English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ L ] / Little birdie

Little birdie traduction Turc

203 traduction parallèle
Shall we go back now and select just which little birdie?
İçeri girelim mi, siz de hangi kuşu seçeceğinize karar verirsiniz.
- A little birdie told me.
- Küçük bir kuş söyledi.
~ Little birdie, pretty little birdie ~
Minik kuş, güzel minik kuş.
~ Little birdie, fly away with me ~
Uç benimle uzaklara.
A little birdie told me.
Kuşlar söyledi.
Put the left hand on her left shoulder... like a little birdie alighting on a branch. "
Dala konan bir kuş gibi sol elinizi, sol omzunun üstüne koyun. "
"sing little birdie"?
"Sing, Little Birdie?"
A little birdie told me, and my little birdies are reliable.
Kesinlikle kaybetmez. Bunu kaynaklarımdan duydum ve onlar çok güvenilirdir.
There was this little birdie who didn't even know how to fly yet.
Uçmayı bilmeyen ufak bir kuşçuk varmış.
The little birdie's nice and warm again... but he still ain't happy and keeps going...
Küçük kuşçuk yine ısınmaya başlamış ama küçük kuşçuk yine de mutsuzmuş, Şöyle yapmaya başlamış :
Another little birdie come home to roost.
Başka bir yavru kuş daha kafese girdi.
Little birdie want to talk to monkey.
Küçük kuş maymunla konuşmak istiyor.
- Did you lose you little birdie?
- Küçük kuşun kayıp mı oldu?
Oh, I've identified every little birdie that we're gonna see tomorrow on the Eastern Shore.
Ben bütün kuşları yazdım bir kenara... yarın görürüz...
Little birdie told me.
Kuşlar söyledi.
A little birdie told me you wanted to rip your arm off and throw it at me.
Minik bir kuş, kolunu koparıp bana atmak istediğini söyledi.
You were a little birdie girl.
Küçük bir kızdın.
My little birdie girl.
Benim küçük kızım.
Hang on, little birdie.
Dayan, minik kuşçuk.
A little birdie told me you were coming.
- Minik bir kuş geldiğini haber verdi.
Well, a little birdie tells me the lease come up in two month.
Küçük bir kuş bana dedi ki, kira kontratı iki aya bitiyormuş.
See, a little birdie told him that you even date Slaghoople damn no more.
Kuşların dediğine göre artık Yontmataş denen hatunla da çıkmıyormuşsun.
Now, a little birdie told me, in fact I know- - that one of your crew here, one of your boys... nicked it.
Şimdi, söyle bana minik kuş, gerçeği biliyor- - senin tayfadan biri, senin elemanlardan biri... hacılamış.
You know, a little birdie told me a secret about you and I just came by to see if it was true or not.
Minik bir kuş, bana seninle ilgili bir sır verdi ve ben de doğru mu diye seni görmeye geldim.
Aw. What a sweet little birdie.
Ne tatlı küçük bir kuş.
What a sweet little birdie.
Ne tatlı bir kuşsun sen!
Such a pretty little birdie.
Küçük şirin kuş.
You're like a little birdie up there!
Minik bir kuş gibisin!
Little birdie in my head told me you'd be here.
Kafamdaki küçük kuş bana burada olabileceğizi söyledi.
A little birdie told me that one of our guests here is a Tom Collins man.
Küçük bir kuş bana misafirlerimizden birinin Tom Collins sevdiğini söyledi.
A little birdie.
Küçük bir kuş.
A little birdie told me that somebody's gonna be a daddy.
Küçük bir kuş bana baba olacağını söyledi.
- Let's just say I'm a little birdie with some names you may be interested in.
- Diyelim ki ilgini çekebilecek bazı isimler bilen küçük bir kuş.
All right, little birdie, sing.
haydi küçük kuş, öt bakalım.
You have a little birdie carved on your arm. That tells me you have a high tolerance for humiliation.
Kolunda bir civciv dövmesi olduğuna göre komik duruma düşmeye alışkınsın.
A little birdie told me you were in a urologist's office yesterday.
- Küçük bir kuş bana dün bir bevliyeciye göründüğünü söyledi.
I know it's not etiquette... to eat without everyone present... but a little birdie advised me... that perky friend of yours is gonna be a little bit tardy.
Herkes gelmeden yemeğe başlamanın doğru olmadığını biliyorum... Ama küçük bir kuştan öğrendiğime göre... Sevimli arkadaşınız birazcık yorgunmuş.
- Some little birdie, I expect.
- Kız işleri var galiba.
Well, let's just say a little birdie told me that you and Kylie haven't slept together.
Küçük bir kuş, Kylie ile henüz yatmadığınızı söyledi diyelim.
And then a little birdie tells me that the witness who came forward in Logan Echolls'case was bought and paid for by the fitzpatricks.
Sonra da küçük bir kuş, Logan Echolls davasında ortaya çıkan tanığın... Fitzpatrickler tarafından parayla tutulduğunu söyledi.
What happened to my little birdie?
Küçük kuşuma ne oldu?
Hey, little birdie, you wanna meet my friend?
Hey, küçük kuş, dostumla tanışmak ister misin?
Hey, little birdie.
Hey, minik kuş.
I don't know what that means and I know that you and I got off on the wrong foot last night, but a little birdie told me that somebody likes magic.
Ne demek bilmiyorum ama dün gece ikimizin yıldızı pek barışmamış olsa da küçük bir kuş bana birisinin sihirden hoşlandığını söyledi.
Susan, a little birdie told me you're having a birthday soon.
Susan, küçük bir kuş bana yakında doğum günün olduğunu söyledi.
The little major-domo bird hippety-hopped all the way to the birdie-boiler.
O küçük önemli kuş doğrudan kuş düdüklüsünü boyladı.
It must have been a little old birdie who knew me very well.
Beni çok iyi tanıyan, yaşlı bir kuş olmalı.
- A little birdie tells me,
- Gil.
You were my birdie girl, looked like a little house wren.
Benim küçük kızımdın, küçük bir çalıkuşu gibiydin.
Nice girl, a very tasty little birdie, no mistake.
Orta yatağa.
FLY, LITTLE MEAT-FILLED BIRDIE.
Uç, benim küçük et dolu kuşum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]