Let them out traduction Turc
1,320 traduction parallèle
Come on, I'll let them out.
Onu genişleteceğim.
Maybe the assassins weren't visible and we're the ones who let them out.
Belki de suikastçiler görünür değildi ve onları biz dışarı çıkardık.
You gotta put your gun down and let them out.
Silahını yere koyup onların gitmesine izin vermelisin.
If only I could let them out again.
Keşke bu fikirler aklıma gelseydi.
But if I ever had the chance to travel back in time... I'd never let them out of my sight again.
Ama zamanda geriye gitme şansım olsaydı onları gözümün önünden ayırmazdım.
Let them out.
Bırak çıksınlar.
I opened Pandora's box. I let them out.
Pandora'nın kutusunu açıp onu çıkardım.
Let them out there read my mind.
Dışarıdakiler de düşüncelerimi okusunlar.
Hey, Joon-suk, let them out now.
Joon-suk! Artık çıkmalarına izin versen.
We have to follow them closely so don't let them out of our sight.
Yakından takip etmeliyiz gözden kaybolmalarına müsade etmeyelim.
We don't even let them out! " So this was an unusual thing. I'm convinced... that all the publicity generated by 2600 Magazine... the Internet, their website... radio interviews, I even forgot to mention that.
İnternet ve radyonun kullanıldığı tüm bu tanıtımın 2600 dergisi tarafından oluşturulduğuna kanaat getirdim.
Yeah, I know. It's on me,'cause I let them out in the world.
Evet, biliyorum.Benim yüzünden, çünkü onları ben dışarı çıkardım.
I shouldn't have let them out, Logan.
Onları dışarı çıkarmamalıydım, Logan.
Annie, why don't you let them work it out?
Annie, bırak kendileri halletsinler.
- Okay, let's throw them out.
- Tamam şu çocukları atalım artık.
You let them in our motel, you'll never get them out.
Motelimize girince, çıkmayacaklar.
We just have to get it to town and then let them figure out what to do with it.
— Bilmem. Kasabaya götürünce diğerleri onu ne yapacaklarına karar verir.
If I don't get my period, my friends won't let me hang out with them on New Year's Eve!
Eğer adet olmazsam, arkadaşlarım yılbaşında onlarla takılmama izin vermeyecek..
He let me hang out with them, and I earned their respect.
Onlarla takılmama izin verdi ve ben de onların saygısını kazandım.
Well, let's bomb the shit out of them
Tamam öyleyse, yığalım üzerlerine bombaları.
So, let them play their next match up here, we'll play this one out there.
Onlar gelecek maçı kafalarında oynasın. Biz bu maçı sahada oynayalım.
And we're out. Don't let them play. They get the ball, we get them tackled.
Şimdi top bizde, boşa kaçın sürekli pas yapın, yardımlaşın.
My job taught me the best way to find out what someone knew was let them talk.
İşim bana onları konuşmaya bırakmamı öğretmişti.
Okay, let's get them out of here. - Come on.
Hadi onları buradan çıkartalım.
Feeling them become aroused, feeling their hunger and their passion like you've let something out of a cage.
Onların uyarıldığını, açlıklarını ve arzularını hissedince, sanki birini kafesten çıkarmış gibi hissediyorsun.
Let them flow out.
Akmalarına müsaade et.
Let them stay out there.
Bırak orada kalsınlar.
- There is nothing in here about mortals or animals having powers, let alone how to get the powers out of them.
- Onlardan güçleri almayı bırakın ölümlülerin ya da hayvanların güç sahibi olmasına dair bir şey bile yok.
Maybe the key is to- - to reach out to these kids, you know, get your hands dirty, let them know you care.
Bilmiyorum, belki öğretim yöntemimi değiştirmem gerekiyordur. Belki işin anahtarı bu çocuklara el uzatmaktır. Elleri kirletmek onlara önem verdiğini göstermek gerekiyordur.
With all the talk about us knowing too much about them, I figured that if I pretended nothing was out of the ordinary, they might let me go.
Konuşmalarından anladığım kadarıyla onlar hakkında çok şey biliyormuşuz ve sanki her şey yolundaymış gibi davranırsam, belki bırakırlar diye düşündüm.
I can't imagine what scientific reason Major Carter or Dr. Jackson might've had to want to check out those ice fields, but even if they wanted to go there, there's no way Colonel O'Neill would've let them.
