Not directly traduction Turc
567 traduction parallèle
You are ajournalist, a front-row spectator not directly involved.
Sen gazetecisin ön sırada bir seyircisin, doğrudan lişkili değilsin.
Clear this courtroom of everybody not directly connected with this case!
Mahkeme salonundan davayla ilgisi olmayan herkesi çıkartın!
- Not directly.
- Doğrudan yok.
- Not directly.
- Tam olarak değil.
Not directly, but it's connected to him.
Açıkça onun değil, ama onla bağlantılı.
No. Not directly, but one way or another.
Doğrudan söylemeyecektir, ama bir şekilde öter.
Not directly.
Doğrudan değil.
Not directly.
Açıktan saldıramayız.
No, sir, not directly.
Hayır, efendim, doğrudan söylemedi.
Not directly, mind you... but surreptitiously, you dig?
Doğrudan değil de gizli olarak, anladın mı?
The Russians had not directly attacked the 250 a thousand besieged soldiers. They did not have the enough force.
Ruslar alandaki 250,000 kişilik birliğe doğrudan saldırmadı çünkü hâlâ yeterince güçlü değillerdi.
Well, procurator, not directly no, but...
Şey, yargıç, tam olarak değil...
Not directly?
Tam olarak değil mi?
After a lifetime of studying the Oriental mind, I can tell you that I must not directly challenge... the authority of the emperor.
Hayatım boyunca Doğu'nun düşünce yapısını araştırdıktan sonra doğrudan imparatorun otoritesine meydan okumamam gerektiğini söyleyebilirim.
Well, not directly, no.
- Aslında, pek edemeyiz.
Not directly, at least.
En azından, doğrudan değil.
- Not directly.
- Doğrudan olmaz.
But not everybody could get to Lisbon directly.
Ama Lizbon'a ulaşmak o kadar kolay değildi.
And I'm not joking when I tell you that I've seen genuine, actual tragedy issuing directly out of pure carelessness, out of the merest trifles.
Sırf dikkatsizlik yüzünden meydana gelen gerçek trajediler gördüğümü söylerken şaka etmiyordum. Yok yere meydana geliyorlar.
I'm not going directly home.
Hemen eve gitmeyeceğim.
And principals you're not to speak unless directly addressed.
Oyuncular size hitap edilmedikçe konuşmayın.
You will have to answer directly but not commit your emperor to impossible conditions.
Direkt yanıtlar vermeniz gerek ama imparatorunuzu imkânsız taahhütler altına sokmadan.
On top of that, I just figured out, that we do not sail directly to New York.
Şimdi de doğruca New York'a gitmeyeceğimizi duyuyorum.
Why not go directly to the hospital?
Niye direkt hastaneye gitmiyorsun?
Why not, it will come out directly.
Neden, leke hemen çıkacak.
Why not talk to us directly?
Size bizimle aracısız anlaşmanızı teklif ediyoruz.
Not really... because a queen never speaks directly to her subjects.
Aslında hayır çünkü bir kraliçe asla itaatkarlarıyla doğrudan konuşmaz.
And so.. my fellow human beings we all directly and indirectly live in the shade but not the shadow of Colossus.
Sevgili vatandaşlarım, insanoğlu hepimiz doğrudan ya da dolaylı gölgelerde yaşıyor olsak da Colossus'un gölgesinde yaşamayacağız.
The only one not tied directly into Colossus.
Colossus'a direkt olarak bağlı olmayan tek telefon.
If I were working for my own gain, I wouldn't have spoken out so directly. I'm not quite a fool.
Öyle bir şeyin peşinde koşsaydım, bu kadar açık konuşmazdım.
This time we will not attack the mountain directly.
Bu defa, dağa direk saldırmayacağız.
I did not see it directly.
Doğrudan görmedim.
This note led me directly to the basement.
Bu not beni bodruma getirdi.
The cruisers had turned over directly for the Graf Spee, to close the wall more quickly, e the captain of the Graf Spee it did not pursue the Exeter
Kruvazörler Graf Spee'nin hız avantajına rağmen menzili korumak için 152 mm.lik toplarını Graf Spee'ye yönelttiler. Graf Spee'nin komutanı, Exeter'le daha fazla uğraşmadı ve geminin rotasını Montevideo'ya doğru çevirdi.
The commander of the British army he did not assault the city directly.
İngiliz birliklerinin komutanı, şehre doğrudan bir saldırı emri vermedi.
One more time he was ironic, therefore the debate was on the Norway, e the Norway is a series of disasters, of which, even so it could not to have had guilt, perhaps therefore they were inevitable, e I believe that it had been, it was directly responsible, while minister of the Navy.
Donanma kendi emrinde olduğu için yine de sorumlu sayılsa da, Norveç operasyonu ve neticesindeki hezimetten dolayı suçlanmaması görüşü hakimdi.
We ought to ask Serpico directly if he's going to cooperate or not.
Serpico'ya bizimle işbirliği yapacak mı, açıkça sormamız gerekli.
- Not directly, ma'am.
Doğrudan değil.
Doctors came and transfered her directly from prison to the asylym. Why didn't you say that she's not crazy?
Niye deli olmadığını söylemedin?
Perhaps, since I am not too far away, I could come there directly.
Belki, çok uzakta olmadığım için, direk oraya gelebilirim.
Go directly to jail, do not pass...
Doğru kodese gidiyorsun, sakın geçeyim deme.
Granted his right headlight would point directly into the trunk of my car, not throw off any useful light.
Sağ farının arabamın tam kaportasına yönelik olduğunu, yararlı hiçbir ışık göndermediğini kabul edelim.
No, he would not go directly to the port.
Daha da ağırlaşıp çekici görünecekler. Süleyman küçük paralar için iş yapmaz.
Officers may not deal directly with underground mechanics.
Memurlar, ruhsatsız tamircilerle iş yapmamalı.
Knowing happens directly, when not even a thought stands between you and the thing you know.
Bilmek, hiç bir düşünce olmadan sen ve bilmek istediğin şey arasında direkt olarak gerçekleşir.
The planets were imagined to go around the Earth attached to perfect crystal spheres but not attached directly to the spheres but indirectly through a kind of off-center wheel.
Gezegenler kusursuz kristal kürelere oturtulmuş olarak, Dünya merkezde olacak şekilde tasarlanmış.
Not directly.
Tam olarak değil.
I'm not sure... lt was high in the air... directly above downtown.
Emin değilim... Radyasyon doğrudan şehir merkezine... doğru çöktü.
You're not gonna ignore me when I speak directly to you?
Seninle konuşurken beni görmezden gelmeyeceksin ya?
Not dealing directly with crises, more just answering the phone.
Krizle doğrudan ilgili değildi daha çok telefonlara baktım.
Try not to look directly at those people unless you're equipped with the special safety glasses.
Eğer özel güvenlik gözlüğünüz yoksa bu insanlara doğrudan bakmamaya çalışın.