It's fun traduction Turc
7,043 traduction parallèle
Well, it's no fun to be caught in the middle.
Ailem sessiz kavgalarında, bana bunu yaparlardı.
It's really fun, Billy.
Çok eğlenceliymiş Billy.
Well, it was fun, that's why.
Eğlenceliydi de ondan.
Was it for fun or did he want to make sure we were together at midnight?
Eğlenceli olduğu için mi yoksa gece yarısı beraber olduğumuzdan emin olmak için mi?
# So here it is, Merry Christmas # Everybody's having fun... # This is working!
Gerçekten işe yarıyor!
Well, Leia's fun, but it just sort of didn't work out.
Leia, eğlenceli biri ama yürümedi sayılır.
If I don't see you, Harold, it's been a fun ride.
Görüşemezsek Harold, güzel bir yolculuk oldu.
Because this is getting absurd, and it's no fun being laughed at by a room full of scientists and a monkey in a diaper.
- Çünkü saçmalamaya başladın ve bir oda dolusu bilim adamıyla altı bezli bir maymunun bize gülmesi hiç hoş değil.
It's hot, no-strings fun like you said.
Ateşli ve senin de dediğin gibi koşulsuz.
- That's no fun, is it?
- Bu hiç de eğlenceli değil, değil mi?
I'd tell her that if people are making fun of her, it's probably because they've lost touch with being human.
İnsanlar onunla eğleniyorsa, muhtemelen kendi insanlıklarını kaybettikleri içindir derdim.
- It's kind of fun.
- Eğlenceli sayılır.
It's gonna be fun.
Eğlenceli olacak.
Even though it's pretty fun.
Çok eğlenceli olsa bile.
It's no fun a couple Bellinis and a round of apples to apples can't solve.
İki kadeh içki ve biraz elmanın çözemeyeceği kadar eğlenceli değil.
- I-I do - - I hear it's fun.
- Gerçi eğlenceli olduğunu duydum.
'Cause it's fun.
- Eğlencelidir de ondan.
There's a new Terrance and Phillip mobile game, and it's so - amazing and incredibly fun.
Yeni'Terrance Phillip'mobil oyunu çıktı.
Freemium games are what's now, and it's all just a lot of harmless fun.
Kısmi ücretsiz oyunların devri. Son derece zararsız bir eğlence.
- It's fun.
- Eğlence.
- Yeah, it's fun.
- Evet, eğlence.
- It's not fun!
- Eğlence falan değil.
No, see, if something's addictive because it's fun, that's one thing.
Görüyor musun? Bir şey eğlenceli olduğu için bağımlılık yaratıyorsa, bir yere kadar.
I don't love being the person who hides in her garage with her secret crib turkey, but it's not always fun being the backstop.
Garajdaki beşikte gizli hindisini saklayan biri olmaya bayılmıyorum ama birilerine dayanak olmak her zaman eğlenceli bir şey olmuyor işte.
Yeah, it's a fun idea, huh?
Evet, eğlenceli bir fikir değil mi?
- No, no. 'Cause what it looks like is me taking over the cooking duties has allowed my girls here to let down their hair and have fun for a change.
Çünkü görünen o ki benim yemek pişirme görevini devralmam kızlarımın biraz gevşeyip eğlenmelerine fırsat yaratmış gibi.
It's just like does she expect me to, like, never have fun?
Hiç eğlenmememi falan mı bekliyor benden?
It's been fun being home, though.
Gerçi, evde olmak eğlenceli.
Dylan, this has been fun, but it's not going to break my heart if this evening's all that it is.
Dylan, seninle çok eğlendim ama bu iş bu akşam biterse kalbim kırılmaz yani.
Right, so you cast the best person for those personalities, you do your job right, when you put them together, it's gonna be as fun as it is in the comics.
Böylece o kişiliklere en uygun oyuncuları seçersiniz, işinizi doğru yaparsınız ve onları bir araya getirdiğinizde çizgi romanlardaki kadar eğlenceli bir hâl alır.
It's just for fun.
Önemli olan eğlenmek.
But it's more fun if you win.
Ama kazanınca daha eğlenceli oluyor.
I mean, we don't get the free tickets, but it's fun.
Bedava bilet alamayız tabii ama keyifli bir şey sonuçta.
Come on. It's gonna be fun.
- Yapma ama, çok eğleneceğiz.
It's nothing serious, just a fun chat.
Ciddi bir konuşma değil öyle havadan sudan.
But right now, for me, it's just more about laying around and watching TV, eating my mom's fudge, and actually having fun at Christmas for once.
Ama şimdi daha çok yan gelip yatmak, Tv izlemek annemin yolladığı çikolataları yemek ve bir kereliğine de olsa Noel'de eğlenmek istiyorum.
I've always been on the receiving end, but it's fun inflicting pain, too.
Her zaman acıyı çekip duruyordum, ama acı vermek de zevkliymiş.
It's still fun.
Hala eğlenceliymiş.
It's all for fun.
Çok eğlenceli.
It's fun.
Çok eğlenceli.
It's just the children having fun.
Sadece çocuklar eğleniyor.
It's fun, see?
Eğlenceli, gördün mü?
Trust me, Sean, it's gonna be fun.
Bana güven, Sean, çok eğleneceğiz.
It's always fun to torture him.
Ona işkence etmek çok zevkli.
I like that. It's fun.
Diziyi beğendim, eğlenceli.
- I'm gonna kill you if it's no fun
- Eğlenmezsem gebertirim seni.
Be honest and say it's fun
- Doğru söyle, çok eğlenceli değil mi?
It's all good fun.
Eğlencesine yapılıyor.
It's just fun.
Eğlencesine işte.
And then it's fun.
Ondan sonrası eğlenceli.
Angry birds sounds like it's fun.
Angry Birds, kulağa eğlenceli geliyor.
it's funny 1468
it's funny you should say that 17
funny 1968
funeral 54
fund 31
funk 50
funky 44
fung 21
fungus 39
funny girl 23
it's funny you should say that 17
funny 1968
funeral 54
fund 31
funk 50
funky 44
fung 21
fungus 39
funny girl 23
fun fact 65
funerals 24
funny enough 21
funny you should ask 57
fun's over 44
funny thing 100
functional 31
funny stuff 18
funny man 41
funny guy 62
funerals 24
funny enough 21
funny you should ask 57
fun's over 44
funny thing 100
functional 31
funny stuff 18
funny man 41
funny guy 62