Nan traduction Turc
8,951 traduction parallèle
But every such purchase flows into a massive ocean of consumer debt.
Anlamlı anlamsız alınan her şey kocaman bir borç okyanusunda birikiyor
Both the stolen animals are pregnant.
Çalınan iki hayvan da hamileydi.
Look... you're in the eye of the tornado right now, and you can't see anything but your life swirling around you.
Bak... Şu an fırtınanın tam göbeğindesin ve etrafında girdap gibi dönen hayatından başka bir şey görmüyorsun.
Just this morning, we've had multiple reports of stolen items.
Bu sabah çalınan eşyalarla ilgili birçok rapor aldık.
Suppose I were to entertain the notion of time travel and a Horseman of Death.
Sanırım, zamanda yolculuk eden birisi tarafından sınanıyorum.
It looks like the only thing taken was the victim's vehicle, a Toyota Corolla.
Çalınan tek şey kurbanın aracı Toyota Corolla gibi görünüyor.
I don't see the stolen cab.
- Ben çalınan taksiyi göremiyorum.
Electro-City is the story of a young man who moves from the country to the city to become a Broadway star and is immediately sent to the electric chair for a crime he did not commit.
Elektro-Şehir taşradan şehre taşınan bir gencin Broadway yıldızı oluşu ve ardından işlemediği bir suç için elektrikli sandalyeye gidişini anlatıyor.
You, who are so gentle and indifferent, who evades accusations.
Sen, çok nazik ve kayıtsız olan sen, suçlamalardan kaçınan.
All of Maggie's e-mails was saying that CFP was sitting on the money that was intended for the kids.
Maggie'nin epostalarının hepsi, BÜD'nin çocuklar için alınan paranın üzerine oturduğunu söylüyordu.
Other than watery eyes and an itchy throat, nothing.
Yaşaran gözlerden ve kaşınan boğazdan başka bir şey yok.
Janice : We got a hit off the print from the fellowship brochure.
Kardeşlik broşüründen alınan parmak iziyle birşey bulduk.
Here's the security footage from the flower shop.
- Çiçekçiden alınan kamera görüntüleri.
( Rusk ) Texas formed a recognized government.
( Rusk ) Teksas tanınan hükümeti kurdu.
We didn't tell anybody that it was $ 7,000. Oh, my God.
Çalınan miktarın 7000 dolar olduğunu kimseye söylemedik ki.
'Cause I know you don't think I'm so stupid to where I would just accept a bullshit apology ring.
Çünkü benim boktan bir özür için alınan yüzüğü kabul etmeyecek kadar aptal olduğumu düşünmediğini biliyorum.
Prostitutes, left-handed killer, organs being surgically removed.
Fahişeler, solak katil, sökülüp alınan organlar...
Saliva from a beer that Tyson was drinking when we busted him at the apartment.
Tyson'ın dairesini bastığımız sırada içtiği biradan alınan tükürük örneğini.
You're afraid I'll recover all the stolen potions and spells and become more powerful than you.
Çalınan tüm büyü ve iksirleri bulup senden güçlü olurum diye korkuyorsun.
So I've been thinking, home invasion, stolen pills, ring a bell?
Düşünüyordum, ev basma, çalınan haplar çağrışım yapıyor mu?
Stash's hazing gets ever more extreme.
Stash daha fazla sınanıyor.
Well, there are some things and people one knows in a single glance.
Bir bakışta tanınan... insanlar var.
It's... in the storm.
Fırtınanın içinde.
Because a storm of that magnitude is self-sustaining.
Çünkü fırtınanın büyüklüğü kendi kendine devam eden bir şeydir.
Seeing as that's a rainbow from a magic storm, you don't suppose there's a real pot of gold at the end of it?
Sihirli bir fırtınanın ardından çıkan gökkuşağının diğer ucunda altın çuvalı var mıdır?
And said stolen item was...?
- Peki bu çalınan şey?
I anticipate that the blunt force trauma to her head will make navigating Lilly's memories tricky.
