English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ L ] / Like a

Like a traduction Turc

308,223 traduction parallèle
I know there's more than five, but it's like a Thai food restaurant.
Beşten fazla var, biliyorum ama Tay restoranlarına benziyor.
We have to take your legs, pull them apart and lower you like a tripod.
Resmen bacaklarınızı alıp, ayırıp sizi tripod gibi alçaltmamız gerekiyor.
Just felt like a little flick to the back of the ear.
Kulağıma vurmuşlar gibi hissettim.
Sometimes the world can feel like a room that's filling up with water.
İnsana bazen dünya, suyla dolan bir odaymış gibi geliyor.
And for me, to be able to think of a joke is like an air bubble.
Benim için bir espri bulabilmek, nefes alabildiğim ufak bir boşluk gibi.
Sounds like a slasher movie.
İşkence filmi gibi.
More like a ghost story.
Daha çok hayalet hikayesi gibi.
Which part? Getting beaten to a pulp by my psycho girlfriend or screaming our safe word like a baby who needs his diaper changed?
Psikopat kız arkadaşım tarafından dövülmem mi yoksa altının değişmesi gereken bir bebek gibi işareti bağırmam mı?
Not a piggy-backed sql injection like a rank amateur.
Sıradan bir amatör gibi SQL enjeksiyonu değil.
'Cause if we take that car, he gonna hunt us down and rape our asses like a couple of bitches, too.
Çünkü o arabayı alırsak, bizi yakalar ve bizi de sürtükmüşüz gibi becerir.
I've been patient like a goose, motherfucker.
Kazlar gibi sabırlıyım ne zamandır.
You're like a goddamn soup sandwich.
Pislik içindesin.
You know that woman treats him like a servant, right?
O kadının ona hizmetçi gibi davrandığını biliyorsun değil mi?
You made Troy look like a drunk overwhelmed boy.
Troy'u düşkün bir ayyaş gibi göstermişsin.
And less like a puppet. Wow.
Daha az kukla olmanı da.
Women will be, like, "I want a guy who's tall, broad shoulders, and I want him to be cute, rich, thoughtful, romantic."
Diyorsunuz ki "Uzun, geniş omuzlu birini istiyorum. Ayrıca tatlı, zengin, düşünceli ve romantik olsun."
I've never heard a woman be, like, "You have to meet my friend Jill."
Bir kadının, " Jill'le tanışmalısın.
They're, like, "That's the bullshit we deal with on a daily basis."
"İşte her gün uğraştığımız saçmalık bu." dediler.
She's, like, "You're not ready to be a father." What?
"Baba olmaya hazır değilsin." dedi. Ne?
It is like having a prison inmate living inside you.
İçinizde bir hapishane mahkûmu yaşıyor sanki.
If you gave girls the option between Mark Zuckerberg at full strength and, say, Channing Tatum, with, like, a traumatic brain injury... women would still be, " I'll go with Channing.
Kadınlara seçenek sunsak, tam randımanlı Mark Zuckerberg ve beyin hasarlı Channing Tatum arasında bir seçim yapacak olsalar... " Channing'i alayım.
If you told an architect to build a woman, he'd be, like, "It's not safe!"
Bir mimara gidip kadın yapmasını istesek "Bu güvenli değil!" der.
I've never once been sleeping with a girl and been, like,
Bir kez olsun, bir kızla yatarken
A position I like, but it also creeps me out, is where men are on top, women are on the bottom, and your legs are pushed far back so your knees are touching your shoulders.
Sevdiğim bir pozisyon var ama garibime de gidiyor : Erkek üstte, kadın altta, kadının bacakları da dizleri omuzlarına değecek kadar geride.
It looks like we're trying to stuff you in a suitcase.
Sizi çantaya tıkmaya çalışıyormuşuz gibi görünüyor.
Like, I started work when I was 11, and then moved to New York when I was 17.
11 yaşında çalışmaya başladım, 17 yaşında da New York'a taşındım.
But my dad was such a narcissist that he was mad at me somehow, like I'd embarrassed him.
Ama babam öyle narsistti ki her nasılsa bana kızdı, sanki onu utandırmışım gibi.
Then his health took a turn for the worse, and my sister was, like, "You should really come to Chicago and say good-bye, potentially."
Sonra durumu daha da kötüleşti ve ablam "Şikago'ya gelip veda etsen iyi olur. Başka fırsatın olmayabilir." dedi.
When you have a parent like that, it really fractures the whole family.
Çünkü öyle bir ebeveyniniz olunca bütün aileniz yara alıyor.
And I was, like, "I remember the sentiment. I don't think I would have said it in such a hacky, 1970s way."
"Bu tarz bir şey demiştim ama böyle 70'ler tarzı, klişe bir şekilde söylememişimdir." dedim.
I had a job to do in New York, that I had to go to for, like, three days.
New York'ta bir işim vardı, üç günlüğüne gitmem gerekiyordu.
I just, like, kissed my hand and put it on his forehead and just, like, empathized with a dying man, you know?
Yani o yüzden ben de elimi öpüp alnına koydum ve ölmekte olan bir adamla empati kurdum işte.
Most people think the danger in a situation like this is the cold.
Çoğu insan böyle bir durumda tehlikenin soğuk olduğunu düşünür.
Not that you look like you work for a cartel.
Kartel için çalışıyormuşsun gibi görünmüyor.
Do you really think that the feds are gonna let a prodigy, like me, rot in a jail cell?
Gerçekten federallerin benim gibi bir dahinin hapishanede çürümesine izin vereceğini mi sandın?
Do you have any idea how many firewalls are built into a system like that?
Bunun gibi bir sisteme kaç güvenlik duvarı yerleştirildiğini biliyor musun?
Sounds like you don't have much of a choice, Warden.
Görünüşe göre fazla bir seçeneğin yok, müdür.
Why would Enrique have a poster like that on his wall?
Neden Enrique'in duvarında öyle bir poster olsun?
A kid like you gonna do with all that money anyway?
Senin gibi bir çocuk o kadar parayla ne yapacak ki?
My old man used that nugget like he... fucking invented a soup sandwich.
Babam o aptalı... pisliği kendi bulmuş gibi kullanıyordu.
Ask the boy a real question, like when he gonna return my pistol.
Asıl soruyu sor ona, mesela ne zaman silahımı geri getireceği gibi.
One minute, she's heading to a client dinner and everything is fine, and the next, she's... Like this.
Bir dakika iş yemeğine gidiyor ve her şey yolunda gidiyor, ve sonra ise böyle oluyor.
Like I needed a dead body on my conscience.
Vicdanımda bir ceset istiyormuşum gibi.
Looks like he left in a hurry.
Aceleyle çıkmış gibi görünüyor.
Troy was a legacy kid who had the access a girl like Coco could really get behind.
Troy, erişimi olan bir mezun çocuğuydu. Coco gibi bir kızın destekleyebileceği türden bir erişim.
People needed to see that even someone like Troy and a kid like Reggie are one and the same.
İnsanların, Troy ile Reggie gibi birinin aynı olduğunu görmeleri gerekiyordu.
I mean, don't get, like, a baldy or anything.
Kel falan ol da demiyorum tabii.
Troy, this is what a grown-up relationship looks like.
Troy, yetişkin ilişkileri böyledir işte.
[Gabe] Okay, so do Sam and Reggie hang out on, like, a daily basis?
Pekâlâ, Sam ve Reggie her gün mü takılıyorlar yoksa...
Like, maybe for a second there, but not really.
Belki bir anlığına ama pek sayılmaz.
I feel like I'm talking a lot.
Öyle gibi geliyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]