Is that her traduction Turc
24,386 traduction parallèle
Hey. Is that her?
Bu o mu?
You're in that moment where everything is perfectly still... right before you're about to fall.
Düşüşe geçmeden önce her şeyin mükemmel olduğu o anda.
Addressing protocol is TCP / IP. that sits on top of TCP / IP symbiotically, right, Tom? any machine can become a server, easily exchanging files.
Adresleme protokolü TCP / IP'dir.... haksız mıyım, Tom?... her makine sunucu olabilir, böylece dosyalar rahatlıkla aktarılabilir.
And that was the best part of the trip... the amazing possibility to be able to go anywhere within something that is magnificent and never-ending.
İşte bütün yolculuğun en önemli kısmı buydu. Hiç sonu olmayan görkemli bir şeyin içinde her yere gidebileceğin muhteşem bir olasılık.
Look, Chloe and her friends are not good people, and the only good thing that came out of this week is the time I got to spend with you.
Bak, Chloe ve arkadaşları iyi insanlar değil. Ve bu hafta yaşadığım tek iyi şey seninle geçirdiğim zamandı.
Jeff, do you know what that's like to watch your friend, someone you love, someone who is like a goddess with the power to fly to the moon and shine a light on the world, and she ends up using all of that power just to keep her fat, shit, useless, boring stoner husband barely afloat?
Jeff bir arkadaşının, sevdiğin birinin aya çıkıp dünyayı aydınlatabilecek güçte Tanrıça gibi birinin var gücünü şişman, değersiz işe yaramaz, sıkıcı, müptela kocasını ayakta tutmak için harcamasını izlemek nasıldır bilir misin?
I mean, I think one of the reasons I hate her so much is that she's in my life every day.
Sanırım ondan bu kadar nefret etmemin sebeplerinden biri her gün hayatımda olması.
He told me that despite the fact that you became enemies, you were once associates and friends.
Dedi ki, her ne kadar düşman olmuş olsanız da, bir zamanlar iş ortağı ve arkadaşmışsınız.
We think the great thing is that because it roams around the world, we get a different view out of the big picture windows every week.
En beğendiğimiz şey şu. Dünyayı dolaştığımız için her hafta arkada başka bir manzara olacak.
Sam Fox has sex appeal, but the big move here is that she's hysterically funny and everyone likes her.
Sam Fox'ın cinsel çekimi yüksek ama asıl önemli olan çok komik olması ve herkes tarafından sevilmesi.
Mom, Morgan says that her church is really great.
Anne, Morgan kiliselerinin harika olduğunu söylüyor.
Do you think that Supergirl is a hero because flying is one of her skills?
Sence Supergirl uçabildiği için mi kahraman oldu?
The only difference is that I was her past. ... and you're her present.
Tek fark, ben onun geçmişiyim sen ise bugünüsün.
I don't know... to me, anyway, that even when the rest of the body shuts down, there is some part of the brain that stays aware, knows everything that's going on.
Bana göre, vücudun geri kalanı durduğunda dahi, beynin bir kısmında biliç açıktır, olan her şeyi bilir.
- is that something, somehow...
- o şey, her nasılsa...
The weird thing is, no one's heard from her after that.
İşin tuhafı, o mesajdan sonra ondan haber alınamadı.
I sense something more... sizable, something that, somehow, is his that's... that's... that's connected.
Bir şey hissediyorum, daha büyük, ona ait bir şey bir şey her nasılsa bu bağlantılı bir şey.
The number of vets that commit suicide every day is 22.
Her gün intihar eden asker sayısı 22.
Everything you need is in that file.
İhtiyacınız olan her şey o dosyada.
This man right here is proof that we need to stop the spread of this mutation by any means necessary.
Burda duran adam mutasyonun yayılmsını önlememiz gerektiğinin kanıtı. her ne pahasına olursa olsun.
When everything is over, you and him can work on that wall.
Her şey bittiği zaman ikiniz o duvarların bir çaresine bakabilirsiniz.
All I know is that every couple months, there are underwater volcanic eruptions around the island and when the lava flow cools... more beachfront property. What was that?
Tek bildiğim her bir kaç ayda bir adanın etrafında su altı volkanik patlamalarının olduğu ve lava soğuduğu zaman da daha fazla denize sıfır arazi olmuş oluyor.
CT scans, MRI, any imaging, all the labs, anything that you need to know or the patient wants to know is available at any time.
Tomografi taramaları, MR, röntgenler, tahlil sonuçları. Hasta hakkında bilmek istediğin ya da hastanın bilmek istediği her şey elinin altında.
Anyway, I don't know if that's what you're looking for, but either way, you can be sure this life of mine is punishment enough for the things I've done.
Bilmiyorum aradığın şey bu mu? Ancak emin olabilirsin ki her iki şekilde de yaptığım tüm kötü şeyler için bu hayat bana yeterince ızdırap oldu.
Everything that's going on in here is making all of this come together.
Burada her şey oluyor Hepsini bir araya getiriyor.
That she asked for what's happened to her because of who she is?