Keskin olmayan bir cisimle başa alınan darbenin Lilly'in anılarına ulaşmayı zorlaştırmasını düşünüyorum.
Are you aware that your laugh is now the number-one selling ringtone on iTunes?
Gülüşünüzün iTunes'ta en fazla satın alınan zil sesi olduğunu biliyor musunuz?
" The crate sounded hollow with no indication
EugeneEugeneÇalınan kasa bir iz bırakılmadan halledilmiş.
The stolen money is split.
Çalınan para paylaştırılacak.
There are paupers whose stomachs are empty
Mideleri kazınan sefiller var
Your reports state the stolen money was for anarchist propaganda.
Senin raporların, çalınan paranın anarşist propaganda için olduğunu belirtiyor.
The storm's only supposed to last a couple of days.
Fırtınanın sadece bir kaç gün sürmesi bekleniyor.
The old man says that the storm brought something with it, something evil.
Yaşlı adam fırtınanın beraberinde bir şeyi getirdiğini söyledi, şeytani bir şey.
Lily, cross with juvenile custody worldwide, and check which countries have blue and orange in their flags, or sports teams.
Lily, dünya çapında gözaltına alınan çocuklarla karşılaştır. Ve bayrağında mavi ve turuncu olan ülkelere de bak. Ya da takımlara.
This guy at work who was hired after I was just got promoted.
Benden sonra işe alınan arkadaş terfi ettirildi.
All right, Marge, maybe I did cut the strings on a few party hats, but when I was a kid, a birthday party was nothing more than a supermarket cake and sticking pins in a donkey's butt.
Pekala, Marge, belki bir kaç partide işin suyunu çıkarmış olabilirim ama ben çocukken, doğum günleri marketten alınan keklerden ve iple bağlanan içi dolu eşeği patlatmaktan fazlası değildi.
The parts cut out of James Briggs are in the lab.
James Briggs'ten kesilip alınan organlar laboratuvarda.
I'll call Marcus, see if he can track down recent purchases of limited edition Italian motorcycles.
Marcus'ü arayacağım, yakın zamanlarda satın alınan sınırlı üretim motorların izini sürsün.
Among the things that were bought from Chalmers were a 4-inch paring knife and drop cloths with the Chalmers tags on it.
Chalmers'dan satın alınan şeyler arasında... 10 Cm'lik bir meyve bıçağı ve üzerinde Chalmers etiketi olan mobilya örtüleri vardı.
That neighbor, of course, was the woman that moved into the house that Bob had lived in, and that Kathie had disappeared from.
Bu komşu tabii ki, bob'un yaşadığı ve Kathie'nin ortadan kaybolduğu eve taşınan kadın.
Just, uh, looks like that storm changed course.
Kono fırtınanın çevresinden dolanacağım demişti. - Onu merak etme.
We just wait until the storm lets up?
Fırtınanın dinmesini mi bekleyeceğiz?
The townspeople, friends, relatives, they weren't happy with the verdict that was brought forward, but when Mr. Durst was on the, uh, stand...
Kasaba halkı, arkadaşlarım, akrabalarım... alınan karardan mutlu değillerdi.
The time has come to stand up and take our country back, which is being stolen from beneath us.
Ayağa kalkıp elimizden çalınan ülkemizi geri almanın zamanı geldi.
The fear is it could be a dirty bomb, made with the stolen nuclear material.
Çalınan malzemelerle yapılmış bir nükleer bomba olmasından korkuluyor.
No, all I did was, you know, run the other print from the electrical pipe, then track Slick down from there.
Tek yaptığım kablodan alınan diğer parmak izini sisteme taratmak oldu. Sonra Slick ayağıma geldi bir yerde.
The Prime Minister, who creeps before Russia and the EU?
Ruslara tapınan Başbakanı mı?
Fairly common for stolen cars.
Hemen her çalınan aracın başına geldiği gibi.
Every decision that is made will go through her.
Alınan her karar, onunla görüşülecek.
So what do these Gurkhas do after they're discharged?
Görevden alınan Gurkha'lar ne yapar?