Like a little girl traduction Turc
758 traduction parallèle
" What am I paying you for if at the first opportunity you fail like a little girl and let the State Attorney get away?
"Eğer ilk fırsatta apışıp kalıyorsan... "... ve Başsavcıyı elinden kaçırıyorsan, "ben neden para veriyorum sana be adam?"
Looks like a little girl's dress.
Ne kadar kısa! Sanki küçük bir kızın elbisesi!
I know I've been living in a dream, just like a little girl... without seeing what I didn't want to see... but you want to know something, Marc?
Bir rüyada yaşadığımı biliyorum, küçük bir kızmış gibi. görmek istemediğim şeyleri görmeden. Fakat bir şey bilmek ister misin Marc?
We sometimes outgrow feelings and ideas, just like a little girl outgrows her dresses, but somehow, it turns out that there's a right time for everything... in the right order.
Bazen içimize sığmayan duygularımız ve düşüncelerimiz vardır, tıpkı küçük bir kız gibi. Küçük kızlar büyürler ve anlarlar ki her şey için doğru bir düzende doğru bir zaman vardır.
I behaved like a little girl.
Küçük bir kız gibi davrandım.
You look mighty young there, Miss Clara... all curled up in your bed... like you just washed your hands and brushed your teeth... and said your prayers like a little girl.
Oldukça genç görünüyorsun, Bayan Clara yatağına kıvrılmış yatarken ellerini yeni yıkamış ve dişlerini yeni fırçalamış ve dualarını okumuş küçük bir kız gibi.
Sure, Susie, but like a little girl.
Tabi ki Susie. Tıpkı küçük bir kız gibi.
Tell me something, you seem so innocent, like a little girl, good and not sly.
Baksana, çok masum göründün bana küçük bir kız gibisin adeta.
Yes, like a little girl.
Evet. Küçük bir kız gibi.
He said I was like a little girl.
Küçük bir kıza benziyormuşum.
Am I really like a little girl.
Küçük bir kız gibi miyim?
He looks like a little girl.
Küçük bir kızdır o.
You think a little girl like me could understand them?
Benim gibi bir kızın anlayabileceğine inanıyor musunuz?
When I was a little girl, I always wanted to see what a great chateau would look like inside.
Küçük bir kızken, büyük bir şatonun içi nasıldır, hep görmek isterdim.
I've been looking for someone who... looks and talks like you ever since I was a little girl.
Sevgili Bobby...
Now blow your nose like a good little girl.
Şimdi cici bir kız ol ve burnunu sil.
Who wouldve thought a good little girl like you could destroy my beautiful wickedness?
Küçük, iyi bir kızın benim güzel kötülüğümü mahvedeceğini kim bilirdi?
- That's too heavy for a little girl like you.
- Bu senin gibi küçük bir kız için çok ağır.
Go home like a good little girl.
İyi bir kız gibi evine git.
Is that not like a girl, sick at the sight of a little blood.
Tıpkı bir kız gibi! Azıcık kan görünce hasta oluyor.
A fine little girl like you singing someplace like that...
Öyle bir yerde şarkı söyleyen senin gibi iyi bir kız.
I think you better go to bed... like a good little girl.
İyi bir küçük kız ol ve artık yatağına git, hadi.
Ever since I was a little girl, I've been reading in books about love like this... but I never believed it.
Küçüklüğümden beri, kitaplarda böyle aşkları okur ama asla inanmazdım.
After feeding me and giving me money, you sent me on my way like a good little girl.
Karnımı doyurup para verdikten sonra, uslu bir kızmışım gibi beni yolcu etmiştiniz.
like that doll when I was a little girl.
Küçük çocukkenki bebeğim gibi.
They're just waiting to be eaten up by a little girl like you.
- Onları yemek için sizi bekliyoruz.
When I was a little girl, like so many others there was no money to buy shoes for me.
Küçücük bir kızken, bir çokları gibi, ayakkabı alacak paramız bile yoktu.
I would like to dedicate this number to a little girl who's about to become a big star because she knows exactly where she's going and who she's going there with.
Bu şarkıyı, büyük bir yıldız olmak üzere olan küçük bir kıza adıyorum. Çünkü nereye gittiğini çok iyi biliyor. Ve oraya birlikte gittiği kişiyi de.
You could go on like that, be a little girl all your life.