Ona ne olduğunu sordu. Kim olduğu için mi?
Tell her the truth, whatever that is.
Ona doğruyu söylemek, her neyse.
Well, not every family is like that.
Her aile aynı değildir.
Jesse is a... is a condescending, entitled, privileged piece of hipster trash who thinks that she's making the world a better place with her shitty opinions.
Jesse insanları küçük gören,... yetkili, ayrıcalıklı hipster bir pislik parçası. Boktan fikirleriyle dünyayı daha iyi bir yer yaptığını sanıyor.
You want to piss away every single chance that comes your way, including this job, that's your business.
Bu is dahil karsina çikan her sansin içine siçmak istiyorsun, o senin bilecegin is.
Her testimony may condemn Ms. Harris as a mother, but it does not prove that she is a murderer.
Onun ifadesi, Bayan Harris'i bir anne olarak suçlu çıkarabilir ama katil olduğunu kanıtlamaz.
I know that our viewers will understand the desperation of a mother separated from her daughter, but if you have abducted her again, Lee, now is the time to come clean before things spiral out of control. :
Seyircilerimiz, kızından ayrılmış bir annenin çaresizliğini anlayışla karşılayacaktır ama onu tekrar kaçırdıysan işler kontrolden çıkmadan önce şimdi itiraf etmenin tam zamanı.
Well, there is if we find out that her aorta is in trouble. If.
Aortta sorun olduğunu bulursak var demektir.
- Ah, that is her name.
- Onun adı bu.
That's right, every moment is an opportunity.
Evet, her an bir fırsattır.
The Coroner, the-the Gordon Rimmer, and whatever the hell else is locked up in that damn... Animal Transfer Unit, "them"!
Adli tıp görevlisi, Gordon Rimmer ve o lanet Hayvan Transfer Ünitesi'nde başka her ne varsa.
What? That her dad is infected?
Babasına bulaştığını mı?
"Personal" is a word that comes up a lot when Dominique talks about her food.
Dominique yemeklerinden söz ederken, sıkça "kişisel" sözcüğünü kullanıyor.
For her, it is always an expression of her memory, her point of view, her emotions, and that is something that many chefs aspire to, but, for her, it feels really central.
Onun için bu, anılarının... EŞ YAZAR ATELIER CRENN : METAMORPHOSIS OF TASTE bakış açısının, duygularının ifadesi... bu da birçok şefin arzuladığı bir şey... ama onun için çok önemli.
I think that her country is San Francisco.
Bence onun memleketi San Francisco.
Her home is clearly not a place that she spends a lot of time.
Belli ki evinde fazla vakit geçirmiyor.
I've always believed that when something is beautiful, you should take care of it.
Ben güzel bir şeyin korunması gerektiğine... inanmışımdır her zaman.
I know there is a price that you pay for this, and you can't have it all in life.
Bunun bir bedeli olduğunu biliyorum. Hayatta her şeyi elde edemezsiniz.
Her genius in the kitchen is that she knows exactly how to take all these different Slovenian traditions, and she tweaks them to make them modern.
Mutfaktaki dehası... farklı Slovenya geleneklerini alıp onları ince bir ayarla modernleştirmeyi... çok iyi bilmesinden geliyor.
The difference is that the world finds its way to her, rather than her having to go out into the world.
Tek farkı, o dünyaya gideceğine... dünya ona geliyor.
Ana showed all of us that this valley is too small for her.
Ana hepimize bu vadinin ona çok küçük geldiğini gösterdi.
And, honestly, the fact that I have any connection to her is not something I'm eager to admit to this town.
Açıkçası, onunla olan bağlantım bu kasabada söylemeye hevesli olduğum bir şey değildi.
She never leaves her headquarters, and that place is like a fortress.
Kale gibi bir karargahı var, ve orayı hiç terketmez.
We'll tell them that, yes, Liam is dead, and, yes, the ELT is broken, but... As long as we don't lose ourselves in here, we'll be fine out there.
Onlara şey deriz, evet Liam öldü... ve evet, acil durum vericisi bozuldu ama kendimizi burada kaybetmediğimiz sürece her şey iyi olacak.
- Is the truck gonna be that large in every one of your frames?
Her resimde kamyonet bu kadar büyük mü görünüyor?
I've been sneaking boar every single night, and that shit is delish.
Geldiğimizden beri her gece ayıyı aşırıyorum ve tadı harika.
is that her name 27
is that you 2352
is that it 2484
is that so 1463
is that right 2297
is that your dog 17
is that your sister 22
is that okay with you 61
is that 1576
is that all you can say 40
is that you 2352
is that it 2484
is that so 1463
is that right 2297
is that your dog 17
is that your sister 22
is that okay with you 61
is that 1576
is that all you can say 40
is that all there is 18
is that understood 245
is that your car 43
is that your daughter 28
is that all you care about 23
is that all you got 152
is that a threat 163
is that what you want 740
is that all 744
is that a 177
is that understood 245
is that your car 43
is that your daughter 28
is that all you care about 23
is that all you got 152
is that a threat 163
is that what you want 740
is that all 744
is that a 177