl hastası olarak damgalanır.
If they are moving Bobby to intensive care, does that mean he's conscious, michael?
Eğer Bobby'yi yoğun bakıma naklediyorlarsa, bu bilincinin yerine geldiği anlamına mı geliyor Michael?
She's in intensive Care.
Yoğun Bakımda.
Where's Intensive Care?
Yoğun Bakım ne tarafta?
"Who wouldn't be?" So they took her to intensive care.
Kim istemez ki? Sonra, yoğun bakıma aldılar.
Admit me to your intensive care!
Yoğun bakımına yatır beni!
He was in intensive care for eight weeks.
Sekiz haftadır yoğun bakımdaydı.
They say he's in intensive care.
Yoğun bakımda olduğunu söylediler.
He's in the intensive care ward at Our Lady of the Worthless Miracle.
Evet, Değersiz Mucizeler Anası Hastanesinin, yoğun bakım bölümünde.
Unfortunately, he's not dead. He's in the intensive care unit.
Ne yazık ki ölmedi, yoğun bakımda yatıyor.
Last night, while you were in intensive care,
Dün gece, Sen yoğun bakımdayken,
- Intensive Care.
- Yoğun bakımda.
The nearest neonatal intensive care unit's in L.A.
En yakın Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi Los Angeles'da.
I was on a gurney being rushed to intensive Care in excruciating pain.
Şiddetli acılar içinde sedye üzerinde yoğun bakıma götürülüyordum.
My husband's in intensive care.
Kocam yoğun bakımda.
She should've been in the intensive care unit.
Yoğun bakımda olmalıydı.
I spent 40 minutes trying to find an orderly to take her to intensive care.
Onu yoğun bakıma yatırmak için uğraşırken 40 dakika harcadım.
You were in intensive care last night when Jacques Renault was killed.
Dün gece Jacques Renault öldürüldüğünde yoğun bakımdaydın.
The thing I thought of at 4 this morning when I was waiting for my husband to be released from intensive care?
Bu sabah dörtte kocamın yoğun bakımdan çıkmasını beklerken aklıma gelen şey?
The one person who might be able to give a more detailed description of the kidnapper remains unconscious in the intensive care.
Görgü tanığı olan tek kişi yoğun bakımda ve bilinci kapalı olduğu için... r... detaylı bilgi alınamıyor.
While still in intensive care, he was able to provide the first detailed description of the suspect to the police.
Hala yoğun bakımda olmasına karşın polise şüphelinin eşgalini tarif edebildi.
If it turns green, they rush you immediately into intensive care.
Eğer yeşile dönüşürse, seni derhal yoğun bakıma koşturuyorlar.
She came to see me when I got out of intensive care. She said, " There's bad news and there's good news.
Yoğun bakımdan çıktığımda beni görmeye geldi. " Bir iyi bir kötü haberim var.
The commissioner remains in intensive care at Gotham City Hospital.
Komiser, Gotham Şehir Hastanesi'nde yoğun bakımda yatıyor.
In fact... she's already won the Little Miss Intensive Care Pageant.
Aslında Minik Bayan Yoğun Bakım ödülünü kazandı.
You rule intensive care!
Yoğun bakımın kurallarını sen koy!
He's in intensive care.
O yoğun bakımda.
He's in Intensive Care.
Yoğun bakımda
They're all in need of intensive psychiatric care.
Yoğun bir psikiyatrik tedavi alıyor.
Last night, while you were in intensive care,
Biliyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]