Like a cat traduction Turc
1,141 traduction parallèle
"He looked like a cat working on his ninth life... ever since he heard a dropper named Klapper was looking for him."
"Onu arayan Klapper isimli katili duyduğundan beri dokuzuncu canını yaşayan bir kedi gibi görünüyordu."
Sometimes the most beautiful poetry can be about simple things like a cat or a flower or rain.
Bazen en güzel şiirler, en basit konular üzerine kurulu olabilir. Kedi, çiçek veya yağmur gibi.
What are you talking like a cat for?
Ne demeye kedi gibi konuşuyorsun?
Yeah, like a cat who worked construction or did time with Uncle Sam.
İnşaatta usta kepçe kullanabilen biri kadar tecrübeli olmalı, Sam Amca da olur.
The lumberjack who could scamper up a tree like a cat.
Ağaca bir kedi gibi tırmanabilen oduncu.
- Like a cat, one would say.
- Kedi gibi.
She is like a cat, but uglier.
O senin için bir kedi, ama daha çirkin.
A surprisingly jolly sermon, Vicar, a lot like a cat.
Şaşırtıcı derecede eğlenceliVicar, bir vaazdı, papaz.
Every time I come in, I'll have to sneak around like a cat burglar.
Her eve girdiğimde, hırsız gibi etrafı kolaçan etmem gerekecek.
He's playing you like a cat on a string.
Seninle oynadığını fark etmedin mi?
He's like a cat burglar.
Sinsi bir hırsız gibi.
That old V8 just purrs like a cat.
Bu V8 bir kedi gibi mırlıyor.
- It's sorta like a cat.
- Bir tür kedi gibi bir şey.
- It's not enough like a cat, Ned.
- Kedi gibi bir şey olması yeterli değil.
Some scat, half-buried, like a cat's, only more human.
Bir parça dışkı,... hafiften toprağa gömülmüştü, aynı kedilerinki gibi, ama daha insaniydi.
It moved like a cat.
Bir kedi gibiydi.
Look at you. You got a face like a cat's ass. Now, come on,'fess up.
Yüzün kedi kıçı gibi, haydi anlat.
He was watching us like a cat, to see how we reacted.
Bir kedi gibi bizi izliyordu, nasıl tepki verdiğimizi görmek için..
You move like a cat, you handle a gun like a pro, and you've got a poison cartridge pen in your purse.
Kedi gibi hareket ediyor, profesyonelce silah tutuyor ve çantanızda zehir kartuşlu kalem bulunduruyorsunuz.
... from being compromised by not flirting not sniffing around like a cat in heat.
... flört etmeyerek ödün vermekten koruyabilir. Anlarsınız ya, kuyruk sallamaz karşısındakine.
A rabid cat barks like a big dog.
Kudurmuş bir kedi koca bir köpek gibi havlıyor.
You act like a blind man in a dark room looking for a black cat that isn't there!
Karanlık bir odada, orada olmayan bir kara kediyi arayan biri gibi davranıyorsunuz!
Looks like Chemy's uncle had a - a cat or a dog or somethin'.
Galiba Chemy'nin amcasının kedisi ya da köpeği varmış.
Take your pick from Oklahoma, West Side Story, On The Waterfront The Girl Can't Help lt, Jailhouse Rock, Invasion Of The Body Snatchers Cat On A Hot Tin Roof, I, The Jury, Casablanca, Some Like It Hot Chinatown, In The Heat Of The Night, The French Connection I and II Godfather I and II, The Blob, A Night At The Opera, The Big Country Citizen Kane, Giant, Bonnie and Clyde, Saturday Night Fever, The Long Goodbye Easy Rider, and the first road movie, Stagecoach.
Oklahoma, Batı Yakasının Hikâyesi, Rıhtımlar Üstünde Dünya Güzeli, Şarkıcılar Kralı, Merih'ten Saldıranlar Kızgın Damdaki Kedi, I, The Jury, Kazablanka, Bazıları Sıcak Sever Çin Mahallesi, Gecenin Sıcağında, Kanunun Kuvveti I ve II Baba I ve II, Büyüyen Canavar, A Night At The Opera, Büyük Ülke Yurttaş Kane, Devlerin Aşkı, Bonnie ve Clyde, Cumartesi Gecesi Ateşi, Uzun Veda Easy Rider ve ilk yol filmi Stagecoach.