Binbaşı Carter veya Dr Jackson'un ne gibi bir bilimsel nedenle buzullara gitmek isteyebileceği hakkında..... en ufak bir fikrim yok ama, eğer yine de gitmek isteseler bile..... Albay O'Neill kesinlikle onlara izin vermezdi.
Tell them not to let her out of his sight!
Gözünün önünden kesinlikle ayırmasın.
Don't let them draw you out.
Seni dışarı atmalarına izin verme.
Let's get them out of there.
Onları buradan çıkaralım.
Come on, let's get them out of here.
Hadi onları buradan götürelim.
- Okay, let's move them out.
- Peki, onları çıkartalım.
And then he grabbed up some bolts He let out a laugh Said, " I'll split them right down the middle
ve birkaç parça aldı, bir kahkaha attı ve dedi ki, "onları boydan ikiye böleceğim"
Let them pull out then.
- O zaman bırak işi bıraksınlar.
Let's kick them out.
Onları dışarı atalım.
Let's cut out their kidneys and sell them on the black market... and leave them in a seedy motel bathtub full of ice.
Böbreklerini çıkarıp, karaborsada satalım. Sonra da onları bir motelin buz dolu küvetine bırakalım.
What we are asking, before you flood us with all of these Jews let us first clean out ours, empty our ghettoes into whatever you have for them.
Bize bunca Yahudi'yi yağdırmadan önce sizden istediğimiz,.. ... önce bizim gettoları boşaltıp sizde neresi varsa oraya göndermemiz.
- Shoot them both and let's get out of here!
- İkisini de vur da gidelim buradan!
Me and the guys were just thinking that... you could do all these babes, like, a big, huge favor... and let us take them out.
Bilmiyorum. Düşünüyorduk da... ... arayan bebeklere bir iyilik yapabilir ve onlarla bizim çıkmamıza izin verebilirsin.
And you only find out how disappointed they are when you let them down.
Yalnizca onlari yari yolda biraktiğinda ne kadar hayal kirikliğina uğradiklarini fark etmiştin.
Let's hang out with them
Şunlarla takılalım.
Captain, why don't you simply let them fight it out.
Neden savaşmalarına izin vermiyorsun Kaptan?
Let's get them comm gear and let's get them out of here.
Hadi bunları bağlayalım ve buradan gidelim.
Yeah, so powerful that we can't figure out who they are, let alone how to fight them?
Evet, kim olduklarını bulamadığımız güçler, Onlarla mücadele etmek şöyle dursun?
But... some judge would have let them right out.
Fakat... bazı yargıçlar onları serbest bırakabilirlerdi.
I let them take away my manhood so I can get out and she shows up and throws a monkey wrench.
Dışarı çıkabilmek için erkekliğimi almalarına izin verdim. O da gelip münasebetsizlik etti.
WELL, I SAY LET'S GET IN THERE AND GET THEM THE HELL OUT.
Ben diyorum ki oraya girelim ve herkesi çıkaralım.
let them talk 23
let them know 16
let them go 254
let them be 17
let them wait 20
let them 114
let them in 77
let them have it 27
let them come 47
let them pass 23
let them know 16
let them go 254
let them be 17
let them wait 20
let them 114
let them in 77
let them have it 27
let them come 47
let them pass 23
let them through 39
let them do their job 19
let them try 17
outside 883
outer 19
outfit 21
outsiders 26
outrageous 90
outs 110
outlaw 21
let them do their job 19
let them try 17
outside 883
outer 19
outfit 21
outsiders 26
outrageous 90
outs 110
outlaw 21
out now 39
out of context 16
out of curiosity 82
out of order 40
out of my mind 17
out of the blue 171
out of interest 20
out of sight 112
out of town 49
out of nowhere 149
out of context 16
out of curiosity 82
out of order 40
out of my mind 17
out of the blue 171
out of interest 20
out of sight 112
out of town 49
out of nowhere 149
outstanding 214
out loud 97
out of 299
outside of work 17
out of my sight 38
out of respect 50
out of my house 22
out like a light 17
out of mind 55
out of love 16
out loud 97
out of 299
outside of work 17
out of my sight 38
out of respect 50
out of my house 22
out like a light 17
out of mind 55
out of love 16