My babies traduction Turc
948 traduction parallèle
My babies.
Bebişlerim.
- My babies!
- Bebeklerim!
Rough cradle for such little pretty ones. Rude ragged nurse... old sullen playfellow for tender princes... use my babies well.
Sen, bu şirin miniklerin haşin beşiği, Kale, narin prenslerin kaba, hoyrat dadısı, ihtiyar, asık suratlı oyun arkadaşı, yavrularıma iyi davran.
My babies!
Bebeklerim!
What have you done to my babies?
Bebeklerime ne yaptın?
My little loves, my babies.
Benim küçük canlarım, bebeklerim.
Oh, my babies, shame on you!
Oh, bebeklerim, yazıklar olsun size!
Ooh-ooh! Where are my babies, eh?
Bebişlerim neredeymiş bakalım?
I wonder where my babies have got to.
Bebişlerim nereye gitti merak ediyorum.
I always think of them as my babies.
Onları hep bebişlerim olarak görmüşümdür.
Where are my babies?
Bebişlerim nerede?
My babies! My babies!
Yavrularım!
They sold off my babies.
Bebeklerimi sattılar.
They like my babies.
Bebeklerim gibiler.
My babies!
yavrularım!
My babies.
yavrularım.
Don't touch my babies!
Bebeklerime dokunmayın!
Jerry, there ain't nothin'in the world I wouldn't do to protect my babies and my wife.
Jerry, bebeklerimi ve karımı korumak için dünyada yapmayacağım bir şey yok.
He's got my babies!
O çocuklarımın yanında!
- He has my babies!
- Çocuklarımla!
My babies!
Çocuklarım!
Don't touch my babies!
Hayır, yavrularıma dokunma!
Get away from my babies!
çocuklarımdan uzak dur!
Someday I'll wake up and realize my babies have grown up!
Bir gün uyanacağım, bir de bakacağım ki minik yavrularım kocaman olmuş!
Earl, don't let them take my babies'pictures.
Earl, bebeklerimin fotoğraflarını almalarına izin verme.
My babies, my little apples!
Bebeklerim, elmacıklarım!
Well, my babies were very happy.
Neyse, benim bebeklerim çok mutluydu.
My babies.
Yavrularım...
I walk on my hands, so holding babies is hard.
Ellerimin üzerinde yürüyorum, bu yüzden çocukları tutmak zor.
Every time I look at one of those babies, I see my old man's face.
Ne zaman o bebeklerden birine baksam babamın yüzünü görüyorum.
I also beat my wife and skewer innocent babies when in my cups.
Ayrıca karımı da dövdüm ve masum bebekleri de şişe geçirdim.
Mothers give my name to their babies
Anneler çocuklarına benim adımı veriyor.
My father's brought a thousand babies into the world.
Babam binlerce bebek dünyaya getirdi.
I just locked the door and took my two babies and come over here to Granma.
ve iki çocuğumu alıp büyükannemin yanına geldim.
Oh! He delivered two of my daughter's babies.
Kızımın iki bebeğini o doğurmuştu.
If it wasn't for you, I wouldn't be in this business... and that's all I care about is satisfying my customers... and making sure that the babies... are placed in good homes.
Ben sizler için bu mesleği yapıyorum... Bütün bunların hepsi sizleri memnun etmek için... ve bebeklerin... doğru evlere verildiğine emin olmak için.
And I, Connie... I, Connie, also love you... more than anything I could ever imagine... more than my own hair color... more than the sound of babies screaming... the sound of dogs dying.
Ve ben, Connie... Connie, seni seviyorum... Düşleyebildiğim her şeyden daha çok... kendi saç rengimden bile çok... bebeklerin çığlıklarından bile çok...
Hunting and killing babies doesn't seem to be my specialty.
Bebekleri avlayıp öldürmek benim uzmanlık alanımda değil sanırım.
He wants me to go back to Janov, to the camp where my wife, my babies...
Janov'a dönmemi istiyor,
finger raised him as do babies, told her mother afterwards she took hold of his finger the way baby does He told my mother afterwards, that it was a minute before the tender little grip eased
her zaman yaparlar ya. Babam sonradan anlatmış anneme... bir an, kısacık bir an sımsıkı tutmuş parmağını.
Never seen those sweet babies... ... for the rest of my whole life.
O tatlı bebekleri bir daha hiç görmedim.
My sweet babies!
Canım yavrularım!
My poor, sweet babies.
Zavallı, güzel yavrularım.
My wife hates the population explosion too... but she don't mind having them, because she has easy babies, that's right.
Karım nüfus patlamasından nefret ediyor ama çocuk sahibi olmaya aldırmıyor, çünkü çok kolay çocuğu oluyor.
Heck, we got four babies we had to leave home with my mommy.
Kahrolası, 4 tane yavrumuz var. Evi anneme bırakmak zorunda kaldık.
So you better hit them bunks, my little babies... or Sergeant Hulka with the big toe... is gonna see how far he can stick it up your ass.
Yani yatsanız iyi edersiniz minik yavrularım yoksa Çavuş Hulka başparmağını kıçınıza ne kadar sokabileceğine bakacak.
Hey, my man, you are really operating those babies.
Hey dostum o bebeklerle gerçekten yürüyorsun.
My foot Joyfully. Look at the conditions of these babies.
Bak şu bebelerin haline bak, bak...
You're babies, you're little babies, the biggest assholes I've ever seen my life!
Bebeksiniz, küçük bebekler, hayatımda gördüğüm en büyük a...!
King of Eternia and his Queen, Marlena those babies were you Adam, and Adora my parents... my real parents to have two such fine children but great joy to the King and Queen but that joy was soon to turn to sorrow
Yıllar önce Eternia kralı Randor ve kraliçe Marlena'nın ikizleri oldu. O bebekler sizdiniz, Adam ve Adora. Ailem...
In the evening she was in the hospital and they were collecting all the babies back into a different room, which my mother could see from her room through a glass wall.
Doğuma girdiğinde akşam saatiydi ve görevli hemşireler bebekleri annelerinden alıp o geceyi geçirecekleri odalara götürüyorlarmış. Annem de onları duvardaki camın ardından görebiliyormuş.
babies 284
my baby 842
my bag 111
my baby girl 42
my baby boy 23
my balls 59
my bad 788
my back hurts 48
my back is killing me 35
my back 210
my baby 842
my bag 111
my baby girl 42
my baby boy 23
my balls 59
my bad 788
my back hurts 48
my back is killing me 35
my back 210