You are a soulless troll. I think it's romantic that two dinosaurs like Mom and Dad still care enough about each other to dance. I mean, look at them.
Sen oraya girip, belkemiklerini kırdığında kollarını dal parçası gibi çatırdattığında, tamamen çaresiz ve yardıma muhtaç kaldıklarında, ben içeri girerim.
Smells like they're cooking a goddam cat over there.
Sanki kedi pişirmişler gibi kokuyor.
You know, when it gets late sometimes... I feel like a big cat... in a small cage.
Biliyor musun, bazen vakit geç olduğunda... kendimi küçük bir kafeste... büyük bir kedi gibi hissediyorum.
Looks like they were in a hell of a fight.
Çok büyük bir çatışmadan çıkmış gibiler.
Usually you have this intense sort of scowl of concentration on your face like you're doing all this for a school project or something.
Genellikle yüzünde bu çatık kaşlı ifade var,..... sanki bütün bunları ödev olarak yapıyormuşsun gibi.
I'll make lots of money from crazy people, have a city penthouse a great country house and a guy like me.
Delilerden tonla para kazanacağım. Şehirde bir çatı katım nefis bir kır evim ve benim gibi bir erkeğim olacak.
Wow. the roof's like a furnace!
Vay canına, çatı amma da sıcakmış!
I had a cat like that when I was a kid.
Çocokken benımde böle bir kedim vardı.
No phaser hits, no sign of a fight, it's like the outpost just vanished.
Fazer izi yok, çatışma bulgusu yok, karakol öylece ortadan yok olmuş gibi.
If you like being pawed by something fat and lazy... we could get a cat.
Eğer pençeleri olan şişman tembel birşeyden hoşlanıyorsan eve bir kedi alabiliriz.
The young ones are scared shitless that if the Germans come through here... and it looks like they surrendered without a struggle... it's gonna be taken out on their families.
Genç olanlar Almanların buraya ulaşmasından çok korkuyor. Çatışmaya girmeden teslim olacak gibi görünüyorlar. Bu arada, ailelerinden de uzak düşecekler.
Buddy? I would like Penthouse A, where I've stayed for 15 years, made up for me now.
15 yıl kaldığım, benim için yapılmış çatı katını hemen istiyorum.
But you just another cat strutting down the avenue in your clown suit with all that mess on you! Looking like a monkey!
Ama sen de caddelerde üzerinde palyaço kıyafetleriyle dolananlardan birisin bir maymun gibi!
Wow, the roof's like a furnace!
Vay canına, çatı, ocak gibi.
Like I give a cat's ass.
Umurumdaydı sanki.
- It's like they stepped on a cat.
- Sanki kedinin kuyruğuna basmışlar.
A child without a father is like a house without a roof.
Babasız bir cocuk catısız bir eve benzer.
Since then, we received many phone calls... that they have seen a cat like Nora.
Daha sonraları... Nora'ya benzer kedi gördüklerini söyleyenlerden birçok telefon geldi.
I lay low, like a black cat in the shadows.
Gölgedeki bir kedi gibi yere uzandım.
My roof looks like a cauliflower.
Çatım bir karnıbahar gibi.
Your mother threatened to call the fire department... like I was a stray cat up a tree.
Müsaade eder misin? Hayatının fırsatı. Bir kerelik bir teklif bu.
Even if he's innocent, it could still seem like a conflict of interest, Kira.
Masum olsa bile, hala çıkar çatışması gibi görünecek, Kira.
You're a cat, but I feel like we understand each other, Luna.
Sen bir kedisin fakat birbirimizi anladığımızı hissediyorum, Luna.
But... a cat will never look like a human and blizzards are reported even in the savannas of Africa.
Ama... bir kedi asla insan gibi görünemez ve Afrika savanalarında.. ... tipi bildirildi.
In a litter box like some stray cat?
Kedinin sepetine mi? Yine başladık.
" The Witch hoWled like a scalded cat...
"Cadı çığlık attı, haşlanan kedi gibi..."
I was like a little slip of paper up there on that hospital ceiling.
Hastanenin çatısında bir kağıt parçası gibi süzülüyordum.
like a virgin 32
like a dream 34
like a bird 44
like a 442
like a baby 70
like a princess 21
like an angel 29
like always 190
like a fool 55
like a dog 69
like a dream 34
like a bird 44
like a 442
like a baby 70
like a princess 21
like an angel 29
like always 190
like a fool 55
like a dog 69