Bütün hayatın boyunca küçük bir kız olarak, böyle devam edebilirsin.
Little girl, you don't know what it's like to have a mother in Heaven.
Küçük kız. Cennette bir annen olmasının nasıl birşey olduğunu bilmiyorsun.
- I was sure of that. - Great Scott, if we were foolish enough... to swallow that other venal belief... nobody would ever either adopt a child or even have children of their own... like that sweet little girl she has, for example.
- Tabii kimsenin evlat edinmemesi veya Rhoda gibi çocuk yapmaması gerektiği gibi saçma bir inanışa kanacak kadar aptal değilsek.
You look like a scared little girl.
Korkmus küçük bir kiz gibisin.
Hurtin'a little girl like Peggy is another.
Peggy gibi bir kızı incitmek başka evlat.
Now, go on home like a good little girl.
Şimdi uslu bir kız ol ve evine git.
You wouldn't leave a poor little girl like Julie out here in the desert, would you?
Julie gibi zavallı küçük kızı burada çölde bırakıp gidemezsin, öyle değil mi?
And all I'd like is a chance to talk to that little girl.
O küçük kızla konuşmak için bir şans istiyorum.
When I was a little girl, on cold nights like this, I'd crawl into bed with my sister.
Küçükken, böyle soğuk gecelerde, kız kardeşimle yatağın içine büzülürdük.
Like she wasn't a little girl no more, but a woman.
Sanki artık küçük bir kız değildi. Bir kadındı.
Little girl, a man holding himself against you... would break you like a bundle of sticks.
Küçük kız, sana karşı kendini tutan bu adam seni bir demet dal gibi kırabilirdi.
Pa, ever since I was a little girl, I'd wake up in the middle of the night afraid of the dark, like the whole house was upside down and if I didn't hang on to the mattress, I'd fall out into the sky.
Baba, ta çocukluğumdan beri karanlıktan korkup gecenin bir yarısı uyanırım ;
They're pretty heavy for a little girl like you. Come on, Chris Hubble, oh, honest...
Senin gibi küçük ve tatlı bir kız için oldukça ağır.
I sure like a pretty little French girl.
Hoş, küçük Fransız kızlardan hoşlanırım.
Anyway, every Tom, Dick and Sid thinks that if he takes a girl to dinner, she'll just curl up like a kitten in a little furry ball at his feet, right?
Her neyse Tom, Dick, ve Sid gibi adamlar bir kızı akşam yemeğine götürdüklerinde kızın dizlerinin dibinden ayrılmayacağını zannederler, değil mi?
I don't know, but Mortar said that Dobie was jealous and that she was like that when she was a little girl and she never wanted anybody to like Miss Wright and that was unnatural.
Bilmiyorum, Mortar Dobie'nin kıskandığını söyledi küçüklüğünden beri böyleymiş o kimsenin Bayan Wright'ten hoşlanmasını istemezmiş ve bu doğal değilmiş.
Mrs. Mortar said that Miss Dobie was like that even when she was a little girl, that it was unnatural.
Bayan Mortar Bayan Dobie'nin küçükken de böyle olduğunu söylemiş, bu doğa dışıymış -
Oh, Toby, why is it that every time you don't like what I do, I'm a woman. And every time you're pleased with me, I'm a little girl?
Toby neden yaptığım şeyleri beğenmediğinde kadın oluyorum da... hoşuna giden bir şey yaptığımda küçük bir kız oluyorum?
I wish I had a pretty, tall, lovely little girl like that... That was my daughter.
Ben de öyle güzel, uzun, sevimli küçük bir kızım olsun isterdim.
You sit there like a good little girl while Mummy gets the things.
Annen hazırlık yapana kadar burada uslu uslu otur.
I get into a little bit of trouble... and I faint like a silly little girl.
Bu sabah başımı biraz belaya soktum. Aptal, küçük bir kız gibi.
She was so tall, yet she was like a little girl!
SELVİ BOYLUYDUN.
Whas a nice little girl like you doing in a dump like this?
Senin gibi tatlı bir kız bu rezil yerde ne yapıyor?
like a virgin 32
like a dream 34
like a bird 44
like a 442
like a baby 70
like a princess 21
like an angel 29
like always 190
like a cat 27
like a fool 55
like a dream 34
like a bird 44
like a 442
like a baby 70
like a princess 21
like an angel 29
like always 190
like a cat 27
like a fool 55